Mesajı Okuyun
Old 15-02-2006, 13:34   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

GENEL TAVSİYE 5.sayfa

GENEL TAVSİYE NO 22 (14. Oturum, 1995)

Sözleşmenin 10. Maddesinin Değiştirilmesi
Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesi Komitesi,
Kadınlara karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine taraf Devletlerin, Genel Kurulun ricası üzerine, Sözleşmenin 20. maddesinde değişiklik yapılmasının görüşmek amacıyla 1995 yılı boyunca toplanacaklarını belirterek,
Taraf Devletlerin raporlarında göz önüne alınan, istenmeyen fazla iş yükünün önlenmesi ve Genel Kurulun çalışmalarının etkinliğinin sağlanması amacıyla onuncu oturumda alınan kararı anımsatarak,
Bu Sözleşmenin çok sayıda devlet tarafından onaylanan uluslararası insan hakları mekanizmalarından biri olduğunu anımsatarak,
Sözleşme maddelerinin, Devlet ve toplumsal yaşamın tüm alanlarında ve kadının günlük yaşamının bütün aşamalarındaki temel insan haklarını işaret ettiğine dikkat çekerek,
Ek I’de yansıtıldığı gibi, artan sayıdaki onaylamaların sonucu olarak, Komitenin iş yükünden ve buna ek olarak ele alınmayı bekleyen raporların çokluğundan endişe ederek,
Taraf Devletlerin raporlarının sunumuyla, ele alınmaları arasında geçen uzun zaman nedeniyle, söz konusu raporların güncellenmesi için taraf Devletlerin ek bilgisine gereksinim duyulmasından ayrıca endişe ederek,
Kadınlara karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, toplantıları kendi Sözleşmesi tarafından sınırlandırılan tek insan hakları sözleşmesi organıdır. Ek II’de yansıtıldığı gibi Komitenin ayrıca, tüm insan hakları sözleşmesi organlarına göre, en kısa toplantı süresine sahip olduğu akılda tutularak,
Sözleşme tarafından oturumların süresi üzerine getirilen sınırlamaların, Komitenin faaliyetlerinin etkinlikle yerine getirilmesinde çok ciddi sorun oluşturduğunu belirterek,
1. Genel Kurulun özel bir sınırlama kararı vermesi hariç; Taraf Devletlerin, Komitenin Sözleşmeyle belirlenen görevini etkinlikle yerine getirmesini sağlayacak ve yıllık toplantılar yapmasına izin verecek şekilde Komitenin toplantı zamanını düzenleyen Sözleşmenin 20. maddesinin değiştirilmesini dikkate almalarını tavsiye ederek,
2. Değişiklik yapılma sürecinin tamamlanmasını ele alan Genel Kurul, istisnai olarak Komiteyi 1996 yılında iki oturum yapmak üzere yetkilendirmiştir. Toplantılardan her biri üç hafta sürelidir ve her bir toplantının oturum öncesi çalışma gruplarınca yönlendirilmesi ayrıca tavsiye edilerek,
3. Komitenin işlevlerinin yerine getirilmesi sırasında karşı karşıya kaldığı güçlüklere değgin, oturum başkanından sözlü rapor almaları Toplantıya katılan taraf Devletlere ayrıca tavsiye edilerek,
4. Genel Sekreterin toplantı sırasında taraf Devletlere Komitenin iş yüküyle ilgili tüm bilgileri sağlaması ve diğer insan hakları sözleşmelerinin organlarıyla karşılaştırılmalı bilgiyi sunması tavsiye edilir.

GENEL TAVSİYE NO 26 (16.Oturum,1997)
Madde 7. ( Siyasal ve Kamusal Yaşam)
Taraf devletler, ülkenin siyasal ve kamusal yaşamında, kadınlara karşı ayırımı yok etmek için tüm önlemleri alacaklar ve özellikle kadınlara erkeklerle eşit şartlarda
Aşağıdaki hakları sağlayacaklardır;
a) Bütün seçimlerde ve halk oylamalarında oy kullanmak ve halk tarafından seçilen organlara seçilebilmek,
b) Hükümet politikasının hazırlanmasına ve uygulamasına katılmak, kamu görevinde bulunabilmek ve hükümetin her kademesinde kamu görevleri üstlenmek,
c) Ülkenin kamusal ve siyasal yaşamı ile ilgili hükümet dışı kuruluşlara ve derneklere katılmak.
Arka plan
1- Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, kadınların ülkelerindeki kamusal yaşama katılımı açısından özel öneme sahip bir konumdadır. Sözleşmenin özsözünde yer alan konu ile ilgili bölüm :
“ Kadınlara karşı ayrımcılığın, hak eşitliği ve insan şeref ve onuruna saygı ilkelerini ihlal ettiğini, kadınların erkeklerle eşit olarak ülkelerin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatlarına katılmalarını engellediğini, toplumun ve ailenin refahının artmasına engel oluşturduğunu ve kadınların ülkeleri ve insanlık hizmetinde kullanabilecekleri olanaklarını geliştirmelerini zorlaştıracağını kaydederek,”
2- Sözleşmenin önsözünde kadınların karar mekanizmalarına katılımının önemi ayrıca tekrarlanırsa ;
“ Bir ülkenin tam ve eksiksiz kalkınmasının, dünyada refahın ve barışın elde edilmesinin, kadınların erkeklerle eşit şartlarda her alanda azami katkılarının gerektiğine inanarak, ”
3- Bundan başka, Sözleşmenin 1.Maddesinde yer alan “kadınlara karşı ayrımcılık” terimi söyle yorumlanabilir :
“ kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayırım, dışlama veya sınırlama anlamındadır”
4- Diğer sözleşmeler, bildiriler ve uluslar arası çözümlemeler kadının kamusal yaşama katılmasında büyük öneme sahiptirler ve eşitliğin uluslar arası standardının temelini oluştururlar. Bunlar ; İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Uluslararası Politik ve Sosyal Haklar Sözleşmesi, Kadınların Siyasal Hakları Sözleşmesi, Viyana Deklarasyonu , Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planı’nın 13.paragrafı, Sözleşmenin 5.ve 8. tavsiye kararları, İnsan Hakları Komitesince benimsenen 25 adet genel önergeler, Avrupa Komisyonu’nun ‘ siyasal kararlarda cinsiyet dengesinin nasıl yaratılacağı’ ve ‘karar verme mekanizmalarında kadın ve erkeğin eşit katılımının sağlanması’ konusunda Avrupa Konseyi tarafından benimsenen önergeler.
5- 7.Madde siyasal ve kamusal alanda kadınlara karşı ayrımın önlenmesi ve kadınların kamusal ve siyasal yaşama erkeklerle eşit olarak katılımını sağlanması için taraf devletleri tüm uygun önlemleri almaya zorlar.7.madde içinde taraf devletlerin tüm kamusal ve sosyal yaşamdaki yapacağı düzenlemeler sadece a, b, c, paragraflarında yazılanlarla sınırlandırılmamalıdır. Bir devletin sosyal ve kamusal yaşamı oldukça geniş bir konudur, Bu, siyasal gücün kullanılmasını, yasa yapan ve uygulayan, yönetimle ilgili uygulamaların tümünü içerir. Bu terim, uluslar arası, ulusal, bölgesel ve yerel seviyelerdeki politikanın tüm biçimlerini ve yönetimini içerir. Ayrıca, siyasal partiler, ticari oluşumlar, profesyonel veya endüstriyel kurumlar, kadın örgütlerin, halk-tabanlı organizasyonlar ve diğer organizasyonlar gibi kamusal ve siyasal yaşamdaki kamu kuruluşlarını ve yerel kuruluşları içerir.
6- Sözleşmede zihinlere kazınan şey ; her vatandaşın eşit olarak düzenli aralıklarla yapılan seçimlerde seçme ve seçilme hakkı olmasıdır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 21.Maddesi ve Uluslararası Politik ve Sosyal Haklar Sözleşmesi’nin 25. Maddesi gibi insan hakları araçları bu hakkı sağlamaktadır.
7- Sözleşmenin kamusal yaşamda ve karar vermede fırsat eşitliğinin önemi üzerine vurgusu, Komite’nin 7.maddeyi tekrar ele almasını ve taraf devletlerin sözleşme üzerine raporlarda politikalarını tekrar gözden geçirmelerini önerir , bu yorum ve tavsiyeler aşağıda sayılmıştır :
Yorum:
8- İnsan etkinlikleri kamusal ve özel alanlarda her zaman farklı düşünülmüş ve buna göre düzenlenmiştir. İstisnasız olarak kadınlar özel veya ev içi alanda yer alırlar ve neslin çoğalması, çocuklar büyütülmesi gibi ikincil derecedeki sosyal aktivitelerde rol alırlar. Buna karşılık özel yaşam ve ev yaşamının dışında kalan kamusal alan daha saygın ve onurlu bir etkinlik alanıdır. Erkekler tarihsel süreçte kadını özel alanda ikinci plana atarak ve gücünü sınırlayarak kamusal yaşamda etkin olmuşlardır .
9- Kadının aile ve toplumun ağırlığını taşıması ve gelişmeye katkısındaki merkezi rolüne rağmen günlük yaşamda ve toplumun geleceğini belirlemedeki karar verme mekanizmalarından ve siyasal yaşamdan uzak tutulmuştur. Özellikle kriz dönemlerinde kadının sesi yok edilmiştir. Deneyimleri ve katkıları yok sayılmıştır.
10- Tüm uluslarda kamusal yaşamda kadının katılımcılığının önünü kesen en belirgin faktör dinsel inanç ve kültürel değerlerin iskeletidir. Tüm uluslarda kültürel değerler ve dini inançlar, kadının özel alandaki etkinliğini ve kamusal hayattan uzak tutulmasında etkili olmuştur.
11- Kadının bazı ev işi ve yükümlülüklerinin hafifletilmesi, kadınları kamusal yaşamda daha fazla söz sahibi yapar. Kadının erkeğe ekonomik bağımlılığı ,önemli politik kararlar almasını ve kamusal yaşamda aktif rol almasını önler. İş yükü ve ekonomik bağımlılık kamusal ve siyasal çalışmanın uzun ve esnek olmayan saatleri kadınların bu alanlarda daha fazla aktif olmasını engellemiştir.
12- Medya tarafından da işlenen basmakalıp düşünceler siyasal yaşamda çevre, çocuk, sağlık gibi konularda kadınları sınırlar ve kadınları finans. bütçe kontrolü ve kararları dışında tutar. Kadınların politikacıların taraftar topladıkları alanlara düşük katılımı diğer bir engel olabilir. Kadın liderlerin güce sahip olduğu bu babalarının, kocalarının veya erkek akrabalarının etkilerinin sonucudur.
Siyasal sistemler
13- Kadı ve erkek eşitliği kuralı tüm uluslar arası araçlarda ve birçok ülkenin yasalarında ve anayasalarında kabul edilmiştir. Son 50 yıl içinde kadın eşitlikte başarılı olamamıştır ve eşitsizlik kadının kamusal ve siyasal yaşamda düşük seviyede rol almasıyla pekiştirilmiştir. İnsanlık deneyim ve potansiyeli, erkekler tarafından verilen karar ve geliştirilmiş politikaları yansıtır. Adil ve etkili bir kamusal organizasyon, tüm üyelerin katılımı ve aktif rolünü içerir.,
14- Hiçbir siyasi sistem kadının eşit katılımı ve hakları üzerine kafa yormamıştır. Demokratik sistemler, kadının siyasal yaşam içinde varolması fırsatlarını geçiştirmesine karşın, bir çok ekonomik, sosyal ve kültürel alandaki engeller ciddi şekilde varlıklarını sürdürmektedirler. Tarihte varolan demokrasiler kadınların düşünce ve ilgilerinin eşit bir şekilde entegrasyonunda başarısız olmuşlardır . Kadınları kamusal yaşamdan ve karar mekanizmalarından uzak tutan toplumlar demokratik olarak tanımlanamazlar. Demokrasinin konusu, gerçek, dinamik anlamı ve süren etkisi sadece siyasal kararların yenilenmesiyle birlikte kadın ve erkeğin rolleriyle olur. Taraf devlet raporları gösteriyor ki; kamusal yaşam ve karar vermenin eşit olduğu yerde, kadın haklarının uygulanması ve Sözleşme hayata geçer.
Geçici Özel önlemler
15- De Jure engelinin kaldırılması gereklidir ancak yeterli değildir. Kadının eşit rol alımındaki başarısızlık, isteksiz ve uygun olmayan prosedürlerin sonucudur. Anlaşmanın 4.maddesi 7.ve 8.maddelere etki edebilmesi açısından “geçici özel önlemlerin” kullanılmasını teşvik eder. Etkin geçici önlemlerin hayata geçirildiği ülkelerde geniş kapsamlı önlemler; mali açıdan , kadın adayın eğitimi, seçim sistemlerinin değişimi, eşit rol dağılımına yönelik kampanyaların geliştirilmesi, hedefe ulaşmak için kota uygulanmasını, sosyal yaşamda kadınların karar verme mekanizmalarında etkin rol oynamasını sağlamıştır. Toplumların sosyal yaşamları içinde kadın erkek eşitliğini teşvik etmek üzere geçici özel önlemlerin alınması ve bu yöndeki engellerin kaldırılması sosyal yaşam içinde gerçek eşitliği sağlamada öncelikli öneme sahiptir. Yüzyıllarca erkeğin kamusal alandaki üstünlüğü ile baş edebilmek için, kadın toplumun tüm bölümlerinde bütünüyle etkin rol alması teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Gerçek eşitliği sağlamak için taraf devletlere geçici özel önlemleri alma zorunluluğu getirilmiş ve anayasalarında vatandaşlarına gerçek anlamda eşitlik sağlama yükümlülüğü de getirilmiştir.
Özet
16- Pekin Eylem Planında vurgulanan de jure ve de facto arasındaki fark veya genel olarak kamusal ve sosyal yaşamda kadının rol alması gerçekliğine karşı sahip olacağı haklar önemli bir konudur. Araştırmalar gösteriyor ki; eğer kadın katılımı %30-35’e yakalaşırsa (bu genellikle kritik oran olarak bilinir) bunun politik biçime ve karar içeriğine doğrudan etkisi olacak, siyasal yaşam canlanacaktır.
17- Kamusal yaşamda geniş bir temsiliyeti sağlamak için kadınlar, siyasal ve ekonomik gücün kullanılmasında eşitlik elde etmelidirler. Hem ulusal hem uluslar arası tüm seviyelerdeki karar verme mekanizmalarında eşit rol oynamalıdırlar ki eşitlik gelişim başarı hedefine ulaşabilsin.Eğer gerçek demokrasi sağlanabilirse ve bu amaç haline gelirse cinsiyet merkezli bakış açısı da önem kazanır, tartışılabilir. Bu edenle kadınların kamusal yaşamda var olmaları gereklidir. Kadınların katılımı sadece güçlenmeleri için değil, bir bütün olarak toplumun gelişimine yapacağı katkı için gereklidir.
Seçme ve Seçilme Hakkı (Madde 7 , a.paragrafı)
18- Sözleşme taraf devletler anayasalarında kadınların erkeklerle gerçek eşitlikte olmasının sağlanması, tüm seçim ve halk oylamalarında seçme ve seçilme hakkının sağlanması için uygun adımların atılmasını zorunlu kılar. Bu haklar de jure ve de facto dur.
19-Taraf devletlerin raporları;kadın ve erkeğe tüm seçim ve halk oylamalarında eşit haklar veren anayasal ve diğer yasal tedbirler benimsenirken, birçok ülke kadınların bu hakkı kullanırken uygulamada zorluklarla karşılaştıklarını gösteriyor.
20-Bu hakları kullanmaya engel olan faktörler şöyledir:
a) Kadınlar genelde adaylık,siyasi parti programları,oylama biçimleri hakkında erkeklere göre daha az bilgiye sahiptirler. Kadınların tam yada eşit olarak seçilme haklarını kullanmalarını engelleyen diğer önemli faktörler ise okuma-yazma yetersizliği , siyasi sistemlerin yeterince bilinmemesi ve anlaşılmaması yada teşvik edici siyaset ve politikaların azlığıdır
Oy hakkının lütfedilmiş olması anlayışının değişmesi için hakların , sorumlulukların ve fırsatların anlaşılmasındaki başarısızlık nedeniyle kadınlar sürekli olarak oy verme hakkı için kayıt edilmezler.
b) Ekonomik yetersizlikler gibi çifte iş yükü de kadınların seçimleri izleme ve oy kullanırken özgür hareket etmeleri için zaman ve fırsatlar yönünden kısıtlarlar.
c) Birçok ülkede gelenekler ve sosyo-kültürel yaşam kadınları oy haklarından vazgeçirecek yapıdadırlar. Birçok erkek ikna yolu ile ya da direkt olarak kadınların oylarını etkilerler veya kontrol altına alırlar. Bu tür davranışlar önlenmelidirler.
d) Bazı ülkelerde kadınların seçimlere katılımını kısıtlayan diğer faktörler ise seçmen tarafından kadın adayların güven eksikliği neticesi desteklenmemesi, kadının siyasal katılımına karşı olumsuz davranışların devam etmesi ve kadının seçme hakkı için özgür iradesin sınırlandırılmasıdır.
21-Yukarıdaki faktörler en azından kadınların içinde bulundukları şu paradoksu açıklar:Kadınlar seçmen sayısının yarısını oluşturmalarına rağmen ayrımcılık politikalarının önlemesi, hükümetlerin değişmesi yada ilgi alanlarının geliştirilmesi için blok halinde politik güçlerini kullanmıyorlar.
22-Seçim sistemi, parlâmentonun sandalye sayısının dağılımı,seçim bölgesinin seçimi gibi durumlar parlâmentoya seçilen kadın oranı üzerinde etkilidirler. Siyasal partiler fırsat eşitliği haklarını korumak ve kadın ile erkek adaylar arasındaki dengeyi kurmaya çaba göstermelidirler.
23-Kadınların bu seçme ve seçilme hakkını kullanmalı,kadınlar üzerinde aşırı etkiler yapmamalı veya erkeklere uygulanmayan durum ve sınırlandırmaları barındırmamalıdır. Örneğin, belirli bir düzeyde eğitime sahip,minimum özelliklere sahip yada okur-yazar kişilerin sebep olmaksızın seçim haklarını sınırlaması belki o kişilerin evrensel insan haklarının ihlali olacaktır. Ayrıca bunun kadınlar üzerindeki etkisi de aşırı olacağından sözleşmenin koşullarını da aykırılık teşkil eder.
Hükümet politikalarının hazırlaması ve uygulanmasına katılma hakkı (madde 7,paragraf b)
24-Genelde kadınların devlet politikalarına katılımı bir seviyede devam eder. Önemli gelişmeler olmasına ve bazı ülkelerde eşitliğin sağlanmasına rağmen birçok ülkede kadının katılımı gerçekten azalmıştır.
25-Madde 7 b paragrafı taraf devletler için kadınların hükümet politikasının hazırlanması ve uygulanmasına hükümetin her kademesinde temsil edilmek ve tam olarak katılmak hakkını kullanmalarını sağlanmasını istiyor. Bu siyasal politikalara kadın bakış açısı getirilmesi ve cinsiyet konularındaki temel düşüncelerin oluşumunu sağlar.
26-Taraf devletler kadınları hem yetkin olarak karar verme mekanizmalarına atamak hem de geniş anlamda kadın bakış açısı ve ilgisini temsil eden grupların tavsiyelerini dikkate almakla sorumludurlar.
27- Taraf Devletlerin bir zorunluluğu da belirlinin hükümet politikalarının oluşumunda kadınların tam katılımını zorlaştıran engellerin kaldırılmasını sağlamaktır. Bu engeller; kadın katılımını teşvik etmeyen geleneksel ve alışılagelmiş davranışlar ile, atanan kadınlara karşı takınılan umarsız tavırlardır. Kadınlar daha üst düzeyde temsil edilmediğinde, kadınlarla hiç görüş alış verişi yapılmadığı veya eksik yapıldığında devlet politikaları eksik kalacak ve etkili olamayacaktır.

Devamı sonraki sayfadadır.