Mesajı Okuyun
Old 26-05-2009, 10:18   #17
Admin

 
Varsayılan

Bu güzel konuyu açtığı için Sayın h.g'ye teşekkürler! Sözleşme özgürlüğünün sınırları (sözleşme yapma zorunluluğu) günlük hayatımıza çok fazla yansıması olan, aslında oldukça önemli ancak hukuki boyutu bence yeterince ele alınmamış bir konu. Bu konunun THS'de etraflıca ve ciddi olarak tartışılmasının sadece oteller konusunda değil, genel olarak pekçok iş kolu ve ticari işletme yönünden de ilerisi için önemli bir kaynak oluşturacağına inanıyorum.

Kişisel fikrimi belirtmek gerekirse, siz özel arabanızla giderken otostop yapan bir kişiyi arabanıza alıp almayacağına karar verirken mutlak bir özgürlüğe sahipsinizdir ve dilediğiniz her türlü kritere göre (başkalarına göre kabul edilmez olsa dahi!) karar verebilirsiniz. Ancak siz örneğin bir taksi şöförüyseniz böyle bir hakka sahip olduğunuzdan söz edilemez, zira kamuya sunduğunuz ticari hizmetiniz söz konusudur ve bu hizmetin sunum şartları sizin inisiyatifinizle değil, kamunun yararları dikkate alınarak belirlenecektir. Örneğin 1.60 boyundan uzun olanları arabanıza almak istemiyorsanız, o zaman özel arabanızla dolaşıp otostop yapanlar arasından yolcu alacaksınız ama ticari taksi şöförlüğü yapmayacaksınız.

Benzer şekilde evinize bir konuk kabul ederken, "ben X cinsiyetinden olmayanları evime almam" demeniz "ayıp" olsa dahi, hukuka uygundur ancak bir lokanta, eğlence yeri, otel işletiyorsanız böyle bir şart öne sürmeniz ve bunun gerekçesi olarak da sözleşme özgürlüğüne sığınmanız bence kabul edilemez.

Türk Hukukunda bununla ilgili bir örnek var mı bilmiyorum ancak doktrinden İsviçre Hukukuyla ilgili bir örnek verebilirim: Bir gazetede film eleştirmeni olarak çalışan Seelig adında bir yazar Zürih sinemalarında gösterilen bir film için bir eleştiri yazısı yazar. Bu yazıya sinirlenen sinema işletmecisi, kendisine bir mektup göndererek bundan sonra onu sinemasına girmekten men ettiğini bildirir ve gerçekten de daha sonra sinemaye gelen Seelig'e bilet satışı yapılmaz. Bunun üzerine açılan davayı İsviçre Mahkemesi (+Federal Mahkeme) "sözleşme özgürlüğü" çerçevesinde reddetmişse de, bu karar hem İsviçre doktrininde, hem de Türk doktirininde eleştirilmiştir. Tekinay'a göre "bir eseri, gösteriyi, faaliyeti umuma arzeden kimse... bundan faydalanmak isteyen kişilerle sözleşme yapmaktan keyfi ya da makul olmayan sebeplerle kaçınma hakkına sahip değildir. Herkese yapılan bir icabı, belirli bir kişi için makul olmayan bir sebeple sınırlamak, o kişinin şahsiyet haklarına karşı haksız bir tecavüz niteliği alabilir ve artık (bu durumlar için) sözleşme yapmak zorunluluğunu kabul etmekten başka çare kalmaz." (Tekinay, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 6.Bası, 1988)

Sayın Gemici'nin isabetle belirttiği gibi kamuya hizmet veren ve herkese açık bir icapta bulunan ticari kuruluşlara (kamu kuruluşu olmasalar dahi) dilediği kişilerle, dilediği koşullarda ve dilediği zaman sözleşme yapmak gibi bir "hak" bahşettiğinizde bunun sınırını çizmeniz ve toplumsal sonuçlarının altından kalkmanız çok zor. Örneğin yarın obürgün, Türk Telekom "ben avukatlara telefon hizmeti vermiyorum", özel taksiciler derneği "ben ilkokul mezunlarını taşımıyorum", MÜYAP "ben erkeklere pop müzik CD'si satmıyorum" derse bu duruşları sözleşme özgürlüğü kapsamında mı değerlendirileceğiz?