Mesajı Okuyun
Old 04-12-2011, 02:41   #152
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Dikkat 16 Şubat 13.00 Dikkat

Değerli meslektaşlar ve arkadaşlarım ile okuyanlar,

Sanık durumuna getirildiğimiz Kartal 2. Ağ. C.M. 2010/425 E. dosyasının 01.11.2011 tarihli duruşma tutanağı aşağıdadır.

Duruşma Tutanağı eser nitelikte açıklamalarıyla avukatlarımın yoğun ve titiz emeğinin ürünü olup,ayrıca, tutanaktaki kısaltmalar ve diğer konularda Avukat Engin Ekici yeniden emek harcamıştır.

Aşağıdaki kalınlaştırma, altçizgileme ve anlam düşüklüklerini düzeltmeler "Tutanak aslına sadık kalınarak" tarafımdan yapılmıştır.

Emeği geçen herkese teşekkürler, EMEK EN YÜCE DEĞERDİR !

Ömer Kavili
Sanık durumuna getirilen avukat

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "

www.kavili.com/


İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF


---------------- 0 0 0 ----------------


T.C.
KARTAL
2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DURUŞMA TUTANAĞI
DOSYA NO : 2010/425
DURUŞMA TARİHİ : 01/11/2011
CELSE NO : 4.
BAŞKAN: R. S. 34761
ÜYE : B. T. B. 38715
ÜYE : S. Ş. 42004

CUMHURİYET SAVCISI : M. A. 28211
KATİP : Ö. B. 100842

Belirli gün ve saatte 4. celse açıldı. Sanık ile sanık müdafileri Av. Müşir Deliduman, Av.Volkan Bahadır, Av. Mustafa Tuncer, Av. Mehmet Atıf Turak, Av. Emine Neval Özfırat, Av. Nezih Turgut, Av. Tarık Turan Haktan, Av. Boran Çiçekli, Av. Arzu Kır, Av. Yaşar Öztürk geldi. Katılan vekili Av. Erhan Karaçam geldi. Açık yargılamaya devam olundu.

Tanık İ. A. Ö. ile tanık Y. E. Ü.'ye tebligat yapıldığı anlaşıldı.
Önceki celse ara kararı gereği çıkartılan diğer tebligat parçalarının dönmediği ve zorla getirmelere cevap verilmediği anlaşıldı.
Tanık yoklaması yapıldı, Ö. Ç. ile V. A.'nın hazır oldukları, diğer tanıkların ve katılanın hazır olmadığı anlaşıldı.
TANIK Ö. Ç.; …. doğumlu, ….. adresinde oturur, engel hali yok.
CMK. 53 maddesi gereğince tanığın yükümlülükleri ve yapacağı işin önemi anlatıldı, huzurdaki sanık gösterildi, Tanığa gerçeği söylemesinin önemi, gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı ve doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği anlatıldı. Tanık “bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim" dedi.
SANIK SÖZ ALDI: Yemin usulüne uygun olmamıştır. Çünkü, mahkeme başkanı uygun şekilde ifade vermenizi cümlesi kullanmış ise de, tanık uygun olmasa da duyduğunu ve gördüğünü, doğrusunu, dürüst şekilde hatırladıklarını, eksiksiz şekilde beyanda bulunmak üzere yemin etmeye davet edilmesi ve mahkeme başkanı izin vermedikçe duruşma salonunu terk edemeyeceği şeklindeki kanuni standardın yenilenmesini istiyorum dedi.
Tanığa kendisine izin verilmedikçe duruşma salonunu terk etmemesi gerektiği hatırlatıldı, yemininin önemi anlatılırken kendisine tarafımızdan söylenen kelimenin farklı anlaşılması ile ilgili yapılacak bir işleme gerek görülmedi.

TANIKTAN OLAY HAKKINDAKİ BİLGİ VE GÖRGÜSÜNÜN NELERDEN İBARET OLDUĞU HUSUSLARI SORULDU;
Daha önce mahkemede verdiğim ifade geçerlidir dedi.
Olayı hatırlıyorsa öncelikle bildiklerini anlatması gerektiği hatırlatıldı.
SORULDU: Ben mahkeme mübaşiri olarak görev yapıyordum. Son dosya alınırken tarafları içeri almıştım. Hakime hanım ifadeye geçti. İfade esnasında avukat beyin zaman zaman ifadelere müdahale etmesi ve o esnada hakime hanımın da avukat beye duruşma salonunun huzurunu bozmamasını ve duruşmada olduğunu, biraz daha yavaş ve sakin konuşmasını söylemişti. Ondan sonra avukat bey de, şu anda tam hatırlayamamakla birlikte "siz beni yargılayamazsınız" gibi sözler söyledi. Ancak, ne söylediğini tam olarak hatırlamıyorum. Hakime hanım da "mübaşir bey salonu boşaltır mısın" dedi. O esnada ben avukat beye bir şey söylemeden " ben kendim çıkarım" dedi ve çıktı dedi.
Dizi 46'daki hazırlık ifadesi okundu, soruldu: (Tanığın ifadesi okunduğu sırada sanık söze girerek; usul itirazımız vardır, öncelikle tanığın mahkemece sorgulanması gerekir. Mubayenet olduğu takdirde hazırlık ifadesinin okunması gerekir, bu hususta heyet kararı verilmesini istiyoruz dedi)
G/D: Yapılan işlemde usule aykırılık görülmediğinden, tanığın ifadesinin okunmasına devam olunmasına oy birliğiyle karar verildi, açıklanıp devam olundu.
Tanığın ifadesinin okunmasına devam olundu, soruldu: Doğrudur, tekrar ederim. İfadem doğru ve sağlıklıdır dedi.
Katılan vekilinin talebiyle tanıktan soruldu: Av. Y. E. Ü. bu olaylar sırasında duruşma salonunda yoktu. Bu kişiyi koridorda da görmedim dedi.
SANIK SÖZ ALARAK: Öncelikle mahkeme heyetinin tanığın sorgusunu yapmak gerekir. Sorumuz varsa biz daha sonra soracağız dedi.
Mahkeme heyetince tanığın ifadesi alındığı hatırlatılarak, tekrar soruldu:
Sanık; Tanık ifadesine başlarken mahkemede verdiğim ifadem doğrudur demiştir. Hangi mahkemede ifade vermişti, sorulsun dedi.
TANIK; Savcılık aşamasında ifade vermiştim. Bunu kastetmiştim. Herhangi bir mahkemede ifade vermedim dedi.
Sanık :Kaç yıllık memursunuz dedi.
Bu sorunun yöneltilmesi gerekli görülmedi.
Sanık; Mahkeme ile savcılık ayırımını bilir misiniz dedi.
TANIK; Bilirim dedi.
SANIK; O gün duruşmada müdahil vekili olarak ne getirilmesini istemiştim de tartışma çıktı dedi.
Sanığa doğrudan soru yöneltmemesi gerektiği hatırlatıldı ve bu kapsamda tanıktan soruldu.
TANIK: Bu hususta bir şey hatırlayamıyorum. Aradan zaman geçti dedi.
SANIK; Mahkeme hakimi ile duruşma savcısı aralarında, hakim, savcıya eğilerek fısıltı şeklinde konuşma yaptığını görmüş müdür dedi.
TANIK; Görmedim dedi.
SANIK; Kendisinin bulunduğu duruşmalarda aynı hakimin savcı ile gizli görüşme yapmasına tanık olmuş mudur dedi.
TANIK; Gizli görüşme yaptıklarını duymadım. Ancak, karar verileceği aşamada, tarafları dışarı çıkardıktan sonra hakime hanımın savcı hanımla dosya ile ilgili konuştuğu olmuştu dedi.
Sanık müdafi Av. Volkan Bahadır söz alarak; Tanık ifadesinde ceza verileceği esnada konuştular demişti. Yanlış mı duydum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Tarafları dışarı çıkartıktan sonra, karar vermeden önce savcı ile görüştükleri oluyordu dedi.
Sanık müdafi Av. Tarık Turan Haktan söz alarak; Savcı hanımla hakim, tarafları dışarı çıkartıp kendi aralarında görüştükten sonra tarafları salona alıp ondan sonra mı verilen ceza kararını açıklıyorlardı dedi.
Tanığa bu sorunun yöneltilmesine gerek görülmedi.
Sanık söz alarak; Önceki duruşmada olduğu gibi, tanığın sözlerini zabıt katibi duyduğu şekliyle aynen yazsın. Düzelterek yazılmasın dedi.
Sanık müdafi Av. Boran Çiçekli söz alarak; Söylediklerimi zapta geçemezsiniz şeklinde devam eden sözleri, sanık niçin söyledi. Neyin zapta geçirilmesini istiyordu da hakim geçmediği için zapta geçirilmesini istiyordu? Yani hakim, sanığın sözlerini zapta geçmiyor muydu? diye sordu.
TANIKTAN SORULDU: Savcılıkta ifade vermiştim, geçerlidir. Hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Zaptın nasıl yazıldığını açıklamasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Zabıt nasıl yazılıyorsa öyle yazılıyordu. Zabıt katibi normal şekilde yazıyordu. Soruyu tam olarak anlayamadım dedi.
Sanık söz alarak; Zabıt katibi kendi duyduğunu mu yazıyordu yoksa, mahkeme hakiminin söylediklerini mi yazıyordu diye sorulmasını istedi.
TANIKTAN SORULDU: O anda hatırlamıyorum ama, herhalde mahkeme hakiminin söylediğini zapta geçiyordu dedi.
Sanık söz alarak; Bizim itirazımız neydi ve ne oldu diye sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Bizim hakime hitaben sözlerimizi tutanağa değiştirerek yazdıramazsınız itirazımıza duruşma hakimi ne söylemişti ve ne olmuştu sorulsun dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; O gün tek duruşma mı vardı, başka duruşma var mıydı sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Tahminime göre 30-35 duruşma vardı dedi.
Sanık söz alarak; Bizim duruşmamızın son duruşma olup olmadığının sorulmasını istiyorum dedi .
TANIKTAN SORULDU: Tam hatırlamıyorum ama saat 14.00 dosyasıydı dedi.
Sanık devamla; Bir önceki soruya cevap verirken son dosyaydı demişti, bu husus zapta geçirilsin dedi.
Sanık söz alarak; Tanık ifadesinin başlangıcında son dosyayı aldığını söylediği gibi, az önce de tekrarladığı halde tekrar sorunca değiştirip ısrarlı sorumuzdan şüphelenerek cevabını değiştirmeye kalkmıştır. Doğru söyleyeceğine yemin etmiştir. Yeminli tanıklık yapmaktadır. Suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum dedi.
Ayrıca, aynı mahkemenin aynı günkü duruşma listesinde bizden daha sonraki sırada ve koridorda beklemekte iken sohbet ettiğimiz 2 kadın vardı ve onların taraf olduğu dosya bizden sonraydı. Orada beklemekteydiler. Bu çerçevede tanığın mahkemede doğru söylemediği ortaya çıkmıştır. Mahkemenin yasal gereğini yapmasını istiyoruz dedi.
Sanık devamla; O duruşmada konuşuyorken oturuyor muydum, ayakta mıydım sorulsun dedi.
Bu sorunun sorulmasına gerek görülmedi.

