Mesajı Okuyun
Old 22-01-2007, 18:11   #2
Av.Özgür ODABAŞ

 
Varsayılan Benim cevabım evet olacak.

Ekteki kararların işinize yarayacağını sanıyorum.


T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi
E:2002/6216
K:2002/6900
T:29.05.2002
• KESIN MEHILIN BAGLAYICILIGI
• HAKIMIN TARAFLARA KESIN MEHIL TANIMASI
• MEHILDEN SONRA VERILEN DELIL LISTESI
ÖZET : Kesin önelin esas amaci, davanin gereksiz yere uzatilmasini önlemek, adaletin bir an önce tecellisini saglamaktir.Davaci, kesin önel içerisinde tanik listesini bildirmemis ise de, sonraki celseye taniklarini bizzat getirmistir.Öte yandan mahkemece öteki deliller de tam olarak toplanmamistir.Bu durumda yeni bir oturum tayinine sebebiyet verildiginden davanin uzamasi veya uzatilmasindan söz edilemez.Gerekli ve yerinde olmayan kesin önele yaptirim uygulanmasi dogru degildir. Hal böyle olunca, davacilarin taniklarinin dinlenilmesi ve bundan sonra bir hüküm kurulmasi gerekirken, yazili oldugu üzere karar verilmesi dogru degildir.
Davaci tarafindan, davali aleyhine açilan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi geregi görüsülüp düsünüldü:
( 1086 s. HUMK. m. 159, 163 )
Dava, muris muvazaasi hukuksal nedenine dayali iptal, tescil istegine iliskindir.Mahkemece, davacinin 10 günlük kesin önel içerisinde delil listesi bildirmedigi için davanin reddine karar verilmistir.Gerçekten, 6.11.2001 tarihli oturumda mahkemece, taraflarin delillerini bildirmeleri için 10 günlük kesin önel verilmis, davaci vekili tanik listesini bu süre geçtikten sonra 19.11.2001 tarihinde vermis ancak bir sonraki 29.01.2002 tarihli oturumda taniklarini hazir bulundurarak dinlenilmelerini istemistir.
Bilindigi üzere; davalarin kisa zamanda sonuçlandirilmasi, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapilmasi gereken bir kisim adli islemler sürelere baglanmistir.Bu sürelerin bazilarini kanun bizzat belirlerken bir kismini isin özelligine, taraflarin durumlarina göre belirlemesi için hakime birakmistir. Kanuni süreler açikca belirtilen ayricaliklar disinda kesindir. Bu nedenle HUMK.nun l59. maddesinde açik hükmünde belirtildigi gibi kanunun tayin ettigi süreler hakim tarafindan azaltip çogaltilamaz. Buna karsin, ayni yasanin l63. maddesine göre hakimin belirledigi süreler ise kural olarak kesin degildir. Hakim tayin ettigi süreyi henüz dolmadan azaltip çogaltacagi gibi, süre geçtikten sonra da tarafin istegi üzerine yeni bir süre tanima yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirledigi sürenin kesin olduguna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karsi taraf yararina usulü kazanilmis hak dogacagi da kuskusuzdur.
Hemen belirtmek gerekirki, ister kanun, isterse hakim tarafindan tayin edilmis olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir islemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçirilmasi; o delile veya hakka dayanamamak gibi agir sonuçlari birlikte getirmekte, bazan davanin kaybedilmesine dahi neden olmaktadir. Bu itibarla geciken adaletin de bir adaletsizlik oldugu düsüncesinden hareketle, davalarin yok yere uzamasini veya uzatilmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kurali, kanunun amacina uygun olarak kullanilmali, davanin reddi için bir araç sayilmamalidir. Öncelikle, kesin süreye iliskin ara karari her türlü yanlis anlasilmayi önleyecek biçimde açik ve eksiksiz yazilmali, yapilacak isler teker teker belirtilmelidir. Bunun yaninda verilen süre yeterli, emredilen isler, gerekli ve yapilabilir nitelik tasimali, ayrica hakim süreye uyulmamanin sonuçlarini açikca anlatmali, taraflari uyarmalidir. Öte yandan, kesin süre taraflarin yaninda hakimi de baglayacagindan uyulmamasi halinde geregi hakim tarafindan hemen yerine getirilmelidir.
Somut olaya gelince, yukarda deginildigi üzere, kesin önelin esas amaci, davanin gereksiz yere uzatilmasini önlemek, adaletin bir an önce tecellisini saglamaktir.Davaci, kesin önel içerisinde tanik listesini bildirmemis ise de, sonraki celseye taniklarini bizzat getirmistir.Öte yandan mahkemece öteki deliller de tam olarak toplanmamistir.Bu durumda yeni bir oturum tayinine sebebiyet verildiginden davanin uzamasi veya uzatilmasindan söz edilemez.Gerekli ve yerinde olmayan kesin önele yaptirim uygulanmasi dogru degildir.
SONUÇ : Hal böyle olunca, davacilarin taniklarinin dinlenilmesi ve bundan sonra bir hüküm kurulmasi gerekirken, yazili oldugu üzere karar verilmesi dogru degildir.Davacilarin temyiz itirazlari yerindedir.Kabulüyle hükmün açiklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi uyarinca BOZULMASINA, pesin alinan harcin temyiz edene geri verilmesine 29.05.2002 tarihinde oybirligiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
E:1999/5884
K:1999/6686
T:05.10.1999
• KESIN SÜRE-3
ÖZET : Verilen kesin mehil, HUMK. nun 163. maddesi hükmüne ve amacina uygun bir mehil olmadigindan, anilan maddenin sonuçlarini dogurmaz.
(1086 s. HUMK m. 163)
Taraflar arasindaki alacak davasinin yapilan yargilamasi sonunda ilamda yazili nedenlerden dolayi davanin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davaci avukati tarafindan temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi geregi konusulup düsünüldü.
Davaci, davaliyi tasinmazini satmasi için vekil tayin ettigini, davalinin tasinmazi 12.000 DM'a satmasina ragmen aliciyi 7000 DM'a aldigini söylemesi konusunda uyardigini, bunun üzerine vekillikten azlettigini ancak davali tarafindan kendisinin korkutularak tapuda devir islemini yapmaya zorlandigini belirterek 5000 DM karsiligi 991.340.000 TL. nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmistir.
Davali; davaciya ait tasinmazi bedelini ödeyerek haricen satin alip 3. bir sahsa sattigini, bunun üzerine davacinin rizasi ile tapuda ferag islemini yaptigini belirterek davanin reddini savunmustur.
Mahkemece kesin süre içerisinde delil bildirilmediginden ispat edilemeyen davanin reddine karar verilmis, bu hüküm davaci tarafindan temyiz edilmistir.
Davaci dava dilekçesinde davasina dayanak yaptigi delilleri açiklamistir. Mahkemenin 23.3.1999 günlü celsesinde her ne kadar taraflara delil ve belgelerini ibraz etmeleri için 10 gün kesin mehil verilmis ise de bu mehil yargilamanin süratle yapilmasi amacina uygun olarak verildigi taktirde hüküm ifade eder. 23.3.1999 tarihli celsede kesin mehil veren mahkeme durusmayi 6.5.1999 gününe ertelemistir. Oysa ki durusma gününe kadar verilen süre içerisinde delillerin listesinin verilmesi ve ona ait belgelerin ibraz edilmesi disinda herhangi bir islem yapilacagina iliskin bir ara karari da yoktur. Hal böyle olunca müteakip durusma gününe kadar taraflarin 10 günlük süre içerisinde delil ve belgeler bildirmeleri disinda baska bir islem öngörülmesine göre burada verilen 10 günlük sürenin makul ve yerinde bir süre oldugunu kabule hukuken olanak yoktur. Çünkü mahkeme zaten delillerin toplanmasina 6.5.1999 günü oturumdan sonraki dönemde baslayacaktir. O nedenle mahkemece verilen kesin mehil HMUK 163. maddesi hükmüne ve amacina uygun bir mehil olmadigindan anilan madde sonuçlarini dogurmaz. Davaci müteakip 6.5.1999 günlü celsede delillerini bildirmis olduguna göre iddiasi kapsaminda delilleri toplanmali, davalinin karsi delilleri de degerlendirilmeli hasil olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemenin aksine düsüncelerle yazili sekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykiri olup bozma nedenidir.
Sonuç: Yukarida açiklanan nedenlerle temyiz olunan kararin davaci yararina (BOZULMASINA), pesin harcin istek halinde iadesine, 5.10.1999 gününde oybirligiyle karar verildi.