Mesajı Okuyun
Old 08-05-2013, 07:45   #8
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.şükrü söğüt
Sayın meslektaşım,
Müvekkiliniz ile taşınmaz Maliki satıcı arasında yapılan tapulu taşınmazın harici satış sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olup kanunen her iki tarafta birbirlerine vermiş oldukları edim ve karşı edimleri birbirlerinden geri isteyebilirler. Olayınıza ilişkin olarak müvekkilinizin satıcı-Malik'e ödemiş olduğu 3.000 euronun sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince geri isteneceğinden söz etmiş isenizde burada geçersiz sözleşmeden doğan edim ve karşı edimlerin iade borcu(geri verme borcu) sözkonusudur.Edim ve karşı edimi iade borcu sözleşmeden doğan bir borç olduğundan kural olarak 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.(Açacağınız davada dava dilekçesinde sebepsiz zenginleşmeden bahsetmeniz halinde davalının 1 yıllık zamanaşımı savunmasında bulunmasına ve yerel mahkemenin de bu savunmaya itibar ederek davanızın red olmasına yol açabilirsiniz)
Sorunuzda davacı müvekkilinizin haricen satın aldığı taşınmaza zilyet olup olmadığı konusunda bir bilgi bulunmamaktadır.Eğer davacı müvekkiliniz haricen satın aldığı taşınmaza halen de zilyet ise 10 yıllık süre ile de bağlı olmaksızın her zaman dava açabilir.Yargıtay satış tarihinden 30-40 yıl sonra bile açılan satış bedelinin iadesi davalarında alıcının taşınmaza halen zilyet olması nedeniyle davalının zamanaşımı savunmasında bulunamayacağını,bulunsa dahi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğunu,zamanaşımı süresinin alıcının zilyetliğinin sona erdiği tarihten itibaren başlayacağına dair birçok kararlar vermektedir.
Davacı müvekkiliniz adına isteyebileceğiniz iade borcunun kapsamı ise dava tarihindeki taşınmazın gerçek piyasa değeri(rayiç-sürüm değeri) dir.Eğer müvekkiliniz taşınmazın harici satış bedelinin tamamını ödemiş ise ödemiş olduğu miktar üzerinde hiç durmaksızın taşınmazın dava tarihindeki piyasa değerinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini isteyebilirsiniz.Yargıtay hukuk genel kurulunun 1990'lı yılların sonunda vermiş olduğu bir kararının bulunduğunu ve hakkaniyet ile menfaatler dengesini ölçüt aldığını belirtmek isterim.
Müvekkiliniz halen dava konusu taşınmaza zilyet ise davanın lehinize sonuçlanması ve icradan paranın tamamı tarafınıza ödeninceye kadar(eski bk.m.81 gereğince ödemezlik definde(ifadan kaçınma hakkı) bulunma hakkınızın olduğunu ve taşınmaza zilyet olmaya devam edebileceğinizi de hatırlatmak isterim .Saygılarımla..Av. Şükrü Söğüt

Sayın Söğüt öncelikle cevabınız için teşekkürler, yararlandım.

Fakat cevabınız ile ilgili kafama takılan bir iki husus var:

"Sebepsiz zenginleşme nedeniyle değil, iade talep edin, bu takdirde zamanaşımı süresi 1 yıl değil, 10 yıl olur" demişsiniz. Geçersiz bir sözleşme söz konusu ise ki olayda öyledir, (sebepsiz zenginleşmeye dayanmadan) iade talep etmenizin yasal temeli ne olacaktır? Çünkü ortada (geçerli) bir sözleşme de yoktur!

İkinci olarak, sebepsiz zenginleşmeye dayanıldığı zaman TBK hükümleri çok net ortada, rayiç değerin değil, zenginleşilen değerin iadesi gerekir! (TBK.77/1)

Siz meslektaşımıza cevaben, "sebepsiz zenginleşmeye dayanmayın, sözleşmeye göre iade isteyin!"dediğinize göre iade için dayanak aldığınız hukuki sebep ne olmalıdır ki, piyasa rayiç değeri (sürüm değeri) istenilebilsin! Ortada geçerli bir sözleşme yok ki sözleşmeye dayanılsın!

Küçük bir not: Ödemezlik def'i ancak karşılıklı edimleri içeren geçerli bir sözleşme varsa uygulanabilir. Bu bakımdan da bir sıkıntı var gibi.

Bu konuları biraz daha açıp ve bahsettiğiniz HGK kararını ekleyebilirseniz sevinirim.Teşekkürler, saygılar.