Sanık söz alarak; Aynı dosyanın bir önceki duruşmasında oturmak yerine ayakta konuşma konusundaki aynı mahkeme hakimi ile tartışmamızı ve uzun hukuki açıklamalarımızın ne kadarını hatırladığının sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Bir önceki duruşmada ayakta ya da oturarak konuşma konusunda tartışma olduğunu hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Hakim bizim dışarıya çıkarılmamızla ilgili tanığa doğrudan ne demiş sorulsun dedi.
TANIKTAN SORULDU: Avukat bey duruşmanın huzurunu bozduğunu söyleyerek dışarı alır mısın avukat beyi şeklinde söylemişti. Ben söylemeye gerek kalmadan kendisi "ben çıkarım" diyerek çıkmıştı dedi.
Sanık söz alarak; Dışarı çıkmadan önce duruşma hakiminin avukatın dışarı çıkarılması için kendisine verdiği talimat üzerine "kanunda avukatların dışarı çıkarılması uygulanamaz" şeklindeki itirazımızla ilgili hatırladıkları nelerdir, tartışma yaşanmış mıdır sorulsun dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hatırlayamadım dedi.
Sanık söz alarak; Tanık dışarı çıkıp polis çağırmış mıdır ve polis gelmiş midir sorulsun dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Gelen ikinci kır saçlı polisi hatırlıyor musunuz sorulsun dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Biz dışarı çıktığımızda aşağıya inip zabıt katibine ekranda eliyle tarif edip, ya da neler tarif etmiştir onlar sorulsun dedi.
TANIKTAN SORULDU: Görmedim ve öyle bir şey hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Duruşma tutanağını istemek için içeri kimler girmiştir sorulsun dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Benim girdiğimi hatırlıyor musunuz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; İçerideki avukat meslektaşlarım dışarı çıkıp bana haber vermeleri üzerine duruşma salonuna girip, "katıldığımız duruşma tutanaklarını bize vermeyecek misiniz" diye sormamız üzerine o anda bize bilgisayardan zabıt verilmiş mi, verilmemiş midir sorulmasını istiyorum dedi.
TANIK; Hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Kendisi bizimle fotokopiciye gelip duruşma tutanağını fotokopi çektirip bize vermiş midir dedi.
TANIK; Vermiş de olabilirim, hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Mahkeme hakiminin yaptıklarında yanlış görseniz söyler misiniz dedi.
Tanığa bu sorunun yöneltilmesine gerek görülmedi.
Sanık devamla; Çapraz sorgu tekniğinde tanığın samimiyetini test edici sorular sorulabilmesi Prof. Dr. Feridun Yenisey'in çapraz sorgu eğitiminde anlatılmıştır. Amerika'dan gelen Prof. Tom Read kendisi çapraz sorgu tekniğini dünyada ilk başlatanıdır. Her iki Prof. hoca tarafından meslek içi eğitimde özellikle anlatılmıştır. Bu çerçevede mahkemenizin bu sorunun yöneltilmesine engel olan ara karardan vazgeçilmesini ve bu konudaki başkanın şahsi fikrine itiraz ettiğimiz için yasa gereği heyet halinde karar verilip zapta geçirilmesini istiyoruz dedi.
G/D:
Yapılan işlemde usule aykırılık görülmediğinden, bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına oy birliğiyle karar verildi, açıklanıp devam olundu.

Sanık devamla; Aynı Profesörlerin meslek içi eğitiminde "çapraz sorgu eğiticiler eğiticisi" sertifikası tarafıma verildiğini mahkemenizin bilgisine sunuyorum dedi.

Sanık müdafi Av. Tarık Turan Haktan söz alarak; Sanık tarafından sorulan, hakimin kürsüden inip biz çıkarıldığımız zaman hakim kürsüden inip, zabıt katibine bilgisayar ekranını gösterip bu ekran üzerinde bazı değişiklikleri işaret etti mi, ne gibi değişiklikler işaret etti sorusuna verdiği cevapta gördüm ama hatırlayamıyorum şeklinde cevapta bulunmuştu. Hakimin aşağıya, zabıt katibinin yanına indiğini mi görmüştür, bu hususu cevaplasın. Ayrıca, hakimin zabıt katibine neyi gösterdiğini görmemiş midir dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hakime hanımın aşağıya indiğini görmedim. Herhangi bir işaretle şurayı değiştir dediğini görmedim dedi.
Sanık müdafi devamla; Az önce indiğini gördüm, ama ne söylediğini bilmiyorum, hatırlamıyorum diye beyanınız olmuştu. Bu beyanı niye değiştirdiniz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Öyle birşey demedim dedi.
Sanık müdafi Av. Emine Neval Özfırat söz alarak; Karar alınırken mahkeme salonu boşaltılırken hakim, mübaşire de " sen de çık" dedi mi, sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hayır efendim dedi.
Sanık müdafi Av. Boran Çiçekli söz alarak; Duruşmalar arasında dışarı çıkıp girdiğinizi söylüyorsunuz. Bu aşamada konuşulan her şeyi duyabiliyor musunuz, hatırlayabiliyor musunuz dedi.
TANIK CEVAP VEREREK; Hatırlayamıyorum dedi.
Sanık müdafi aynı mahiyetteki sorularını peş peşe sorup yeterince anlaşılamadığı gibi, zapta da geçilemediği hatırlatıldığı sırada sanığın söze girerek; sorular çapraz sorguda arka arkaya sorulur. Çünkü tanık dinleyerek tehlikeyi hissederek yönlendirildiğini düşünerek açık ve net cevap vermeyip yuvarlak cevaplar verdiğini gördüğümüzden bu şekilde yapılması gerekir. Bu konuda bir ara karar vermenizi istiyoruz dedi.
G/D:
1- Tanığın çapraz sorgusu ile ilgili talep usule uygun görülmemekle reddine,
2- Tanık Ö. Ç'nin yeterince sorgulandığı sorular sorulduğu görülmekle huzurdan çıkarılmasına ve dinleyiciler arasına alınmasına oy birliğiyle karar verildi, açıklanıp devam olundu.

Sanık müdafi Av. Boran Çiçekli devamla; Sorumuz yarıda kesildi, ara karardan vazgeçilmesini ve devamını istiyoruz. Tanık, müvekkilin lehine olabilecek hususları hatırlamaya başladığı sırada sorgulamasına ara verilmiştir. Halbuki çapraz sorgudan beklenen yarar tanığın samimiyetinin ve beyanlarının doğruluğunu ve içtenliğinin teyit edilmesidir. Gerçeğin ortaya çıkartılmasıdır. Bu yarar bu şekilde ortadan kalkmıştır. Bu nedenle müvekkilimiz sanık o sırada dışarıya çıkartılınca içeride ne olduğunu ve neler yaşandığını soracaktık. Başka sorularımız da vardı dedi.

Tanık V. A. huzura alındı, kimlik testipine geçildi.
TANIK V. A.; ………kızı, …… doğumlu, ………..adresinde oturur, engel hali yok.
CMK. 53 maddesi gereğince tanığın yükümlülükleri ve yapacağı işin önemi anlatıldı, huzurdaki sanık gösterildi, Tanığa gerçeği söylemesinin önemi, gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı ve doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği anlatıldı. Tanık “bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim" dedi.
TANIKTAN OLAY HAKKINDAKİ BİLGİ VE GÖRGÜSÜNÜN NELERDEN İBARET OLDUĞU HUSUSLARI SORULDU;
Gördüğünüz gibi, deyip karın bölgesini işaret ederek hamileyim. Rahatsızlığım nedeniyle ayakta durmakta zorlanıyorum. Uzun süre ayakta kalamıyorum. Oturarak ifade vermek istiyorum dedi.
Talebi yerinde görülmekle sandalye temin edildi.
TANIK BEYANINDA; Olay üzerinden baya zaman geçti. Savcılıkta ifade vermiştim dedi.
Soruldu: Kısmen hatırlıyorum dedi.
Hatırladığı kısmı söylemesi istendi; Ben duruşmada zabıt katibi idim. Mahkeme hakimi ve duruşma savcısı vardı. Taraflar, müşteki, sanık, sanık vekili, katılan vekili gelmişti. Duruşma sırasında sanık vekili ve katılan vekili söz alarak konuşmalarını yaptılar. Biz duruşmaya devam ettiğimiz sırada, dosyamızda katılan vekili olarak bulunan avukat bey duruşmada söz almak istedi. Biz duruşmaya devam ediyorduk o sırada. Duruşmaya devam ettiğimiz sırada ve bir takım söz almak talebinde bulundu. Ondan sonra duruşmaya devam ettiğimiz kendisine o aşamada söz verilmedi. Daha önce söz verilmişti. Söylediklerimi, istediklerimi zapta geçirmek zorundasınız şeklinde sözler söylemişti. Onları hatırlıyorum. Hakime hanım kendisini uyardı. Duruşma inzibatının bozulmaması açısından uyardı. Biz devam ettiğimiz sırada ısrarla söz almak istediğini, kendisinin söylediklerinin duruşma zaptına geçirilmesini istediği gibi şeklinde sözler söyledi. Hakime hanımın zaptına sürekli müdahale ediyordu. Ben bunu iyi hatırlıyorum. Duruşma açısından, duruşma inzibatının hakim tarafından yönlendirileceği şeklinde hakime hanım kendisini tekrar uyardı. Bu sefer benim sözlerimi zapta geçirmek zorundasınız. Geçirmezseniz, zapta geçmezse bunun hesabını sorarım. Bunu zapta geçirirseniz, bu sözlerimi zapta geçirirseniz bunların hesabını da sizden soracağım demişti. O sırada bir gerginlik oluştu. Avukat bey gerginleşmişti. Siz yargıçlık yapamazsınız sizi reddediyorum şeklinde sözler söyledi. Bu şekilde kendisi tekrar uyarıldı. Ama birtakım hakaret edici sözler söylemesi üzerine mahkeme salonunu terk etmesi istendi. Duruşma zaptına hakaret edici sözleri geçmedik. Biz orada Hakaret diye geçtik. Bunun üzerine mahkeme hakimi tarafından duruşmadan çıkması istendi. Duruşma salonunu terk etmesi istendi. Bunun üzerine avukat bey duruşmadan tekrar söylene söylene çıktığını hatırlıyorum dedi.

Dizi 44'deki ve 110'daki hazırlık ifadeleri okunurken, ifadenin okunmasına başlanırken sanık söz aldı: Usul itirazımız vardır. Tanığın öncelikle vermiş olduğu huzurdaki ifadesi çerçevesinde mahkemece sorgusunun yapılması, daha önceki verdiği ifade beyanı ile eğer çelişki var ise o çelişkinin giderilmesi için önceki ifadesinin okunabileceği görüşündeyiz. Bu konuda heyetçe karar verilmesini istiyoruz. Başkanın şahsi fikrine itiraz ediyoruz dedi.
G/D: Yapılan işlemde usule aykırılık görülmemekle tanığın ifadesinin okunmasına devam olunmasına oy birliğiyle karar verildi, açıklanıp devam olundu.
Tanığın hazırlık ifadeleri okundu, benzer olduğu görüldü, soruldu: Aynen geçerlidir, doğrudur dedi.
Katılan vekili söz alarak; Duruşma salonunda katılan vekili yani sanık, katılan ve sanık vekili dışında başka kimse var mıydı? Av. Y. E. Ü. duruşma salonunda mıydı sorulsun dedi.
TANIKTAN SORULDU: Mahkeme heyeti dışında ben hariç, sanık vekili, katılan vekili, katılan vardı. Bunun dışında son duruşma olduğu için duruşma salonunda kimse yoktu. Mübaşirimiz de vardı. Ancak, o sırada salon içerisinde mi, dışında mı olduğunu hatırlamıyorum dedi.
Katılan vekili tekrar söz alarak; Biraz önce sanık tarafından duruşma salonu dışında 2 kişinin daha duruşma beklediği söylenmişti. Bu duruşmadan sonra başka bir dosyanın duruşması yapılmış mıdır, bu sorulsun dedi.
Sanık söz alarak: Bu bilginin tanığa aktarılmadan sorulması gerekirdi. Katılan vekilinin sözünün yarısında bu yöndeki usul itirazımız üzerine sorgulama durdurulmamıştır. Oysa usul itirazında sorgulama derhal kesilmesi gerekir. Usul itirazının ne olduğu açıklattırıldıktan sonra sorguya devam edilebilir idi. Şu anda tanık yönlendirici bilgi ile kirletilmiştir dedi.
TANIKTAN SORULDU: Başka duruşma yapılmadığını şu an hatırlıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Öncelikle sorgu açısından tanığın beyanlarının aynen geçmesi gerekir. Çapraz sorgu tekniğinde soruların peş peşe sorulması gerekir. Ayrıca, savunma makamı olarak eğer sanığın masumiyeti ilkesi bu mahkemede geçerli olacak ise, mahkeme yargıçları tarafsızlık görüntüsünü korumalıdır. Savunma stratejisi açısından sorulması gereken soruların neler olduğuna sadece ve sadece savunma makamındaki sanık ve müdafileri bağımsızca karar verirler. Bu nedenle. huzurdaki tanığa tam ayrıntılara indiğimiz sorular sorduğumuz sırada eğer sorgulama kesilecek ise kanuna aykırı işlem yapılmış olacağını ve mahkeme yargıçlarının tarafsızlık görüntüsünün bozulacağı tehlikesinin doğabileceğini, bu nedenle sorgu bütünlüğü soru usulüne küfür ve hakaret olmadıkça mahkeme başkanı tarafından karışılmamasını istiyoruz dedi.
Sanığın doğrudan soru yöneltmemesi gerektiği, sanık müdafilerinin de doğrudan soru yöneltebilecekleri ancak, soruların ve cevapların anlaşılıp zapta geçilmesi için ve yöneltilmemesi gereken sorular varsa bunların değerlendirilmesi için gerekecek süre ve usule uyulması gerektiği hatırlatılarak devam olundu.

Sanık müdafi Av. Boran Çiçekli söz alarak; Çapraz sorgu bu şekilde yapılmaz. Hangi soruların sorulup sorulmayacağını bizzat sanık ve müdafileri belirler. Bu nedenle ilk başta konuyla çok ilgili görünmese bile belli bir sonuca ulaşmak amacıyla bazı sorular sorulabilir. Bu sorulara mahkemenin kendiliğinden izin vermemesi söz konusu olamaz. Ancak, iddia makamı veya katılan veya vekili tarafından bir itiraz söz konusu olursa, sorunun içeriği ne olduğu açıklattırılır ve itiraz mahkemece karar bağlanır.
Öte yandan çapraz sorgudan beklenen fayda belli bir mantık silsilesi içinde sorulmasıdır. Ve soruların arka arkaya gelmesi bu nedenle önemlidir. Zaten tam da bu nedenle özellikle ceza yargılamasında duruşmaların görüntülü ve sesli teknik araçlarla kayda alınması elzem ve zorunludur. Biz bu nedenle bu talebimizi de tekrarlıyoruz. Bu nedenle bu konuda önce soru sorulup arkasından bunu zapta geçip, arkasından da tanığın beyanlarının zapta geçirilmesini usule aykırı buluyoruz dedi.
Sanık söz alarak; Tanığın kaç yıllık memuriyet hayatı ve kaç yıllık zabıt katipliği yaptığını açıklamasını istiyoruz dedi.
Bu sorunun tanığa yöneltilmesine gerek görülmedi.
Sanık devamla; Sayın başkanın şahsi fikrine itiraz ettiğimden heyetçe karar verilmesini istiyorum dedi.
G/D: Belirtilen hususta heyetçe bir karar alınmasına gerek olmadığına oy birliğiyle karar verildi, açıklanıp devam olundu.
Sanık devamla; Mahkeme heyetinin karşı taraftan ya da Cumhuriyet Savcısı tarafından usul itirazı olmadıkça mahkeme yargıçlarının soruya engel olmaması gerekir dedi.
Sanık devamla; Tanık zabıt katibi olduğunu söylemiştir. Zabıt katibinin görevini tarif etmesini istiyoruz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Cevap vermek istemiyorum. Katibin görevi bellidir dedi.
Sanık söz alarak; Bellidir dediği görevin sınırları nelerdir, açıklamasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Ben tanık olarak ifade vermek için geldim. Rahatsızım. Eşim de beni almak için gelmiştir. Dışarıda beklemektedir. Rahatsızım. Diyet saatim de geldi. Maksat değişiyor gibi geliyor bana. İfademin dışına çıkılıyor dedi.
Sanık müdafi Av. Arzu Kır söz alarak; Hamilelik rahatsızlık, hastalık değildir. Doğal bir süreçtir. Tanıklıktan çekilme sebebi de değildir dedi.
Sanık söz alarak; Tanık bellidir dediği görevinin nerede belli olduğunu ve ayrıca sınırlarının neler olduğunu yani, neleri yapabilip neleri yapamayacağını açıklattırmanızı istiyorum dedi.
Katılan vekili söz alarak; CMK.nun 59. maddesine göre tanıktan tanıklık edeceği konuya ilişkin bilgileri sorulur. Bunun dışındaki sorular, özellikle kaç senedir zabıt katibi olarak çalışıyorsun şeklindeki sorular konuyu saptırmaya yöneliktir.
Ayrıca, sayın meslektaşım Arzu Kır'ın hamileliğin rahatsızlık olmadığı yönündeki beyanına katılmıyoruz. Herkesin durumu aynı değildir. Bu sebeple usul açısından öncelikle konuya ilişkin bildiklerinin sorulmasını istiyoruz dedi.
Sanığın aynı soruyu tekrar sorulmasını istemesi talebi yerinde görülmeyerek devam olundu.

