Mesajı Okuyun
Old 15-11-2006, 21:03   #2
özgür

 
Varsayılan

H) MİRAS MUKAVELELERİ

I - MİRASÇI NASBI VE MUAYYEN BİR ŞEYİ VASİYET

MADDE 474 - Bir kimse yaptığı miras mukavelesiyle mirasını veya muayyen bir malını, mukavele yaptığı kimseye veya başkasına bırakmağı tahhüt edebilir. O kimse mallarında eskisi gibi tasarruf eder. Şukadar ki miras mukavelesinden münbais taahhüdatiyle telifi kabil olmıyan teberrua ve ölüme bağlı tasarufa itiraz olunabilir.

II - FERAGAT MUKAVELESİ

1 - ŞUMULÜ

MADDE 475 - Bir kimse, mirasçılarından biri ile ıvazlı veya ıvazsız, mirasçılıktan feragat mukavelesi yapabilir. Bu suretle feragat eden kimse, mirasçı sıfatını zayi eder.

Feragat mukavelesi ıvazlı olduğu takdirde hilâfı şart edilmedikçe feragat edenn kimsenin füruuna da müessir olur.

2 - FERAGATIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ

MADDE 476 - Mukavelede feragat eden kimse, yerine nasp edilen mirasçının her hangi bir sebeple mirasçılığı zail olursa; feragat keenlemyekûn olur.

Şahıs tâyin etmeksizin alelıtlak diğer mirasçılar lehine yapılan feragat ancak en yakın asıl müşterekin füruuna hamlolunup daha uzak mirasçılara asla şamil olmaz.


B) MİRAS MUKAVELESİ

I - ŞEKLİ

MADDE 492 - Miras mukavelesi, resmî vasiyet şeklinde tanzim edilmiş olmadıkça muteber değildir.

Her iki taraf arzularını aynı zamanda resmî memura beyan ve tanzim olunan mukavelenameyi memur muvacehesinde ve iki şahit huzurunda imza ederler.



II - FESİH


1 - SAĞ OLANLAR ARASINDA


a) MUKAVELE İLE YAHUT VASİYETNAME ŞEKLİYLE
MADDE 493 - Miras mukavelesi, âkitlerin tahriri mukavelesiyle her zaman fesh olunabilir.

Mukavele, mirasçı nasbına veya muayyen bir şeyin vasiyetine dair olupta mansup mirasçı veya lehine vasiyet yapılan kimse, tasarruf yapan kimseye karşı mirastan mahrumiyeti mucip bir harekette bulunduğu takdirde o kimse, mukaveleyi yalnız başına fesih edebilir. Bu fesih, vasiyetnameler için kanunen muayyen olan şekillerden biriyle yapılır

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 1990/16105
K. 1990/15573
T. 20.12.1990
• KADASTRO TESPİTİ ( İtirazı Komisyonca Reddedilen Davacı Taşınmazın Kök Miras Bırakandan Kalıp Kendi Payı da Olduğunu İleri Sürerek Dava Açması )
• MİRASTAN FERAGAT ( Bu Sözleşmenin Geçerli Olabilmesi için Miras Sözleşmeleri gibi Resmi Vasiyet Şeklinde Yapılması )
• RESMİ VASİYET ( Mirastan Feragat Sözleşmesinin Geçerli Olabilmesi için Miras Sözleşmeleri gibi Bu Şekilde Yapılması )
• MİRAS SÖZLEŞMELERİ ( Mirastan Feragat Sözleşmelerinin Geçerli Olabilmesi için Bu Sözleşmeler gibi Resmi Vasiyet Şeklinde Yapılması )
743/m.475,492
ÖZET : Mirastan feragat sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, miras sözleşmeleri gibi resmi vasiyet şeklinde yapılması gerekir.

DAVA : Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:

KARAR : Dava konusu 732 parsel sayılı 7050 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, miras yoluyla gelen belgeli zilyetliğe, paylaşmaya, bağışlamaya dayanılarak davalı taraf adına tespit edilmiştir. İtirazı Komisyonca reddedilen davacı Güllü taşınmazın kök miras bırakandan kalıp, kendi payı da olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın davalı taraf adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Güllü tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmazın 1945 tarihinde ölen Sadık'a ait olduğu ölümüyle mirasçılarına kaldığı yönünde uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; davacının miras bırakanı Şirin ile Sadık'ın arasında köy ihtiyar heyeti aracılığı ile yapılan 5.3.1932 tarihli mirastan feragat sözleşmesinin geçerli olup olmadığı ve taşınmazda davacının annesi Şirin'den gelen miras hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır. Medeni Kanunun 475. maddesi ve bu konudaki 11.2.1959 tarihli, 16/14 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince mirastan feragat sözleşmesi, bütün miras mukaveleleri gibi Medeni Kanunun 492. maddesi hükmünce resmi vasiyet şeklinde yapılması gerekir. Oysa, 5.3.1932 tarihli sözleşme resmi vasiyet şeklinde yapılmamıştır. Bu nedenle davalı taraf anılan sözleşmeye dayanamaz. Mirasçılar arasında zamanaşımı hükümleri de uygulanmaz, bu durumda, mahkemece Sadık terekesinde kızı Şirin'in miras hakkının 1/4 oranında bulunduğu gözönünde tutularak Şirin mirasçılarının araştırılıp davacının Şirin terekesindeki miras payı saptanmalı ve bu payın davacı, arta kalan payın ise iştirak halinde bulunduğu da belirtilerek davalı taraf adına tapuya tesciline karar verilmelidir.

SONUÇ : Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), 20.12.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.


Kanun metni ve yargıtay kararı bulabildim..aslında net bir konu umarım yardımcı olur
Saygılarımla..