Mesajı Okuyun
Old 08-11-2008, 17:22   #3
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.onur
Merhaba kısaca değinmek isterim yazdıklarınıza selim bey.

-Bu hususta zorunlu trafik sigortası ile pek bir ilgi göremedim. Zira sigortalı araç sürücüsünün tespit edilemediği durumlarda Kasko sigortası için Sigorta şirketlerince araştırma ya da red sebebi yapılabilecekken trafik sigortasından mağdurun başvurusuna karşılık bir red sebebi olarak pek de rastladığım bir şey değil açıkçası. Zira trafik sigortacısı Zorunlu sigorta türlerinden araç işleteninin hukuki sorumluluğunu genel şartlar çerçevesinde üzerine almış bir kurumdur.

Eğer başka bir açılım gerekmekte ise: İşletenin hukuki sorumluluğunu kusuru oranında ödeyecek olan Trafik sigortacısı sigortalısının kusurlu olması durumunda ödeme yapacağı için trafik ekipleri de sürücü firar bir kazada genelde kusur oranı belirtmedikleri için sigortalısının kusurunu bilemeyen sigortacı da böyle bir cevap vermiş olabilir.


Sn Meslektaşım

Öncelikle konuya göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı müteşekkir olduğumu belirtmek isterim

Sürücünün tespit edilemedeğine dair olayda araç hem kaskolu hem zorunlu mali mesuliyet sigortalıdır. Sorunu çıkaran yine sigorta şirketidir, konumuz genel anlamda sigorta şirketlerinin işleyişiyle ilgili olduğu için detaya girmedim

Alıntı:
Yazan av.onur
Sigorta şirketleri de gelen talepleri insanlar vasıtası ile inceleyen, o insanların tayin etmesiyle ekspere talimat gönderen, eksperin servise ulaşması, rapor tanzim etmesi, genel müdürlüğe iletmesi, raporun incelenmesi gibi daha burada sayamayacağım bir çok süreci takip eden kurumlardır

Bu konuda size katılmam mümkün değil. Zira Sigorta Şirketlerinin Kurumsallaşmış olduğu hususunu gözönünde bulundurdugumuzda ve yasayla belirtilen sürenin hakkaniyete uygun bir süre olabileceğini, dikkate alarak burada hizmette keyfi bir ağırlaşmanın olduğunu düşünüyorum. Kaldıki eksik evraklarla yapılan başvurunun süresinde değerlendirilmediğine dair bir serzenişte bulunmuyoruz.


...Destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır. İşletenin yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı açıkça düzenlenmediği gibi, genel şartlarda da bu yolda bir sınırlamaya yer verilmemiştir. O halde, işletenin ölümü nedeniyle onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından talepte bulunabilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, işletenin ( olayımızda aynı zamanda sürücü olanın ) kendi kusurundan yararlanmaması gerektiğidir. Yansıma yolu ile zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin kendilerine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmeleri hukuken mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla destek tazminatı talebinde bulunulması halinde davalı zarar sorumlusunun, ölenin de birlikte kusuru olduğunu ileri sürerek BK�nun 44/1 nci maddesi gereğince tazminatın kusur oranında indirilmesini talep etmesi mümkündür. Zira, destekten yoksun kalma nedeniyle zararın giderilmesi isteminde bulunulması halinde birlikte kusurun varlığı esas itibariyle istemde bulunanın değil, ölenin davranışına göre belirlenir. Dairemizin son uygulaması da bu yöndedir.
Bu durum karşısında, davacıların desteği, davalının trafik sigortacısı bulunduğu aracın işleteni ve sürücüsü olan kişinin tek taraflı olarak kendisinin yaptığı kazada öldüğü, tam kusurlu bulunduğu, davalı trafik sigortacısının bir sorumluluğunun olmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm konulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


...İşletenin ve sürücünün aynı derecedeki yakınları trafik sigortası karşısında, bedensel zararlar bakımından üçüncü kişi durumunda olduklarına göre, sürücü murisin kusuru ile işletenin varsa ayrıca oluşan kusuru toplamı kadar hukuki sorumluluk üstlenen trafik sigortacısından bu toplam kusur oranına isabet eden destek tazminat miktarından, poliçe limitini geçmemek kaydı ile sigortacı sorumlu tutulmalıdır. Zira, işleten ve sürücü yakınlarının murisin ölümünden doğan zararlarına ilişkin istemleri, üçüncü kişi olmaları nedeniyle, miras hukuku ilişkisinden bağımsız istemler olup, sigorta hukuku ilkeleri çerçevesinde ele alınması gerekeceğinden, murisin kusuru oranından yararlanmamaları gerektiği artık söylenemeyecektir. Bir başka deyişle, muris sürücünün kazadaki kusur oranı ile bu kusurun dışında kalan işletenin ayrıca oluşabilen varsa kusur oranının belirlenmesi, olaya neden olan başka bir davalı yada dava dışı bir başka araç varsa, müteselsilen tahsil isteminin varlığı halinde, bunların kusurunun da toplanması, poliçe limiti aşılmadan tahsile karar verilmesi gerekecektir.

SONUÇ : Bu ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde, ölen sürücünün mirasçıları olan davacılar, 36.749,17 YTL'nin tahsilini istemişlerdir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sürücü murisin 8/8 oranında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların talep ettikleri miktar, poliçe limitinin altında olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.



Her iki Yargıtay kararında altı çizili yerlerinde daldan dala atlamaktan ibaret olduğunu düşünüyorum.