Sanık müdafi Av. Boran Çiçekli söz alarak; Tanığın soru seçme hakkı yoktur. Sorulan soruyu bildiğini ya da bilmediğini söylemek zorundadır. İkincisi sorduğumuz sorulara gerek sanık müdafinin, gerekse sanığın sorduğu sorulara mahkemenin müdahale etmemesini istiyoruz dedi.

Sanık söz alarak; Zabıt katibi olarak aynı mahkeme hakimi ile ne kadar süre çalışmış olduğunun açıklattırılmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Olay tarihinde 1 yıl gibi hatırlıyorum. Tam net hesaplamadım dedi.
Sanık söz olarak; Olay günü tartışma nelerden çıkmıştır, bu husus sorulsun dedi.
TANIKTAN SORULDU: İfademde belirttiğim gibi, sürekli zapta müdahale ettiği için, duruşma inzibatını bozduğu için o nedenlerle bu şekilde olay gelişti dedi.
Sanık söz alarak; Duruşma inzibatının bozulmasını tarif etmesini istiyoruz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Duruşma sırasında hakime hanımın sözünü keserek, duruşmayı bölerek, sürekli söz isteyerek duruşma akışını bozması şeklinde ve bir ara bana dönerek normalde benimle hakim muhatap olması gerekirken zapta müdahale etti. Şurayı şurayı yaz dedi. Ben kala kaldım. İlk defa böyle bir şey ile karşılaştım. Şok oldum. Sonra hakime hanım uyardı. Zapta devam ettik. Tekrar tekrar bu şekilde müdahale etti dedi.
Sanık söz alarak; Kendisine "sayın zabıt katibi benim söylediğim sözleri ağzımdan çıktığı haliyle zapta geçmenizi rica ediyorum" şeklindeki sözümü veya bu itirazıma konu olan sözlerimi zapta geçmiş midir, sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Bana kesinlikle sayın zabıt katibi şeklinde bir ithamda bulunmadı. Bu şekilde bir şey söylemedi. Kesinlikle hatırlıyorum dedi.
İtham kelimesiyle ne kast ettiği soruldu: Bana sayın diye birşey söylenmedi demek istemiştim dedi.
Sanık söz alarak; Bu kelimenin anlamının ne olduğu mahkeme başkanı tarafından tanığa sorulmaya çalışıldığı sırada sorgunun bir bütün olduğu ve sanığın sorularının devam ettiği sırada sorgunun kesilemeyeceği gerekçesiyle sorunun sorulmaması, bu konuda usul itirazımız olduğu belirtilmiş ise de, mahkeme başkanı tarafından soru sorulmaya devam edilmiş ve cevabı alınmış olup, usul itirazı yapıldığı açıkça ortada iken heyet kararı alınmaksızın, mahkeme başkanı tarafından bu şekilde devam edilmesi usule aykırı olduğu görüşündeyiz dedi.

Sanık söz alarak; Tanığın, kendisine hitaben ne diye hitap ettiğimin sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Bana dönerek zabıt katibi, şuraya şunları da yaz diye yüksek sesle söyledi dedi.
Sanık devamla; Nelere yaz demişim dedi.
TANIKTAN SORULDU: O sırada o sözleri hatırlamıyorum dedi.
Sanık devamla: O sözleri tutanağa yazmış mı dedi.
TANIKTAN SORULDU: Şu an hatırlamıyorum. Ben hakim tarafından yönlendiriliyorum. Duruşma zaptı hakim tarafından yazdırıldığı için kulağım sürekli hakimde olur dedi.
Sanık söz alarak; Mahkeme hakimi eğer avukata küfür etse ve küfür olan kelimeyi duysa tutanağa yazar mıydı, yoksa hakimin yaz diye talimatını mı beklerdi dedi.
TANIKTAN SORULDU: Duruşma zaptı hakim tarafından idare edildiği için, duruşmada ne geçiyorsa hakime hanım zaten bize yazdırıyor dedi.
Sanık devamla; Sorumuz Türkçe, düz cümle, devrik olmayan yüklemi sonunda basit cümledir. Yargıç küfür sözü söylese, bu sözü duyduğunda yazmak için yargıcın talimatını mı bekler dedi.
TANIKTAN SORULDU: Ben bir küfüre rastlamadım. Olmadı, olacağına da inanmıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Balıkesir'de hukuk hakimi duruşma salonunda görevi avukatı yumrukla yaralamıştır. Bu iddia basına yansımıştır. Böyle bir duruma kendisi tanık olsa idi kimin kime yumruk attığını zapta geçer miydi ya da yargıcın talimatını mı bekler idi sorulmasını istiyorum dedi.
Katılan vekili söz alarak; Tanığın faraziyeler üzerine ifade vermesi ya da bu yöndeki sorular mevcut olayla ilgili değildir. İleride doğması müphem olan olaylar için ve doğmaması söz konusu da olan olaylar için tanıklığına başvurulmaya çalışılıyor. Konuyla alakalı bir soru değildir dedi.
Bu sorunun tanığa yöneltilmesine gerek görülmedi.

Bu arada saatin 18.00'i geçmesi ve devam eden sorularla duruşmanın uzaması ile birlikte gerçekleşen ihtiyaç molası ve tanığın da az önce rahatsızlığını beyan etmesi üzerine duruşmaya ara verildi.

Verilen aradan sonra açık yargılamaya devam olundu. Yapılan yoklamada sanık müdafilerinden Av. Müşir Deliduman ve Av. Arzu Kır'ın ayrıldıkları anlaşıldı.

Sanık söz alarak; Av. Müşir bey 48 saattir kesintisiz uykusuz şekilde görev yaptığından kan şekeri düşmüş ve ayrılmıştır dedi.

Tanık V. D. A. Yukarıdaki kimlik ve yemini hatırlatılarak huzura alındı.
Beyanında; Soyadım yukarıda A. olarak yazılmışsa da evlenmem nedeniyle D. olmuştur dedi.
Tanığa yönelik başka soru olup olmadığı soruldu.
Sanık söz alarak; Tanık öncelikle sorduğumuz soruyu cevaplamasını istiyoruz. Duruşma salonunda olan biten bir olayı yazıp yazmayacağı hususundaki sorumuzu cevaplamasını istiyoruz dedi.
Bu sorunun tanığa yöneltilmesine gerek olmadığı yönündeki yukarıdaki hatırlatma tekrarlandı.

Sanık söz alarak: Duruşma tutanağı yazılırken hakimin yazması için kendisine talimat vermediği ve fakat kendisinin 5 duyusu ile tanık olduğu bir olay olsa bunu yazmak için hakimin talimatını bekler mi dedi.
TANIKTAN SORULDU: Duruşmada olan olaylar zaten zapta geçer. Bunun dışında söyleyeceğim bir şey şu anda yoktur dedi.
Sanık söz alarak; Olay günü hakim ile müdahil avukatı olarak aramızda tartışmaya sebep olan husus nedir dedi.
TANIKTAN SORULDU: Bu soruya daha önce cevap vermiştim dedi.
Sanık söz alarak; O davada sahte olduğu iddia edilen evrak aslının getirtilmesi bakımından kaç kere talepte bulunduğumun sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hangi belgenin sahte olduğunu anlamadım dedi.
Sanık devamla; O davadaki okul müdürünün sanık olarak yargılandığı ve okulda öğrenci olmayanların öğrenciymiş gibi bakanlığa mühürlü olarak bildirildiği bu nedenle müfettişlerin idari ceza verip suç duyurusunda bulundukları o davanın açılmasına sebep olan evrak aslı mahkeme dosyasında olmadığı için kaç kere talepte bulunduğumun sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Duruşma ara kararları ve duruşmalara çıkan katipler değiştiği için şuan bahsedilen hususu hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; O gün, o duruşmada kaç kere talepte bulunduğumuzun sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Böyle bir belge isteyip istemediğini şu an hatırlamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Eğer bu belge değil ise hakimden ne talep ettiğimizden dolayı bu tartışma olmuştur dedi.
TANIK; Duruşmalara katılan vekili olarak katılan kişinin sürekli olarak zapta müdahale ederek söz istediği ve kendi istediğini yazdırmaya çalıştığını hatırlıyorum. Ama içeriğini şu an tam olarak hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Benim yazdırmak istediğimi, yani şunu da yazın dediğimi yazmış mıdır dedi.
TANIK; Söylediği şeyleri hatırlayamadığım gibi, yazılıp yazılmadığını da hatırlayamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Duruşma salonundan çıkmak bakımından karar verildiğinde, avukatların dışarı çıkarılamayacağına, kanunen yetkiniz yoktur diye itiraz etmem üzerine hakim neler söylemiştir, bunun açıklattırılmasını istiyorum dedi.
TANIK; Duruşma süreci aksamaya uğradığı için kendisinin dışarıya çıkması istendi. Avukat bey de "ben kendim çıkarım" dedi ve gitti. Avukatlık sözlerini söylemedi. Yani avukatı dışarı çıkartamazsınız gibi bir şey söylenip söylenmediğini hatırlamıyorum dedi.
Sanık devamla; İki cümle sonu çelişkili olduğundan tekrar sorulsun dedi.
TANIK; Ben böyle bir söz söylendiğini hatırlamıyorum demek istemiştim dedi.
Sanık söz alarak; Ne oldu da "ben kendim çıkarım" demişim, bu hususun açıklattırılmasını istiyorum dedi.
TANIK; Hatırlamaya çalışıyorum. Devamlı sözlerine devam etti. Siz yargıçlık yapamazsınız. Benim söylediklerimi zapta yazmadınız dediğini hatırlıyorum. Bir şey daha söylemişti. Sizi reddediyorum şeklinde sözler söylenmişti. Benim söylediğimi zapta yazmadınız. Söylediklerimi zapta yazmadığınız için size göstereceğim gibi sözler söylediğini hatırlıyorum. Bunun üzerine dışarı çıkması istenmişti dedi ( bu sırada sanığın sesini yükselterek, tanığa görevi hatırlatılsın, uyarılsın, yuvarlak cümleler kullanmaktadır, eğer emin değilse beyanda bulunamaz çünkü yalan beyanda bulunmanın cezası, yasal sorumluluğu vardır, bu yemini tekrar hatırlatılsın dedi).
Sanık söz alarak; Bir az önce tanığın beyanında geçen "gibi sözler" demekle ne demek istediğini açıklattırılmasını istiyorum dedi.
TANIK; Benim söylediklerimi zapta yazmadığınız için bunun hesabını soracağım şeklinde sözlerdi bunlar. Yani hakaret, tehdit içerikli sözlerdi. Duruşma salonunu terk etmesi söylendi. Kendisi de siz beni dışarı çıkaramazsınız, ben kendim çıkarım diye söylenerek dışarı çıkmıştı dedi.
Sanık söz alarak: O sırada mübaşir ne yapıyordu dedi.
TANIK; Şu anda hatırlamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Duruşma salonuna gelen ikinci polisi tarif eder misiniz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Duruşma salonuna birinci polis girmedi ki dedi.
Sanık; Yemini tahtında bu sorunun tekrar sorulmasını yani, duruşma salonuna polisin hiç mi gelmediğini yoksa kendisinin mi hatırlamadığının sorulmasını istiyoruz dedi.
TANIK; Duruşma sırasında duruşmanın başında ifademde belirttiğim kişiler vardı.(Sanığın usul itirazımız var diyerek tanığa sorduğumuz soru bu değildir. Biz salondan çıktıktan sonra salona giren polis memuru ile ilgili soruyoruz dedi).
TANIK DEVAMLA; Sözümü bitirecektim. Duruşma başlangıcında ve devam ederken içeri hiç kimse gelmedi. Mübaşir girip çıkıyorsa bunu bilemem dedi.
Sanık söz alarak; Tanık ifadesinde duruşma bittikten sonra bile salona hiç kimse gelmedi demişti. Bu husus eksik yazıldı dedi.
TANIK SÖZ ALARAK; Duruşmadan sonra ben kaleme geçerim. Başka kimse gelip gelmediğini bilemem. Ben polis memuru geldiğini görmedim dedi.
Sanık söz alarak; Duruşma salonunda müvekkilim ile ben çıktıktan sonra neler olmuştur, açıklattırılmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Duruşmadan katılan kendisi çıkmadı. Vekili çıktı. Duruşmaya devam edildi. Zaten gereği düşünüldü kısmına gelmiştik. Ara karara bağlandı dedi.
Sanık söz alarak; Duruşma salonunda müdahil asılın kaldığını söylemiştir. Asilin içeride kaldığını nereden hatırlamaktadır dedi.
TANIKTAN SORULDU: Katılan vekili çıktıktan sonra müşteki içerideydi oturuyordu. Vekili çıkarken ona yol vermişti. Oturuyordu, kalkıp yol verdikten sonra tekrar oturmuştu. Müştekiyi hakim dışarı çıkarmadı. Zaten sadece vekilin çıkmasını istedik. (Bu sırada sanık ve bazı müdafilerinin tanık sözüne ve zapta geçirilmesine sürekli müdahale ettikleri görüldü. Duruşma düzeni açısından müdahale etmemeleri gerektiği hatırlatıldı)
Sanık devamla;
Tanık ilk lafıyla sonrakini sürekli değiştirmektedir. Çünkü ilk söylediği kelimenin yazılmadığını görüp vurguladığımız anda, bunu duyunca, bu kez lafını değiştirmeye kalkışmaktadır. Bu nedenle tanığın ağzından çıkan kelimelerin zapta aynen geçmesini istiyoruz dedi.

Sanık söz alarak; Duruşma salonundan ben çıktıktan sonra, mahkeme hakimi nerelere itiraz etti dedi.
TANIKTAN SORULDU: Nereye itiraz dedi.
Sanık devamla; Ekrandaki zabıtla ilgili olarak nereye itiraz etti, kendisine nereleri işaret ettiğini açıklamasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hakime hanım öyle bir zabıtta itiraz etmedi. Sanık bu itiraz gibi şeyi nerden biliyor anlamadım. İtiraz olmadı. Biz zapta devam ettik. Reddi hakim yani gereği düşünüldü denince reddi hakimle ilgili bir cümle yazıldı. Reddi hakim ara kararı kuruldu. Tam olarak hatırlamıyorum. Satıra ne yazıldığını hatırlamıyorum dedi.
Sanık söz alarak; Duruşma hakimi kürsüden ne zaman inmişti dedi.
TANIKTAN SORULDU: Duruşma bitince kürsüden indi hakime hanım. Biz kaleme geçmiştik, o da odasına geçti dedi.
Sanık; Bu anlattıkları dışında başka bir şey olmuş mudur dedi.
TANIK; Başka bir şeyden kasıt nedir anlamadım dedi.
Sanık; Duruşma tutanağını bilgisayardan çıkarıp vermiş miydiniz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Duruşma tutanağı, duruşma zaptı bittikten sonra çıkarıldı. Yarım kesilip verilmedi dedi.
Sanık tekrar söz aldı: Duruşma bittikten sonra duruşma tutanağını bilgisayardan çıkartıp bize vermiş midir bunu soruyoruz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Duruşma bitince biz zaptı çıkardık. Ancak, vekil dışarda olduğu için şu an verilip verilmediğini hatırlamıyorum. Kalemden almışlardır veya, veya yok. Ben kendisine duruşma zaptı verdiğimi hatırlamıyorum. Dışarıdaydı çünkü dedi.
Sanık söz alarak; Müvekkilim müdahil içeri girip duruşma zaptı istediğinde savcı ne demiştir dedi.
TANIKTAN SORULDU: Müvekkili zaten içerideydi. Zaptı takip ediyordu dedi.
Sanık devamla; Müvekkil zaptı istediğinde savcı müvekkilime ne demiştir, duruşma hakimi değil duruşma savcısı ne demiştir bunun açıklattırılmasını istiyoruz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Müşteki dışarı çıkıp içeri girerek zabıt istediği yönünde soruldu. Müştekinin içeride olduğunu söylemiştim. Dışarı çıkıp gelmedi. Savcı hanımla bu şekilde bir olayı geçmedi. Öyle bir şey olmadı yani dedi.
Sanık söz alarak; Müvekkilimin dışarıya bana tekrar haber verip, benim içeriye girdiğimde hakime ne söylediğimi hatırlıyor mu dedi.
TANIKTAN SORULDU: Girip çıkma konusunda, yani katılan vekili duruşma salonuna tekrar girdi mi, çıktı mı hatırlayamıyorum. Şu an imkansız dedi.
Sanık söz alarak; İçeri girip duruşma yargıcına "katıldığımız duruşmanın zaptını vermeyecek misiniz" dememiz üzerine zaptı bilgisayardan vermeyerek, bilgisayardan çıkarılmış duruşma tutanağından fotokopi verilmek üzere mübaşirle fotokopiciye yollama konusunda hatırladıklarını açıklattırmanızı istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Şu anda hatırlamıyorum dedi.
Sanık devamla; İki tanık huzurdadır. Çelişkilidir. İkisinden biri doğruyu söylememektedir. Duruşma salonundan kimlerin çıktığı konusunda iki tanığın yüzleştirilmesini istiyorum dedi.

