Mesajı Okuyun
Old 28-07-2007, 15:24   #6
galip uğur

 
Varsayılan Yorum Farki !

Çok önemli bir konuya değindiniz. Bu nedenle teşekkür ederim.
Yargıtay'ın iş yükünün çok fazla olduğu konusunda kuşku yok. Ancak çıkan yanlış kararların sadece bu iş yüküne bağlı olduğunu düşünmek safdillik olur kanısındayım. Yargıtay Başkanı Sayın Osman Aslan, Önceki yıl konuşmasında "adli hata"ların olabileceğini vurgulamıştır. Kendisine katılıyorum. Hata her alanda yapılabilir. Ancak hatanın düzeltilme yollarını da açık bulundurmalıyız. Hepimiz biliyoruz ki Yargıtay "Karar Düzeltme" isteklerine sıcak bakmamaktadır. Bu tutumdan vaz geçilmelidir.
Ben şahsen tetkik hakimi olsun, kurul üyesi hakim olsun, hiçbir yargıcın bilerek ve isteyerek kişisel iradeleriyle yanlış karar vermek isteyeceklerini düşünmüyorum. Ancak bir gerçek var ki insanlar Yargıtay'a yerel mahkemenin verdiği kararı beğenmedikleri için giderler. Burada büyük görev tetkik hakimlerine düşüyor. Öncelikle yerel mahkeme kararının beğenilebilirliği incelenmelidir. Daha sonra da hazırladıkları layihayı izlemeleri gerekir. Karar taraflara tebliğ aşaması dahil hiçbir aşamada "bozma"dan "onama"ya; "onama"dan "bozma"ya dönüşmemelidir. (bende bu konuda somut bir örnek vardır: bir tarihte bir daireden 2 no.lu karar çıkmış, daha sonraki bir tarihte de 1 no.lu karar çıkmıştır. İsteyenlere tarih ve noları bildirilir.)
Konuya bu yönden bakılıp gerekli önlemler alındığı takdirde sızlanmalar azalacak, sadece sayısı oldukça azalmış basit adli hatalar kalacak, bunlar da "karar düzeltme" yoluyla düzeltilerek, pırıl pırıl bir yargı sistemi oluşacaktır inancını taşıyorum.
Bu vesileyle konuyu gündeme taşıyan sayın arkadaşıma tekrar teşekkür ederim.