Mesajı Okuyun
Old 24-01-2012, 06:11   #10
Mozkul

 
Varsayılan

Yargıtay'ın ödeme emrinin iptalinden sonra yeniden çıkarılan ödeme emrinin vekile yapılması yönünde birçok kararı bulunmaktadır.

Ancak buradaki durumun bu şekilde olacağı düşünülse dahi davalı asilin davadan haberdar olduğu halde vekilinin duruşmaya katılmayarak daha sonra kararın temyizinde bu hususu ileri sürmesi şeklinde bir temyiz sebebi yaratmaya çalışması hem usul ekonomisi açısından hem de iyiniyet kuralları açısından pek uygun düşmemektedir diye düşünüyorum.

Her ne kadar bu yönde farklı yargıtay kararları olsa da..


“Bir kimsenin umumi vekil olması müvekkilin talimatı olmadan bütün davaları takip etme zorunluluğunu ona yüklemez. İcra takibine maruz kalan borçlu vekil marifetiyle takibe itiraz etmiş olsa dahi, itiraz üzerine duran icra takibine devam için alacaklının açtığı itirazın iptali davası bakımından borçlunun itiraz aşamasında tayin ettiği avukatın itirazın iptali davası için de yetkili olup olmadığı davanın açıldığı sırada belli olmadığından, itirazın iptali davası dilekçesinin vekile değil asile tebliği gerekir. Somut olayda dava dosyasına vekaletname ibraz etmeyen, itirazın iptali davasını takip konusunda yetkilendirildiği belli olmayan, icra dosyasına itiraz dilekçesi veren avukata yapılan tebligatla taraf teşkili usulen sağlanmamıştır. “(15.HD. 2.11.2004 T. E.2004/2041 K.2004/5550)



( Dava, itirazın kaldırılması ve tahliye istemidir. İcra kovuşturmasına karşı itiraz borçlu vekili tarafından yapıldığına göre, İcra Mahkemesince tebligatın Tebligat Kanunu'nun 11. maddesi hükmü uyarınca vekile gönderilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden borçlu asile tebligat yapılarak hüküm kurmak doğru olmadığından bozulması gerekir. 6HD, T. 24.09.2007, E. 2007/7994, K. 2007/9777)