Tanık Ö. Ç. kimliği ve yemini hatırlatılarak huzura alındı, soruldu:
O an tam olarak hatırlamıyorum ama o an ikisi beraber mi çıktılar, katılan yalnız mı çıktı hatırlayamıyorum dedi.
Tanık V.'den soruldu: İfadem aynen geçerlidir dedi.
Sanık söz alarak; Tanık beyanında mı ısrarlı, yoksa tam hatırlamadığı için mi böyle söyledi açıklattırılsın dedi.
Tanık V; Müştekinin dışarı çıkıp çıkmadığını hatırlamıyorum diye birşey söylemedim. İçeride olduğunu söyledim dedi.
Sanık söz alarak; Mahkeme yargıcı savcı ile gizli konuşma yaptı mı, yapması üzerine benim tarafımdan bir itiraz ve tartışma oldu mu, fısıltılı bir konuşma oldu mu, bu fısıltılı konuşma yapılamaz, aleni duruşmadır şeklindeki itirazımız üzerine yaşanan tartışmalardan neler hatırlıyor açıklattırılmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Katılan vekili duruşmadan çıktıktan sonra, duruşma bitti ve ayrıldık dedi.
Sanık; Basit ve Türkçe soruyoruz. Duruşma devam ederken mahkeme hakiminin duruşma savcısı ile fısıltılı konuşmasını soruyoruz dedi.
TANIKTAN TEKRAR SORULDU; Benim yüzüm bilgisayara dönük olduğu için bir fısıldaşma oldu mu olmadı mı göremem. Ses de duymadım dedi.
Sanık; Bizim itirazımız üzerine hakimin ne dediğini hatırlıyor mu dedi.
TANIKTAN SORULDU: Kendisi sürekli zapta müdahale ettiği için ve kendi sözlerini yazdırmaya çalıştığını hatırlıyorum. Hakime hanımın da duruşma düzeninin bozulmaması gerektiğini hatırlattığını biliyorum dedi.
Sanık söz alarak; Duruşma hakimi Ö.K.nin bir soruşturma geçirmesi ve ceza almasına razı olmazsınız değil mi dedi.
Katılan vekili; Konuyla alakası olan bir soru değildir dedi.
Tanığa bu sorunun yöneltilmesine gerek görülmedi.

Sanık devamla;
Çapraz sorgu tekniğinde tanığın ifadelerindeki samimiyetini, olayla ilgili doğru bilgiyi vermesini engelleyebilecek iç dünyasını anlamamıza yarayacak objektif bir cevap almamızı sağlayacak bu soru sorulmamakla, hukukçu olarak savunma makamının niyet okuma yeteneği ve yetkisi bulunmamakla, hukukçu olup görev yapan başka meslek mensuplarının da eğer varsa böyle bir yeteneği o yeteneklerini kullanma yetkisinin onlara da yasak olduğunu ve o yetkilerinin bulunmadığını özellikle hatırlatmak istiyoruz. Çünkü tanığın emrinde görev yaptığı kamu görevlisine duygusal bağlılığı olaydaki ayrıntıları tam ve dürüst biçimde anlatıp anlatmadığını kanıtlayacaktır. Hukuk düzeninde ve mantık kurallarında başka bir seçenek biz bilmiyoruz dedi.

Sanık devamla; Biraz önce duruşmaya ara verildiğinde diğer tanık Ö. Ç. ile koridorda veya mahkeme kaleminde bir araya geldiniz mi dedi.
TANIKTAN SORULDU: Kaleme geçtim, (tanık) Ömer bey de geldi ancak, o bir şeyler atıştırıyordu ben de bir kenarda oturuyordum dedi.
Sanık söz alarak; İki kadının müdahil olduğu duruşmada neler oldu onu hatırlıyor musunuz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Bir önceki duruşmayı hatırlamıyorum ama bu yaptığımız duruşmayı tam olarak hatırlıyorum. Çünkü unutulacak bir duruşma değildi dedi.
Sanık devamla; tanığın konuşması sırasında, yorum yaptı. "Sanık bu soruyu sormakla benim nerden hatırladığımı anlamaya çalışıyor galiba" demişti. Unutulacak bir duruşma değildi sözünü bundan sonra söylemiş idi. Bu husus zapta geçilmedi dedi.
Sanık devamla; İfade nerelerde vermiştir, bu olayla ilgili olarak dedi.
TANIKTAN SORULDU: Savcılıkta ifade verdim dedi.
Sanık söz alarak; Tutanağa geçirilmesi istenen söz kime aittir, bana ait mi, yargıca ait mi dedi.
TANIK; Duruşma tutanağına geçirilmesini istediği sözler vekil tarafından istenilmişti dedi.
Sanık müdafi Av. Volkan Bahadır; Verilen arada diğer tanıkla bir araya gelip gelmediğiniz sorusuna verdiğiniz cevapta “duruşma ile ilgili bir şey konuşulmadı” şeklinde bir cevapta bulundunuz. Yanlış duymadım değil mi? diye tanığa sordu.
Katılan vekili; Zabıtta aynen şu şekilde geçiyor: "kaleme geçtim Ömer bey de geldi. Ancak o bir şeyler atıştırıyordu ben de bir kenarda oturuyordum" şeklindeydi. Yönlendirme yapılıyor dedi.
Belirtilen sorunun tanığa yöneltilmesine gerek görülmedi.
Sanık müdafi Av. Volkan Bahadır devamla; Ben duyduğum şeyi sordum. Duruşma zaptına atfen soru sormadım. Dolayısıyla verilen cevabın neden verildiğini anlamadığımız için sordum dedi.
Yapılan açıklamaya göre tanıktan soruldu; Ben geçtim. Ömer Bey de bir şeyler atıştırıyordu. Herhangi bir şey konuşulmadı dedi.
Sanık müdafi devamla; Size herhangi bir şey konuşulup konuşulmadığını soran olmuş muydu dedi.
TANIKTAN SORULDU: Bir araya gelinerek herhangi bir şey oldu mu şeklinde sormadılar. Ben olayı aydınlatmak için söyledim dedi.
Sanık müdafi devamla; Burada bulunma amacınız olayı aydınlatmak mı, öyle bir inanç içerisinde misiniz dedi.
TANIKTAN SORULDU; Olaydan kastım, içerideki durumu kastetmiştim dedi.
Sanık söz alarak; Hangi okul mezunu olduğunun sorulmasını istiyorum dedi.
Katılan vekili; Olayla alakası yoktur dedi.
Sorunun tanığa yöneltilmesine gerek görülmedi.

Sanık müdafi Av. Boran Çiçekli söz alarak; Benim usuli bir itirazım olacak. Tanığa soru sorulduğu zaman katılan vekili veya Cumhuriyet Savcısı soruya itiraz edebilir. Ama müdahil vekilinin az önce yaptığı gibi tanığı yönlendirici itiraz olamaz. Mahkemece engellenmesi gerekirdi. Biz başından beri tanığın sözlerinin olduğu zapta geçirilmesinin önemini vurguluyoruz. Bu bir kere daha ortaya çıktı. Tanığa soru sorulunca sorunun hangi amaçla sorulduğunu düşünüp açıklamaya çalışıyor. Davayla ilgili konuşmadık dedi. Bu zapta geçilmedi dedi.

