Mesajı Okuyun
Old 12-07-2007, 12:20   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan


KADIN HAKKI SEÇİME KADAR!
Kadın haklarını muhalefette iken savunuyor, iktidardayken unutuyorlar!

2002 tarihli Medeni Kanun’da “Eşler Arasındaki Mal Rejimleri” başlığı altında eşler arası mali ilişkileri düzenleyen kurallar, Tasarının ve yasalaştıktan sonra da Medeni Kanunun en tartışılan bölümünü oluşturmaya devam ediyor.

1926 tarihli Medeni Kanun, zamanının aile yapısına uygun bir şekilde, ailede kocanın reis olduğu kabul edilmiş, evlilik birliğini yönetme ve temsil yetkisinin yanında ekonomik gücün de kocada olmasına yol açan kurallar içermekteydi.

Dünyada ve ülkemizde kadın erkek eşitliğinin demokrasinin önemli bir kriteri olduğu kabul edilerek yasalarda eşitliğe uygun değişiklikler yapılmaya başlandığında, Medeni Kanunlarda özellikle kadının aile içinde yaşadığı ekonomik mağduriyetin kaldırılması esas alındı.
Ülkemizde 1926 dan beri uygulanan eşler arasındaki yasal mal rejimi “mal ayrılığının” yol açtığı haksızlıkların giderilmesi amacıyla yapılan Medeni Kanun değişikliği, ne yazıkki Gerekçesinde açık bir ifadeyle belirtilen amacına ulaşamamıştır.

Tasarıda eşit paylaşıma ilişkin mal rejiminin yürürlüğü için “EVLENME TARİHİNDEN” itibaren denildiği halde Adalaet Komisyonu görüşmelerinde “KANUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TARİHTEN” şeklinde değiştirilmiştir.

Bu değişiklik o tarihte muhalefette olan Parti temsilcileri tarafından eleştirilmiş ve kadınların emeğine saygısızlık ve kadınlara devlet eliyle uygulanan ekonomik şiddet olarak nitelendirilmişti. (TBMM Tutanak Dergisi, 29. Birleşim).

Ancak, muhalefette iken söylediklerini, 2002 seçimlerinden sonra hükümet olduklarında unuttular. Hem de tek başına iktidarda oldukları dikkate alındığında Medeni Kanunun yürürlüğüne ilişkin K. 10. madde değişikliğini Anayasa değişikliğinden (!!) çok daha kolay yapabilirlerdi.

Gerçekten, Yürürlük Kanunu 10. maddesinde Adalet Komisyonunda yapılan beklenmedik son değişiklik, bunu adeta telafi etmek istercesine eklenen ".. eşler, bir yıllık süre içinde mal rejimi sözleşmesi yaparak yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler" fıkrası yaşam gerçeğiyle hiç bağdaşmamaktadır.

Dönemin Adalet Bakanı tarafından verilen önerge ile 10. maddeye eklenen 3. fıkra yıllardır bir yastığa baş koyan eşleri akşamdan sabaha “haydi gel notere gidelim mal rejimi sözleşmesi yapalım, 2002’den önceki malları eşit paylaşalım” demek zorunluluğu ile karşı karşıya bırakmıştır. Bunun sözleşme yapma alışkanlığı olmayan mevcut evliliklerde eşleri olumsuz etkilemesi bir yana, “anlaşabilen eşler zaten paylaşabilirler”, ayrıca böyle bir mal rejimi sözleşmesi yapmalarına da gerek yoktu..
Amaç, anlaşamayan eşlerin sorununa kanun hükmüyle çözüm getirilmesiydi.
Sonuç olarak, Yürürlük K. 10/1. maddesi kadınların uzun yıllardır var olan mağduriyetinin devamına yol açmış, yasanın gerekçede yazılı amacından uzaklaşmıştır. Aynı evlilik birliği için farklı iki mal rejimi uygulanması eşitlik ilkesine aykırıdır, nitekim eşitliğe aykırı bu durum Anayasa Mahkemesine götürülmüştür. Kanımca, Anayasa Mahkemesi, bu veya benzer bir davada Yürürlük K. 10/f.1’in açtığı eşitsizliği dikkate alacak ve Medeni Kanun yürürlüğünden önce mevcut olan evliliklerdeki eşitsizliğe son verilmesini sağlayacaktır.

Eğer kadın kuruluşlarının uzun yıllardır Medeni kanun değişikliği için sarfettikleri çabalar ve TBMM’de Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısının görüşülmesi sırasında Kadından Sorumlu Devlet Bakanı’nın verdiği değişiklik önergesi dikkate alınsaydı, “kadınların mal ayrılığından kaynaklanan mağduriyeti” kaldırılacak ve evlendikten sonra edinilen malların eşler arasında eşit paylaşılması sağlanacaktı.
Günümüzde tartışmalara yol açan Yargıtay uygulaması aslında Yürürlük Kanundaki kuraldan kaynaklanmaktadır. Yasal mal rejimi “Edinilmiş mallara katılma” mevcut evlilikler için de EVLENME TARİHİNDEN itibaren yürürlüğe girmiş olsaydı, bu hukuk kargaşası yaşanmayacaktı.
Ama bir gerçek var ki, 2002’den önce evlenmiş olan kadınların mağduriyeti bugün de devam etmektedir.

Seçimlere 10 gün kaldı, HANGİ SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANI MK. YÜRÜRLÜK KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPMAK, MAĞDURİYETİ KALDIRMAK VAADİNDE BULUNACAK merakla bekliyoruz.

*************************

Not: TBMM Genel Kurulunda Kadından Sorumlu Devlet Bakanı ve beş milletvekili tarafından 3.12.2001 tarihinde verilen/reddedilen önerge ve gerekçesi:

“Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş ve mal rejimi sözleşmesi yapmamış olan eşler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, EVLENME TARİHİNDEN geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar.”
Gerekçe:
Türk Medenî Kanunu ile getirilen yasal mal rejimi Türk Kanunu Medenisinde yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejiminin ülkemizde eşler arasında yol açtığı büyük haksızlıkların, özellikle kadınların mağduriyetinin giderilmesi amacını taşımaktadır. Yapılan değişiklikten beklenen amacın bir an önce gerçekleşmesi için, Türk Medenî Kanununun yasal mal rejimiyle ilgili hükümlerinin geçmişe etkili olarak eşlerin evlenme tarihinden itibaren uygulanması gerekir.
Kaynak İsviçre Medenî Kanununda 1984 mal rejimlerinde yapılan değişiklikte de yasal mal rejiminin mevcut evlilikleri evlenme tarihinden itibaren kapsayacağı hükmü getirilmiştir. (İsv. Yürürlük Kanunu 9/A-B)
Yasal mal rejimi aynen İsviçre Medenî Kanunundan alındığına göre, Yürürlük Kanunu açısından da aynı yol izlenmeli ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda yapılan değişiklikten geri dönülerek 10 uncu maddenin birinci fıkrası aşağıda önerdiğimiz şekliyle kabul edilmelidir.



12 Temmuz 2007, 02:53

Av.Nazan MOROĞLU

http://www.habertimi.com/yazar.php?yazar_id=1275

Yazarın izni ile yayınlanmıştır