Mesajı Okuyun
Old 18-03-2010, 15:48   #20
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Mevcut Yargıtay uygulaması konusunda sanıyorum bir ihtilaf yok. Yani Suat Bey de dahil hepimiz, usulsüz tebligatın mahkemece re'sen nazara alınamayacağına dair Yargıtay kararlarının istikrar kazandığında hemfikiriz.
Ancak anladığım kadarıyla Suat Bey bu uygulamanın -istikrar kazanmış olmasına rağmen- adalete ve hakkaniyete uygun olmadığı fikrindedir.



Sonunda Yargıtay'a da muhalif oldum.

Saim Bey Yargıtay kararlarında "usulsüz tebligatı mahkeme re'sen gözetemez" denilmektedir. Belli ki bu konuda istikrar da var. Ama ben ısrarla farklı bir şey söylemek istiyorum. Temerrüd nedeniyle tahliye davasında hakim "temerrüd olgusunun" gerçekleşip gerçekleşmediğini re'sen araştırmak zorundadır, diyorum. Hakim ödeme emrinde 30 yerine 15 gün yazıldığında re'sen gözetmiyor mu? Borçlunun şikayet edip etmemesi aranıyor mu? Tabii ki aramıyor. Dolayısıyla tahliyeye de karar vermiyor.

Yukarıda tamamını aktardığım İBK'nın konuyu ilgilendiren bölümünü alıntılıyorum:

Alıntı:
Bilindiği gibi borçlar hukuku bakımından çeşitli irade beyanları vardır. Bunlardan bir kısmı beyan edildiği anda hüküm ifade eder. Bir kısmının hüküm ifade etmesi ise beyanının karşı tarafa vasıl olması şarttır. Borçlar Kanununun 260 ve 288. maddelerinde söz konusu edilen 6, 30 ve 60 günlük mehil vermek yolundaki irade beyanları karşı tarafa vasıl olması şart bulunan beyanlardır. İşte kanun bu vüsul şartını belirtmek için ( bu mehil ihtarın kiracıya tebliğ edildiği günden başlar. ) hükmünü sevk etmiştir. Bu fıkraya başka bir anlam izafe edilemez.

Görüldüğü üzere temerrüd ihtarının geçerli sayılabilmesi için karşı tarafa vasıl olması(ulaşması) şarttır. Hal böyle iken, usulsüz tebligat nedeniyle, kiralayanın irade beyanı kiracıya ulaşmamıştır. Bu nedenle temerrüd de oluşmamıştır. Hakim temerrüdün oluşmadığını re'sen araştırmalıdır.

Soruya tekrar dönersek, ödeme emri usulsüz tebliğ edilmiştir. Dava dilekçesi de aynı şekilde usulsüz tebliğ edilmiştir. Hakimin dikkatinden kaçsaydı karar verilecekti. Kararın da usulsüz tebliğ edileceğini(Aynı posta memuru işbaşındaysa ) varsayalım. Kiracı bir gün kapısında haciz memuru ve kamyonu görecektir.Telafisi güç zararlara yol açılacaktır.

Sizin ve benim cevap yazdığımız aşağıdaki linkte somut bir olay da vardır.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=48529

Alıntı:
Yazan M.Saim Dikici
Esasen olması gerekeni tartışmak gerekirse bir taraf için hakkın doğmasına ve diğer taraf içinse hakkın sönmesine neden olabilecek olan usulsüz tebligatın mahkeme tarafından fark edilmesi halinde re'sen geçersiz sayılması gerekir diye ben de düşünüyorum. Çünkü, -kanuna dolayısıyla hukuka uygun şekilde yapılmadığı açıksa ve bu husus hakim tarafından da görülmüşse -hakim hukuku neden re'sen uygulamasın!? Kanun, tebligatın nasıl yapılması gerektiğini belirterek bir hukuk kuralı ihdas etmiştir. O halde HUMK'a göre, "hakim hukuku re'sen uygulamak zorunda ise... " Tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığını başka deyişle kanuna/hukuka uygun yapılıp yapılmadığını da hakim kendiliğinden gözetmelidir. (Kanaatindeyim)


İşte budur.