Mesajı Okuyun
Old 08-12-2012, 00:29   #47
Av.Emin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın Karadağ bu konuyu açtığında, mesajında kullandığı "Avukatın arkasında duramayan baro" ibaresini yadırgamıştım.

Ancak Sayın Dikmen tarafından yapılan yukarıdaki açıklamayı da yadırgadım.

Çünkü;

1- İletilen sorun: "Bir meslektaşımızın, ___ mahkemenin hakiminin henüz gelmediğini, bu durumun tutanak altına alınmasını istediğini...” şeklinde. Bunun üzerine saate bakılıyor ve 08.45 olduğu görülünce "Daha erken, saat 9’u geçsin bakalım, mümkünse saat 09.30, hatta 10.00’a doğru tutanak tutulabilirse daha iyi olur, basit bir mazeretle savuşturulamasın.” deniyor. Niye bekleniyor? Bunun yanıtı yok. Hatta "“Saat 09.00’dan önce tutanak tutamayız." diye karar veriliyor. Niye?
Tamam, diyelim ki beklendi; peki saat 9.30 - 10.00 olunca ne yapılıyor? Hiçbirşey. Hiçbirşey yapılmamasının gerekçesi ise, meslektaşın bir daha aramaması. E, o zaman Avukat Hakları Merkezi niye var? Meslektaş bir daha aramazsa sorun çözülmüş mu oluyor?
Yapılması gereken, meslektaşa akıl öğretmek değil, o tutanağın tutulmasına yardımcı olmaktı. Tutanak, suçlama değildir, şikayet dilekçesi değildir. Ne görülüyorsa, onun yazıldığı bir belgedir. Saat bahane edilerek tutanağın tutulmasında meslektaşa yardımcı olunmamasını yadırgıyorum, doğru bulmuyorum.

2- Açıklamada, sorunu ileten meslektaşla yapılan konuşmanın aktarıldığı kısım daha da yadırgatıcı:

- Süleyman Bey arkadaşlara hangi saatte tutanak tutulmasını istediğinizi de söylediniz mi?
- Ama mesai saat 08.30'da başlıyor.

Bunun üzerine meslektaşa sorulan soruya bakar mısınız?

- Siz özel olarak mı uğraşıyorsunuz?

Ve ayrıca:

- Anladığım kadarıyla siz bu konuyu kişiselleştirmişsiniz.

Oysa açıklamanın biraz alt kısmında bu soru ve söz ile çelişecek şekilde "Meslektaşımızın niyeti veya kim olduğu, bizzat şahsım ve İzmir Barosu yönetimi bakımından önemli olmadı. Gereken her zaman yapıldı." yazıyor.

3- Açıklamanın sonraki bölümünde meslektaşın sabah saat 08.45’de tutanak tutulmasını istemesi "elbette ki yanlış bir davranış değil" diye nitelenip, hemen ardından "ama"lar başlıyor. Açıklamanın bu bölümünde, eskiden yaşanmış bir sorun anlatılıyor ve hakkında tutanak tutulan hakimin kemoterapi gördüğü belirtilip, buradan "tutanağın gereksiz yere tutulduğu", "diğer hakimlerin tepkisine yol açıldığı" yönünde bir sonuca varılıyor. Oysa tedavi gören bir hakimin, bu tedaviye ilişkin rapor alması mümkündür. Sağlık sözkonusu olduğunda rapor alınmasına da kimsenin bir lafı olamaz. Ama izinli ya da raporlu olmayan bir hakimin de görevinin başında olması beklenir. Bunun "insani anlayış" ya da "empati" ile bir ilgisi yoktur. Açıklamada eskiden yaşanmış olaydan yanlış dersler çıkarılmaktadır. Meslektaşın talebi haklı ise o tutanak tutulmalıydı. Sonraki süreçte ne olacağı, meslektaşın isteminin haklılığı karşısında önemsizdir. Tutanak konusu hakim insani bir ihtiyaç nedeniyle o an orada değilse, olay şikayet konusu yapılmaz ve hatta meslektaş tarafından buna rağmen şikayet konusu yapılırsa da Baro'nun buna katılmama seçeneği vardır. Ama meslektaşın talebi sadece tutanak tutulması iken ve bu talebin de haklı olduğu belirtiliyorken, o tutanağın tutulmaması büyük bir çelişkidir.

Tüm bunlardan vardığım sonuç: Barolar, meslektaşların sorun yaşadığı durumlarda en azından "olanın tespiti" anlamındaki tutanağın tutulmasına yardımcı olmalıdırlar. Meslektaşın haklılığı, haksızlığı o an önemli değildir.


Sayın Meslektaşım Cengiz beyin beyanlarına katılmamak elde değil.

Sayın Dikmen'in yazdıklarını okuduğumda şaşırdım doğrusu. Bir meslektaşımız adliyede ya da yolda her nerede olursa olsun bir sorun yaşadığını ifade ediyorsa kayıtsız ve şartsız baronun avukat görevlendirmesi, mümkünse baro başkanının ya da kıdemli yönetim kurulu üyesinin söz konusu yere gitmesi gerekmektedir.

Meslek kuralları bunu gerektirdiği gibi, baroların varlığının sebebi dahi budur.

Peki olay yerinde ki meslektaş haksızsa( Süleyman beyi kast etmiyorum):

Tutanak tutulur, baro yönetimi değerlendirmesini yapar, üyesinin hatalı olduğuna kanaat getirirse, bu doğrultuda işlem yapar.

İstanbul Barosu tarafından yapılan uygulamadan bir kaç örnek;

-Avukatın ofisi aranacaksa mümkün olduğunda baro başkanı gitmektedir.
-Duruşmada muhtemel hukuksuzluklara karşı gözlemci avukat görevlendirilmektedir.
-Avukatlara yönelik fiili ya da sözlü saldırı halinde, soruşturma ya da kovuşturma aşamasında en az bir avukat görevlendirilmekte, davaya müdahil olunmakta, çoğunlukla yönetim kurulu üyelerinden biride davayı takip etmektedir.
-Avukat herhangi bir yerde emniyet-idare-adliye-banka tutanak tutulmasını istediği anda bölge avukatı görevlendirilmektedir.

......

Saygılarımla