Mesajı Okuyun
Old 29-03-2012, 12:31   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2000/8412
Karar: 2000/9672
Karar Tarihi: 09.06.2000


TAKİBE İTİRAZ DAVASI - TAMAMEN DOLDURULMAMIŞ OLAN BONONUN TEDAVÜLE ÇIKARILIRKEN SONRADAN DOLDURULMASININ MÜMKÜN BULUNDUĞU - LEHTARIN MİRASÇI SIFATIYLA SORUMLULUĞU - LEHTARIN MİRAS PAYINA İSABET EDEN KISIM İÇİN İTİRAZIN KABULÜ GEREĞİ

ÖZET: Tamamen doldurulmamış olan bononun tedavüle çıkarılırken sonradan doldurulmasının mümkün bulunduğu kabul edilmiştir. Bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanamadığına göre merciin bu konudaki gerekçesi yasaya uygun değildir.


(6762 S. K. m. 592, 690)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 15.5.2000 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Alacaklı m vekili tarafından diğer borçlular yanında itiraz edenler A, C ve D haklarında da, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçilmiş ve kendilerine 163 örnek ödeme emri tebliğ edilmiştir. İcra takibinin dayanağı 20.7.1990 tanzim ve 9.11.1998 vade tarihli ve 7.000 DM. değerli bonodur. İcra takibi lehdar tarafından, keşidecinin mirascıları hakkında yapılmaktadır. Keşideci S'nin mirascıları arasında takip alacaklısı-lehdar M'de bulunmaktadır. Borçluların itirazlarında yer olan ve merci hakimliğinin gerekçesinde takibin iptali sebebi sayılan (senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu) iddiası, merci hakimliğinde ancak yazılı belge ile kanıtlanabilir. Zira TTK.690. maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 592. maddesi hükmüne göre tamamen doldurulmamış olan bononun tedavüle çıkarılırken sonradan doldurulmasının mümkün bulunduğu kabul edilmiştir. Yukarıda değinildiği üzere bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanamadığına göre merciin bu konudaki gerekçesi yasaya uygun değildir. Ayrıca lehtarın, mirasçı sıfatıyla kendisinin de sorumlu olduğu "miras payına isabet eden" kısmın dışında kalan alacak miktarını tahsil için diğer mirascılara başvurmasına ve onları takip etmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu durumda sadece lehtarın miras payına isabet eden kısım için itirazın kabulü yerine takibin tümden iptali isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 9.6.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı