Mesajı Okuyun
Old 15-04-2007, 17:32   #4
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Sn. Sertan, anlattığınız duruma uygun bir karar bulamadım. Sadece, aşağıda belirttiğim kararı bulabildim. Fikrime göre, olayınızda ilk davanın kesinleşme tarihi önem taşımaktadır. ancak, aşağıdaki kararda da görüleceği üzere iki dava arasında ve ikinci davadan bu zamana geçen sürede davacının kötüniyetini teşkil edecek bir durum söz konusu ise, bu durumda tarafınızca iyiniyetin suiistimaline dayanılarak bir savunma yapılabilir kanaatindeyim.

Saygılarımla,

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1996/3014
K. 1996/4080
T. 12.4.1996
• BOŞANMA ( Fiili ayrılık )
• FİİLİ AYRILIK SEBEBİYLE BOŞANMA ( Hakkın suistimali )
• HAKKIN SUİSTİMALİ ( Fiili ayrılık sebebiyle boşanma )
• BOŞANMA KARARINDAN SONRA EŞLERİN BİR ARAYA GELMESİ
743/m.134
ÖZET : Koca tarafından açılan boşanma davası, 16.3.1989 tarihinde reddedilmiş, bu karar 27.12.1991’de kesinleşmiştir. Davacının bu yöndeki beyanını teyit eden delillerden red kararının kesinleşmesinden önce eşlerin barışıp bir araya geldikleri, uzun sayılacak bir süre evlilik birliğini yeniden kurup devam ettirdikleri, red kararının kesinleşmesinin ise bu beraberlikten sonraya ait olduğu anlaşılmaktadır. Kocanın davranışı, hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.

Bu durumda mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, yasanın yorumunda, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI :

Medeni Kanun’un 134/son maddesinde, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilebileceği öngörülmüştür.

Koca tarafından açılan boşanma davası, 16.3.1989 tarihinde reddedilmiş, bu karar 27.12.1991'de kesinleşmiştir. Davacının bu yöndeki beyanını teyit eden delillerden red kararının kesinleşmesinden önce eşlerin barışıp bir araya geldikleri, uzun sayılacak bir süre evlilik birliğini yeniden kurup devam ettirdikleri, red kararının kesinleşmesinin ise bu beraberlikten sonraya ait olduğu anlaşılmaktadır. Kocanın davranışı, hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir ( MK. m. 2/2 ). Aksi düşünce red kararını alan koca, eşi ile bir araya gelecek, sonra dilediği bir tarihte bu beraberliği sona erdirecek, bilahare aldığı red kararını kesinleştirecek ve üç yıl sonra da dava açabilecek duruma gelecektir. Böyle bir halde, kötü niyetli tarafın korunmasına imkan bulunmamaktadır. Yasada yer alan "..bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren" sözleri, münhasıran sürenin başlangıcını belirlemek amacı ile kanunda yer almakta olup yasada öngörülen evlilik birliğinin yeniden kurulmama şartının davanın reddinden itibaren bulunması gerekir. Esasen aksi halde evlilik birliğinin YENİDEN KURULAMAMASINDAN da sözedilemez. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, yasanın yorumunda, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün, kadının temyizi üzerine gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), bozma sebebine göre de kocanın temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, oybirliğiyle karar verildi.