Mesajı Okuyun
Old 29-06-2010, 12:04   #3
Av. Sibel

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım

Kredi Hayat Sigortası, bir sigorta sözleşmesidir ve diğer tüm sözleşmeler gibi irade serbestisi esastır. Bankanın, kredi borçlusu istemediği veya muvafakat etmediği sürece kendiliğinden sigorta yapması zorunlu olmadığı gibi, mümkün de değildir. Müvekkilinizin murisinin poliçeyi yenilemesi ve primini yatırması gerekirdi.

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/13284
Karar: 2007/127
Karar Tarihi: 15.01.2007

ÖZET: Somut olayda istem, hayat sigorta poliçesinin geçerli olup olmadığının tespitine yöneliktir. Sözleşme konusu birmilyar liranın üzerinde olduğu gibi, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açılmıştır. Bu durum karşısında, dava değeri itibariyle kararın kesin olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılarak temyiz isteminin esastan incelenmesine karar verilmesi gerekir.

(6762 S. K. m. 1297) (1086 S. K. m. 427)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Sivas Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 26.09.2005 tarih ve 2003/290-2005/220 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin davalı bankadan hayvancılık kredisi kullandığını, diğer davalı tarafından hayat ve hayvan sigortalarının yapıldığını, poliçenin sahibinin muris olduğu belirtilmesine rağmen lehtarının davalı bankanın Altınyayla Şubesi gösterildiğini, kredi kullanan murisin 01.08.2002 tarihinde öldüğünü, tazminatın davalı sigorta şirketi tarafından diğer davalı bankaya gönderilmesine karşın primlerin eksik ödendiği gerekçesiyle bankaca ödeme yapılmadığını, davalılar arasındaki yazışma hatalarının sözleşmenin geçersizliği sonucu doğurmayacağını ileri sürerek, alacak davası ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak 7508548 numaralı hayat sigortasının geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Başak Hayat Sigorta A.Ş vekili, uyuşmazlığa konu 01.01.2002-01.01.2003 tarihlerini kapsayan poliçenin ölüm tarihinde veya sonrasında priminin ödenmediğini, müvekkilinin sorumluluğunun başlamadığını, tek taraflı feshin bulunmadığını, ilk prim ödenmediği için yürürlüğe girmiş sigorta sözleşmesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı vekili, prim ödemesinin bulunmadığını, kredi sözleşmesinin her yıl yenileme mecburiyetinin olmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunmalar, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında 23.03.1998 tarihinde 1 yıllık süre için grup hayat sigortası poliçesi düzenlendiği, 31.12.1999 tarihinden sonra yenilemelerin yapıldığı, 01.01.2002-31.12.2002 döneminde davaya konu poliçenin düzenlendiği, primin ödenmediği, davacıların murisinin 1.8.2002 tarihinde vefat ettiği, sözleşmenin 1 yıllık yapıldığı, ilk prim ödenmeden ölümün gerçekleştiği, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun henüz başlamadığı, TTK. nun 1297 nci maddesi uyarınca bir işlem yapılmadığı, sigorta işlemlerinde bir prosedür eksikliğinin olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

1- 5219 sayılı Yasa ile değişik HUMK. nun 427 nci maddesi uyarınca miktar ve değeri birmilyar lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde, birmilyar liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenecektir. Somut olayda istem, hayat sigorta poliçesinin geçerli olup olmadığının tespitine yöneliktir. Sözleşme konusu birmilyar liranın üzerinde olduğu gibi, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açılmıştır. Bu durum karşısında, dava değeri itibariyle kararın kesin olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 26.09.2005 tarihli mahkeme kararının kaldırılarak temyiz isteminin esastan incelenmesine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.90 YTL. temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 15.01.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları