Mesajı Okuyun
Old 11-01-2012, 21:30   #406
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
Sayın janveljan,

1136 S.K. m.164/4: "...Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir..."

Burada "avukatın emeğine göre %10 ile %20 arası miktarı belirleme" TMK m.4'teki takdir yetkisine ilişkindir ve hakimle ilgilidir.
(TMK m.4:Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.).

HMK m.107'ye göre davayı açarken "siz", alacağın miktar veya değerini belirleyemiyor olmalısınız. Oysa ki; siz, davanın kazanılan bölümünü biliyorsunuz, ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihi biliyorsunuz, verdiğiniz emeği de biliyorsunuz. Dolayısıyla 164/4 "belirsiz alacak davası"na imkan vermez (diye düşünüyorum ).

Saygılar...

Üstadım, ilk iki paragrafı okuyunca, " güzel ben de bu dava türünün belirsiz alacak davası olduğunu düşünüyordum, sayın Öksüz de bu yönde düşünüyorsa % 99 bu dava belirsiz alacak davası türüdür" dedim

Son paragrafa baktığımda netice-i görüşünüze şaşırdım ve aslında tam da Yargıtay kararında altını çizdiğim nedenlerle bu davanın belirsiz alacak davası olması gerektiğini düşündüm. Avukatın emeğine göre vekalet ücretinin takdirinin hakime bırakıldığı bu durumda, davacının davayı açarken, alacağının miktar ve değerini tam olarak bilmesi beklenemez