Sanık müdafi Av. Tarık Turan Haktan söz alarak; Meslektaşımın beyanına bir hususu eklemek istiyorum. Tanık kendisine sorulan soruları kendi kendine yorumlayıp, değerlendirip yanlı bir şekilde cevap vermek gayreti içinde davranıyor. Bu nedenle kendisine herhangi bir soru sorulduğu zaman, direkt kısa ve net cevaplar vermek yerine, bu soruyu kendisi sanki müştekiyi savunma amacına yönelik cevaplama gayreti içinde, ek beyanlarla yorumlayarak cevaplıyor. Bu hususa da itiraz ediyoruz. Mahkemece engellenmesi gerekiyor. Ayrıca, tanığa sormak istiyorum. Şu andaki duruşmanın icrası sırasında sanığın ve sanık vekillerinin, duruşma zaptına hukuki olarak bir takım müdahaleleri olduğu görülüyor. Beyanlarda bulundukları görülüyor. Mahkemenizce de bu beyanlar doğrudan doğruya zapta geçiriliyor. Bu davaya konu olan olay sırasındaki zabıt tutulurken tanığın bu sanığı müdahil vekili olarak bu tarz müdahalelerini zapta geçmiş midir? Geçmemesi mi tartışma nedeni olmuştur, bu hususun açıklanmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU; Daha evvel söz aldığı halde hakime hanımın sözünü bölerek, araya girip bir şeyler söylemek istedi. Hakime hanımın sözlerini böldüğü için, duruşma inzibatı bozulduğu için olaylar o şekilde gelişmiştir dedi.
Sanık müdafi; Bu soruyla bağlantılı olarak ilave sorum vardır. Bizim şu andaki duruşma sırasında yaptığımız müdahaleler de, hukuki müdahaleler tabi, tanık tarafından duruşma inzibatının bozulması şeklinde mi irdelenmektedir dedi.
Katılan vekili söz alarak; Yine yoruma dayalı bir sorudur. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Her hakimin duruşma düzenini sağlaması farklıdır. Bu gün bu mahkemede sanık ve katılan vekilleri olarak oturarak beyanda bulunuyoruz. Fakat, İstanbul'un öte yakasındaki Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nde mahkeme heyeti avukatların ayakta beyanda bulunmalarını talep ediyor. Bu yönde avukatlar hareket ediyor. Tanığa sorulan soru bu şekilde bir yorumdur dedi.
Sorunun tanığa yöneltilmesine gerek görülmedi.

Sanık müdafi devamla; Meslektaşımın yorumuna katılmıyorum. Biz hukuki taleplerle sorular soruyoruz. Demin sorduğum sorunun amacı da, tanığın sürekli duruşma inzibatını bozduğu için zapta geçmedik gibi sözler söylemesi nedeniyle bu soru sorulmuştur. Kendi mahkemesindeki olan olgu ile bu mahkemedeki olgu arasındaki farkı tanık açıklamak zorundadır. Ara kararından rucu edilerek sorunun sorulmasında ısrar ediyorum dedi.
Aynı sorunun tanığa yöneltilmesine gerek görülmedi.

Sanık müdafi Av. Volkan Bahadır söz alarak; Burada duruşma inzibatını bozmaktan sürekli söz ediliyor. Bu bir suç isnadıdır. İthamdır. Ancak, içi doldurulmamış bir ithamdır. Sonuç olarak kendisi de olayın tanığı olduğu için gördüğü ve duyduğu inzibatı bozmak fiilinden bahsetmek zorundadır. Aksi takdirde yaygın deyimiyle atf-ı cürüm mahiyetini geçmeyen soyut, duruşma inzibatını bozma adı altında isnattan öteye geçmemektedir bu ifadeler. Bu nedenle meslektaşımızın sorduğu soruların açıklattırılmasını istiyoruz dedi.
Sorunun tanığa yöneltilmesine gerek görülmedi.

Sanık müdafi Av. Boran Çiçekli söz alarak; Ben doğrudan tanığa soruyu yöneltmek istiyorum. İfadesinin başından beri sürekli kurgulanmış bir cümle ile konuya girdi. Sürekli zapta müdahale ediyordu dedi. Bu zapta müdahale nedir? Hakimin elinden zaptı mı alıyordu, yazılmasına mı engel oluyordu. Yoksa bazı taleplerinin zapta geçirilmesini mi istiyordu. Ya da duruşmada hakim veya kendisi tarafından sarf edilen sözlerin zapta geçirilmesini mi istiyordu. Müdahaleden kastı bu muydu dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hakime hanım duruşma zaptını sürdürürken, sürdürdüğü sırada sürekli, "benim söylediklerimi zapta yazmak zorundasınız, söz bendeyken bana söz verilmiyor, yazmak zorundasınız aksi takdirde, ifademin başında söylediğim kelimeler vardı, söylediklerimi zapta yazmazsanız size göstereceğim, bunu da zapta yazın da göreyim" diyerek, araya girerek duruşma sırasında müdahalelerde bulunarak hakaret ve tehdit içerikli sözlerden dolayı duruşma düzeni sürekli bozuluyordu dedi.
Sanık müdafi devamla; Sanık sürekli sözlü olarak bir takım taleplerde bulunuyordu, bu taleplerle duruşma düzeni bozuluyordu, bunu mu kastediyorsunuz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Az önce cevap verdiğim şekilde hakaret ve tehdit içerikli sözlerle hakime hanımın sözlerini bölerek araya girerek düzen bozuluyordu dedi.
Sanık müdafi tekrarla; Bu duruşma tutanağına yazılmasını istediği şeyler davayla ilgisiz şeyler miydi dedi.
TANIKTAN SORULDU: Benim yazdırmak istediğim şeyler var, neden bana söz vermiyorsunuz diyerek söz hakkını kendisine istemişti dedi.
Sanık müdafi; Söz hakkı verilmemesi ve zapta geçmesini istemesi hususları neden zapta geçilmedi dedi.
TANIK; Duruşma sırasında kendisine söz verilmişti. Hakime hanım duruşmayı devam ettirirken aralara girip sürekli söz alarak, tekrar tekrar bana söz hakkı vermiyorsunuz, vermek zorundasınız. Benim söyleyeceklerimi yazmak zorundasınız, yazmazsanız ben size göstereceğim şeklinde devam etmişti. Hâlbuki kendisine daha önce söz verilmişti. O zaman niye söylememiş dedi.
Sanık müdafi; Söz verilmedi, zapta geçmedi deniyor, niye zapta geçmemiş, hakim talimat vermediği için mi geçmemiş dedi.
TANIKTAN SORULDU: O sırada zabıt devam ediyordu. Söz almak istediği sırada hakime hanımın cümlesi bitmeden müdahaleler yapılıyordu. Söz almak istediği ve söz verilmediği de duruşma zaptına yazıldığını hatırlıyorum dedi.
Sanık müdafi; Duruşmanın hakim tarafından yönlendirildiği, zaptın hakim tarafından yazdırıldığı ve bu tehdit ve hakaret içeren sözlerin duruşma zaptına geçirilmediği, genel olarak hakaret ve tehdit içeren sözler şeklinde yazıldığını beyan etmişti. Niçin bu şekilde zapta geçti. Hakimin talimatıyla mı bunları zapta yazdı dedi.
TANIKTAN SORULDU: Hakaret ve tehdit içerikli sözler, duruşma zaptına benim söylediklerimi yazacaksınız. Yazmazsanız size göstereceğim, bunu da yazın da göreyim. Bunun hesabını soracağım demişti. Diğer hakaret ve tehditten kastım bunlardı. Buna benzer hakaret içeren sözler söylenmişti dedi.
Sanık müdafi: Neden bu sözler bire bir zapta yazılmadı dedi.
TANIKTAN SORULDU: Birebir yazıldı. Oradaki ifademde de heyecandan öyle söylemiş olabilirim. Şu an düzeltiyorum. Hakaret ve tehdit içeren sözler dediğim hususlar bu söylediklerimden ibaretti. Eksik ya da fazla yazılan herhangi bir şey yoktur dedi.
Sanık müdafi; Bunları hakimin talimatıyla yazmış mı yazmamış mı ya da kendiliğinden mi yazmamış dedi.
TANIKTAN SORULDU: Bu sözler söylendiği için hakime hanım tarafından aynen zapta geçildi dedi.
Sanık söz alarak; Tanık hatırlamaya başladığına göre hafızasından yararlanmaya çalışalım dedi.
Sanık devamla; Bir talebim üzerine karar vermek üzere duruşma savcısından mütalaa almasından sonra, mütalaaya karşı itirazımızı bildirmek üzere söz istiyoruz cümlemize rağmen, bize söz verilmiş midir, verilmemiş midir dedi.
TANIKTAN SORULDU: Mütalaadan sonra hakime hanımın duruşmaya devam ettiğini hatırlıyorum dedi.
Sanık devamla; Bize söz verilip verilmemesini sormuştum. Türkçe, basit ve devrik olmayan cümle ve kısadır. Bize söz verilmiş midir, verilmemiş midir dedi.
TANIKTAN SORULDU: Mütalaadan sonra katılan vekiline söz verilip verilmediği hususu duruşma zaptında yazılıdır dedi.
Sanık devamla; Hatırlamaya başladığını beyan etmesi üzerine hafızasından sorulmasını istiyoruz dedi.
TANIKTAN SORULDU: Mütalaadan sonra hakime hanım duruşmayı devam ettirdi. Katılan vekiline söz verilmedi. Daha önce söz verildiği için söz verilmedi dedi.
Sanık; Bize söz verilmedi, sanığın avukatına söz verildi mi, onun sorulmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Şu anda hatırlayamıyorum dedi.
Tanığın yeterince sorgulanmış ve soru sorulmuş olmasıyla birlikte saatin 20.00'yi geçtiği ve tanığın rahatsızlık durumu da hatırlatılarak, benzer soruların sürekli tekrarlanması nedeniyle tanığın ifadesine son verilmesi gerektiği hatırlatıldı.
Sanık söz alarak; Tanık ifadesini düzeltmeye başladığını beyan etmiştir. Duruşma tutanağında bana ait olmayan sözler değiştirilmelidir, o sözler bana ait değildir, o sözleri bana ait gibi yazdıramazsınız demem üzerine, duruşma yargıcının istediğimi yazarım şeklindeki cevabına ben ne cevap vermişim onun açıklattırılmasını istiyorum dedi.
TANIKTAN SORULDU: Şu an hatırlamıyorum dedi.
Sanık devamla; Bu soruyu sorduğumu hatırlıyor mu dedi.
TANIKTAN SORULDU: Soruyu anladım. Kendisine söz verilmesini istediğini hatırlıyorum. Bunun dışında söylemek istediği şey neydi hatırlamıyorum dedi.
Sanık devamla; Duruşma yargıcının duruşma tutanağına, bana ait olmayan sözü yazdırmasını görmem üzerine o sözler bana ait değildir, düzeltilmesini istiyorum, bana ait olmayan sözleri bana aitmiş gibi yazdıramazsınız demem üzerine "istediğimi yazdırırım" cevabını veren yargıcın sonraki cümlelerini hatırlıyor mu sorulmasını istiyorum dedi.
G/D: Aynı nitelikteki soruların sorulmaya devam edilmesi ve yukarıda belirtildiği şekilde tanığın yeterince sorgulanmış olduğu değerlendirilmekle, sorgulanmasına son verildi açıklanıp devam olundu.
Söz almayan sanık müdafilerinden soruldu:

