Mesajı Okuyun
Old 28-06-2013, 15:28   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Konuk
mahkemeye verdiğimiz protokolde eşimin babasının taahhütleri ve protokolün altında imzası var. Ancak bu protokolde cezai şart yer almıyor.Protokolde "müşterek her iki çocuğun üniversite de dahil olmak üzere tahsil hayatları boyunca tüm okul, ve özel yaşam giderlerinin çocukların dedesi olan x tarafından karşılanacağını bu taahhüdünün öldükten sonra da yerine getirileceğini,x gayrı kabili rücu olarak kabul ve taahhüt eder yazıyor.mahkeme "protokolün şahsi ilişki dışında aynen onaylanmasına, anneyle kurulacak şahsi ilişkinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesine" diyerek karar tesis etti.. cezai şart ise bizim kendi aramızda ve tanık huzurunda yaptığımız sözleşmede kararlaştırıldı."çocukların dedesi x bu taahhüdü yerine getirmediği takdirde gelini y'ye 600.000 tl cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder" dendi..kayınbabam bunun üzerine bana vade kısmı boş 600.000 tl lik bir de bono verdi ama senedi doğrudan takibe koyarsam sözleşme geçersiz denirse diye korkuyorum Ciro edip koysam bu kez de devlet memuruyum 600.000 tl nin bildirimini yapmadım diye sıkıntı çıkarsa diye korkuyorum.

Çok karmaşık ve istisnai bir durum sözkonusu olmuş. Dedenin taahhüdünün "Anlaşma Protokolüne" geçip mahkeme kararına da yansıtılması ilginç olmuş. Ama neticede mahkeme kararında yazılan her şey karşı taraftan talep edilebilir. Yani buraya kadar sözleşme -bence- geçerlidir. Sorun ise, bu sözleşmenin pratiğe nasıl yansıyacağıdır? Sanırım önce dedenin sözleşmeye uymadığının tespit ve kanıtlanması gerekir. Çocuğun eğitim hayatı devam ediyorsa ve siz karşılıyorsanız,(bunları faturalandırarak) karşı taraftan talep (icra kanalıyla) edebilirsiniz.

"Cezai şart" hususuna gelince... Geçerli bir sözleşmede yer alan "cezai şart" da (hakimin indirim hakkı olmakla birlikte) geçerlidir. Sizin olayınızdaki sorun, "geçerli sözleşmede" yer almayan ve fakat bu sözleşmeye istinaden verilen yeni sözleşmede cezai şart konulursa geçerli olacak mıdır? Kişisel kanaatime göre, bu cezai şart da geçerlidir. Ancak uygulamada çok rastlanılmayan bir durum olduğu için sadece kanaat belirtebilirim.

Ciro ve mal beyanı hususuna gelince... Bildiğim kadarıyla "mal beyanında bulunması gereken memurlar" henüz tahsil etmemiş olsalar bile "kıymetli evrak" sahibi olduklarında bildirmek zorundadır. Bu bakımdan ciro etmenin fazladan bir zararını göremiyorum. Öte yandan senedi ciro etmek de sorununuzu çözmeyebilir. Çünkü, senedi ciro ile teslim alan 3.kişinin "iyiniyetli" olması gerekmektedir. Kısaca, aradaki ilişkiye vakıf olmaması gerekir, diyebilirim. Şunu da akılda tutmanızda fayda bulunmaktadır: Senedi ciro ettiğiniz kişiye siz de borçlu sayılırsınız.

Yukarıda da değindiğim gibi, olayınız çok karmaşık, çok spesifik. Bu nedenle hak kaybına uğramamak için elinizdeki belgelerle birlikte bir avukattan profesyonel destek almanızı öneriyorum.