Mesajı Okuyun
Old 02-07-2007, 00:17   #10
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Kanundaki Osmanlıca terimleri kullanınca konu çok karıştı. Yazılanlar anlaşılmaz oldu. Bir örnek üzerinden sorumu yineliyorum:

Bir avukat bir ilamlı icra takibi açar. Takip sonuçlandığında icra dosyasındaki paraların listesi aşağıdaki gibidir:

1- İlam konusu asıl alacak
2-Asıl alacağa İşlemiş faiz
3- İlam konusu yargılama masrafları (harç, tebliğ pulu, keşif ve bilirkişi ücreti)
4- İlamda karşı tarafa yüklenilen avukatlık ücreti
5- İcra giderleri
6- İcrada karşı tarafa yüklenilen avukatlık ücreti

Yargıtay kararında yukarıdaki listedeki 1. ve 2.sıradaki paranın (mahkümunbihin) avukata ödenemeyeceği, 3,4,5 ve 6.sıradakilerin ise ödenmesi gerektiğine hükmedilmiş.

Asıl alacak ve faizleri avukata ödememekte, buna karşılık yargılama giderleri ve (yargılama giderleri arasında bulunan) avukatlık ücreti avukata ödenmektedir. Bu iki kalem arasında ne fark vardır? Yargıtay asıl alacak ile yargılama giderleri arasında neden bir fark gözetmektedir?

Bütün bu 6 kalemde sayılan paralar müvekkil adına takdir edilmiştir ve müvekkilin alacağıdır. Avukatlık ücretinin avukata ait olması kuralı avukat ile müvekkili arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirir. Bir avukat müvekkili adına açtığı bir icra takibinde asla alacaklı sıfatını taşıyamaz. Avukatın icra dosyasında alacağı bulunmamaktadır. Alacaklı olan asildir; avukatın müvekkilidir.

Ve alacaklı olan asil vekaletnamesinde avukatına ahzu kabz yetkisi vermemiştir. Bu durumda icra memuru avukata ödeme yapma yetkisini nereden almaktadır? Avukat yetkisi olmaksızın müvekkiline ait olan parayı nasıl almaktadır?

Bir gün bir müvekkil dosyadan alınan vekalet ücretinin hesabını sorsa avukatın elinde ( bağlayıcı olmayan) Yargıtay kararından başka ne vardır?

Avukat kendi hukukunu hangi dayanakla savunacaktır?

Saygılarımla