Mesajı Okuyun
Old 20-01-2011, 12:01   #6
Av.Kaan

 
Varsayılan

Bu hususta bir ceza dairesi kararı okumuştum. Yargıtay somut olaya, aradan geçen zamana, meblağa, bu senedin ne için alındığına yönelik açıklamalara vs bakıp sanıkları (keşide eden eski yetkili ve lehdarı) dolandırıcılktan mahkum etmişti.

Dışarıdan takip ettiğim bir dosyada ise şüpheliler hakkında Savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. (Büyükşehir işte...)

Savcılığa şikayet ile menfi tespit davası açılmalı...

Bulabildiğim karar:

Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/5619

K. 2010/1060

T. 4.2.2010

• KENDİSİ İLE İŞLEM YAPMA YASAĞI ( Yasağa Aykırı Muamelede Bulunma - Geçersiz Olduğunun Mahkeme Kararı ile Kesinleşmesi/Bono Nedeniyle Borçlu Olunmadığının Tespitine İlişkin Davanın Kabulü Gereği )

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Dava Konusu Bononun Şirket Yetkilisinin Kendisi İle İşlem Yapma Yasağına Aykırı Muamelede Bulunması - Geçersiz Olduğunun Mahkeme Kararı ile Kesinleşmesi/Bono Nedeniyle Borçlu Olunmadığının Tespitine İlişkin Davanın Kabulü Gereği )

• BONO NEDENİYLE BORÇLU OLUNMADIĞININ TESPİTİ ( Dava Konusu Bononun Şirket Yetkilisinin Kendisi İle İşlem Yapma Yasağına Aykırı Muamelede Bulunması - Davanın Kabulü Gereği )

4721/m.3

6762/m.559


ÖZET : Dava konusu bononun şirket yetkilisinin kendisi ile işlem yapma yasağına aykırı muamelede bulunması nedeniyle geçersiz olduğu kesinleşmiş mahkeme kararı ile belirlendiğine göre, bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılardan Şaban vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, Kadıköy Birinci İcra Müdürlüğü'nün 2006/8513 Esas sayılı takip dosyasından müvekkilleri hakkında yapılan takibe dayalı bonodan dolayı bir borcun bulunmadığını, daha önce imza yetkisi olan kişilerin eski tarihli bono düzenleyerek şirketi borçlandırmaya çalıştıklarını belirterek, müvekkillerinin söz konusu bonodan dolayı borçları olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Necati vekili, bononun şirket hissesinin devri karşılığında alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Şaban vekili, müvekkilinin iyiniyetli yetkili hamil olduğunu, senedi araştırarak devraldığını, bononun hisse devri karşılığında düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalılarca yapılan savunmada temel ilişkiye dayanılmakla birlikte hisse devri ve taşınmaz satışına ilişkin savunmaların usulüne uygun şekilde kanıtlanamadığı, bononun ticari defterlere dahi kaydedilmediği, bu denli yüksek miktarlı bir bononun protesto edilmeyerek müracaat hakkının düştüğü, lehtar hakkında icra takibi yapılmadığı, davalı Şaban'ın bu miktardaki bonoyu kimden aldığını ve ne sattığını belgeleyememesinin TTK'nın 599. ve TMK'nın 3. maddesindeki iyiniyet kurallarına uygun olmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Şaban vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, "davalı Şaban'ın bu miktardaki bonoyu kimden aldığını ve ne sattığını belgeleyememesinin TTK'nın 599 ve TMK'nın 3. maddesindeki iyiniyet kurallarına uygun olmadığı" belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki dava konusu bono ile ilgili icra takibinin iptaline ilişkin Kadıköy İkinci İcra Mahkemesi tarafından görülen dava sonucunda, "...takip alacaklısı iyiniyetli hamil konumunda ise de, senet metninden anlaşılan def'iler iyiniyetli hamile de ileri sürülebileceğinden senedi ciro yoluyla hamil devralırken borçlu şirketin yetkililerinin Necati ve Fuat olduğunu tespit edip, Necati'nin kendi lehine senet düzenlediğini tespit edebilecek durumda olup, bu durumda özel yetkisini sorması gerektiği, bu definin bu hamile karşı da ileri sürülebileceği, şirket yetkilisi Necati özel yetki olmaksızın kendi lehine lehtar sıfatıyla senet tanzim ettiğinden takibin iptaline..." karar verilmiş olup, söz konusu hükmün temyiz incelemesi sonucunda onandığı ve karar düzeltme isteminin de reddedilerek kesinleştiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dolayısıyla somut olay bakımından dava konusu bononun şirket yetkilisinin kendisi ile işlem yapma yasağına aykırı muamelede bulunması nedeniyle geçersiz olduğu kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile tespit edilmiş olup, davanın kabulüne karar verilmesi sonucu itibarıyla doğrudur. Bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru olan kararın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinin son fıkrası uyarınca gerekçesinin bu şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle kararın gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ( ONANMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 04.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
</H4>