Mesajı Okuyun
Old 02-12-2019, 17:35   #16
AV.SEDAT

 
Varsayılan

İcra takibi öncesinde menfi tespit davamızı yerel mahkeme "arabuluculuk dava şartı" yerine gelmediği gerekçesiyle tensiple reddetti.. Ret kararıyla aynı gün yukarıda alıntılanan BAM 14.HD kararı yayımlandı. Aynı gün Erzurum BAM dairelerinden biri de benzer doğrultuda karar verdi. Her iki kararı da eklediğimiz istinaf dilekçemizle Bursa BAM'a başvurduk ve sonuç:

Bursa BAM 5HD istinaf başvurumuzu esastan reddetti...

Bizim davanın değeri çok ciddi miktarda olduğundan verilen karar temyizi kabil hatta aynı zaman duruşma sınırının da üzerinde... Bu yüzden sonuna kadar gideceğiz; gitmek de zorundayız çünkü dava dilekçesiyle birlikte tensiple ret kararını alan alacaklı yarım saat sonra bonoyu icraya koydu haliyle... Bu saatten sonra yeniden dava açmanın sonucu %15 yerine tüm dosya kapak hesabı + %15 vermek olacak...

Artık Yargıtay bir karar verecek...

Ama bu konu daha çok su kaldırır.. Çünkü dikkat ederseniz takip öncesi menfi tespit davasındaki ihtiyati tedbir kaynağını HMK 389vd maddelerindeki geçici hukuki korumalardan almıyor; doğrudan İİK 72'den alıyor. O madde de "menfi tespit davasına bakan mahkeme talep üzerine... kararı verebilir" şeklinde yazılmış. Yani ben takip öncesi menfi tespit davasından önce genel hükümlere göre değil, açtığım davaya bakan mahkemeden ihtiyati tedbir isteyebilirim..

E o zaman ortada bir mahkeme ve esas numarası yokken tedbiri kimden isteyeceğim? Başka şekilde sorarsam da karşı tarafı arabulucuya davet ettikten sonra alınacak ihtiyati tedbirin ihtiyati tedbir müessesesinin genel ilkeleri ile (yaklaşık ispat kuralı, gıyapta verilmesi gibi) ne alakası kalacak??

Ben karşı tarafı arabulucuya davet eder etmez icra dosyasını açan alacaklı, üstüne bir de ihtiyati haciz kararı alır ve gelip benim müvekkilimin tüm hesaplarını bloke edip tüm araçlarını ve üretim ekipmanını muhafaza altına alırsa; bu işlemleri tedbiren durdurabilmek için arabuluculuk son oturum tutanağının bağlanmasın mı bekleyeceğim?

Baştan aşağı saçmalık... Kanun açık işte, konusu bir paranın ÖDENMESİ olan demiş; ÖDENMEMESİ değil... Zaten bu arabuluculuk müessesesi saçmalıkta başka birşey değil.. Konusu para bile olsa öyle... İcra takibi açmışım, karşı taraf itiraz etmiş; bu saatten sonra neyin arasını bulacak ki arabulucu? Dendiği gibi başarılı bir uygulama da değil; eskiden ikale sözleşmesiyle veya karşılıklı güvenle ibraname falan alınarak bitirilen ilişkiler şimdi ne olur ne olmaz diye her halükarda arabulucuya gittiği için başarılı bir iş yapıldığı sanılıyor... Halbuki arabuluculuk kurumu olmasa o anlaşma tutanaklarının en az %90'ı davaya falan dönüşmeyecek şeyler...