Sanık söz alarak:
Usul açısından bir itirazım var. Avukatlar dışındaki tüm meslek mensupları kanunlara bağlı kalacağına yemin ederek görev yapmaktadır. CMK.nun ilgili maddesi çerçevesinde Ağır Ceza Mahkemesi niteliğindeki bu mahkemedeki bu davanın bundan sonraki duruşmalarının 2005 yılında yürürlüğe giren ve 6 yıldır yürürlükte olan kanuna göre tıpkı Silivri Mahkemeleri veya tıpkı Hrant Dink davası gibi ses ve görüntü kaydı yapılmak suretiyle tespit edilmesinin sağlanmasını istiyorum.
Bu konuda duruşma boyunca, önceki heyetlerde görev yapan hakimlerin ezberleri ve alışkanlıklarıyla mücadele etmek zorunda kaldığımız gibi, bugünkü duruşmada dosyaya ilk kez giren heyet yargıçlarından da benzer şekilde duruşmadaki söz ve davranışların tutanağa ayrıntılı ve düzgün biçimde yansıtılmasında sıkıntılar olmuş ve heyetteki yargıçların yüz ifadeleriyle memnuniyetsizlikleri ortaya çıkmıştır.
Sanık durumuna getirilmiş bir avukat olarak, bir hukukçu olarak tek tek yargıçların subjektif alışkanlıklarıyla mücadele etmek zorunda bırakıldığımı gördüğüm için, düzene muhalif bir gelenekten gelmeme rağmen, düzenin mevcut kurallarının uygulanmasını istemiş olmamın kendi açımdan tam bir Aziz Nesin'lik durum olduğunu düşünüyorum. Çünkü Aziz Nesin'in anlattığına göre Türkiye ilginç bir memleket olup en cimrimiz Elibol soyadı taşır.
Bu nedenle mahkemenizin kanunun emrettiği sesli ve görüntülü kayıt sistemini bu davada uygulanması yönünde karar verip, bu kararın arkasında durmasını istiyorum. Çünkü üzerinde oynanmak istenen, üzerinde çiğnenmek istenen husus benim onurumdur ve onurumun kanuni kılıflarla çiğnenmesine izin vermek istemiyorum. Bu konuda öncelikle heyet halinde bir karar vermenizi ve zapta geçirmenizi istiyorum dedi.
G/D: Sanığın talebi konusunda daha önce karar verildiğinden ve aynı gerekçeler geçerli olmakla, tekrar yapılan talebin reddine oy birliğiyle karar verildi, açıklanıp devam olundu.
Sanık söz alarak: G-D denildiği sırada ve henüz karar açıklanmadan iddia makamının görüşü alınmadığı yönünde usul itirazımı yapmış isem de, usul itirazım çözümlenmeden karar açıklanmıştır. Bunun usul hatası olduğunu düşünüyorum dedi.
Sanık müdafi Av. Boran Çiçekli; Tanık beyanları konusunda daha sonra ayrıntılı açıklama yapacağız dedi.
Katılan vekilinden soruldu: Tanık beyanlarına bir diyeceğimiz yoktur dedi.
Sanık müdafi Av. Tarık Turan Haktan; Tanıkların her ikisinin sorgulanması sırasında bizce lüzumlu gördüğümüz, devam edecek sorularımız, bizim irademiz dışında mahkeme tarafından tanıklar yeterince sorguya çekilmiştir gerekçesiyle kabul edilmemiş, red edilmiş, engellenmiştir. Savunma hakkımızı kısıtlayan bir durum olarak bu konudaki usuli itirazlarımızı mahkemenize iletiyoruz. Bu nedenle adil yargılanma hakkımızın da zedelenmiş olduğunu düşünüyoruz. Maddi gerçeğe bu şekilde ulaşmak mümkün olamayacaktır dedi.
Sanık tekrar söz alarak; Huzurdaki tanıklar duruşma salonundaki olayla ilgili dinlenen sadece iki kişidir. Oysa o salonda hem duruşma savcılığı yapan kişi hem de duruşma yargıçlığı yapan kişi o salonda bulunmaktadır. Bu nedenlerle o iki kişinin mahkemenize celp edilerek dinlenmesini ve mevcut tanıkların ifadeleriyle çelişkili olan hususların açıklığa kavuşturulmasını ve bu güne kadar yapılan tebligat işlemlerinin sonucunun mahkemeniz tarafından neticelendirilmesini istiyoruz. Ayrıca, sözünü ettiğimiz iki kadın vardır. O iki kadının adreslerinin tespit edilerek tanık olarak dinlenmelerini istiyoruz. Duruşmada sanık müdafi olarak görev yapan avukatın dinlenmesini istiyoruz. Zaten diğer iki tanık hakkında davetiye vardır dedi.
İDDİA MAKAMINDAN SORULDU:
1- Takdir hakkı yetkili mahkemeye ait olmak üzere, daha önce bu konuda yargısal bir karar verilmiş olmakla ve gerekçelerinde herhangi bir değişimin yaşanmayışı karşısında, mağdurun kendisine duruşma gününün bildirilmesine yönelik yöntemsel işlemlerin yapılması ile birlikte mağdurun yöntem hukuku açısından ceza davasının duruşmalarına gelmek zorunluluğunun bulunmayışı karşısında, kendisini de benimsediği bir seçenek ile vekille temsil ettirmiş olması karşısında, mağdurun dinlenmesine gerek olmadığı düşüncesindeyiz.
2- Özetle bir önceki oturumda ara kararına bağlanan yargısal kararlar gereğince, bu kararlarda sözü edilen kişilerin dinlenmesine karar verilmesi gerektiği görüşündeyiz.
3- Takdir hakkı yetkili mahkemeye ait olmak üzere, bundan önceki oturumda ve bugünkü oturumda adı geçen ve özetle iki bayan şeklinde nitelendirilen kişilerin olayın yer ve zaman boyutu dikkate alınıp, yapılan değerlendirmede bu ortamda bulundukları konum gereğince, hukuksal fayda ve yarar kavramından hareketle dinlenmeleri halinde, fiil ve içerisinde iddia edilen suçla ilgili yapılacak olan değerlendirmeler bazında hukuksal durumda herhangi bir değişimin yaşanmayışı görüşü nedeniyle, bu iki kişinin dinlenmelerine gerek olmadığı düşüncesindeyiz dedi.
Verilecek karar yönünden değerlendirmek üzere tekrar ara verildi (bu sırada sanık mütalaaya karşı itirazımı bildirmek istiyorum dedi) Gerek görülmedi.
Sanık sesini yükselterek itirazlarına devam etti.
Sanığın aynı nitelikteki itirazlarına devam ettiği ve müvekkilleriyle birlikte yerlerinde durdukları, katılan vekilinin de yerinde bulunduğu görülmekle, duruşmanın düzenli olarak devam etmesi için karar gereğine uyulmaları istendi.
Taraflar ve Cumhuriyet Savcısı tekrar yerlerine geçti, açık duruşmaya devam olundu.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
1- Davetiye tebliğine rağmen gelmeyen tanıklar İ. A. Ö. ile Y. E. Ü.'in zorla getirilmelerine,
2- Tanıklar G. T. ile H. Ç. Y. ve katılan Ö. K. için çıkartılan tebligat parçalarının dönüşünün beklenmesine ve tekrar duruşma gününün bildirilmesi ile duruşmaya çağrılmalarına,
3- Sanığın ifadesinde geçen iki müdahil kadın tanığın araştırılması talebinin bu aşamada reddine,
4- Duruşmanın bu nedenlerle 16/02/2012 günü saat: 15.00'a bırakılmasına oy birliği ile karar verildi. 01/11/2011

Başkan 34761 Üye 38715 Üye 42004 Katip 100842