Mesajı Okuyun
Old 12-11-2007, 15:42   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/11632
Karar: 2005/9073
Karar Tarihi: 03.10.2005

ÖZET : Davalılardan İ. A.Ş., Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigorta ( TZMSS ) poliçesinin sigorta ettireni olup, olağan sebep sorumluluğu hallerinden bazılarını düzenleyen BK.nun 55, 58 ve 100 ncü maddeleri, sorumluluğun kaynaklandığı kişi ya da şey üzerinde bir denetim ya da gözetim ödevi yüklemiştir. Sebep sorumluluğunun ikinci bir türü olan tehlike sorumluluğunda ise, sorumluluk koşulları, sorumlu aleyhine ağırlaştırılmıştır. İşletme veya faaliyet ya da nesneye özgün tipik tehlikenin gerçekleşmesiyle sorumluluk doğar. Tüpün mülkiyeti, bu davalıda olduğuna göre, BK.nun 58 nci maddesinden hareketle sorumluluğu özen eksikliğine bağlanmalıdır. Başkalarının diğer anlatımla bayi dışındaki yetkisiz kişilerin, tüpü takma olanağına kavuşması, bu davalının özen borcunu yerine getirmemesinden kaynaklanmaktadır. Buna neden olan bayiler üzerinde bu davalının denetim ve kontrol görevini yerine getirmemesi, BK.nun 100 ncü maddesine dayalı sorumluluğunun nedenini de oluşturmaktadır. Bakanlık tebliğlerinde, takma kusurunun bayilerle sınırlandırılması, bu davalı ile bayileri arasındaki iç ilişkiye ilişkin bir düzenleme olup, zarar gören 3 ncü kişileri bağlayıcı ve etkileyici bir düzenleme değildir. Bu davalının bayisi M.'ın, tüpü kendisinin takmaması, bunu müşteriye bırakması sonucu meydana gelen ölüm nedeniyle TCK.nun 383/2 nci maddesi ile cezalandırılması istemiyle hakkında açılan dava, 4616 sayılı Yasa gereğince ertelenmiş ise de, ceza dosyasındaki deliller ile davacılardan N.'nin aynı suçtan mahkumiyetinin kesinleştiği ceza ilamında, N. 'nin dedantörü iyi bağlamadığı, gaz kaçırmasına neden olduğu şeklinde eyleminin belirlenmesi, bu davalının sözleşmelisi olan bayiinin kusurunu yeterince ortaya koymaktadır. Davacılardan N.'nin eylemi ile bayiinin eylemi ve sorumluluk nedenleri birbirinden farklıdır. Bu itibarla, N.'nin kusurlu olması, bayiinin üzerinde denetim yapmayan i. A.Ş.nin BK.nun 58 ve 100 ncü maddelerine dayalı kusursuz sorumluluğunu etkilemeyecektir.

(818 S. K. m. 41, 55, 58, 98, 100, 125) (765 S. K. m. 383) (1086 S. K. m. 417) (5237 S. K. m. 171)

Dava: Taraflar arasında görülen davada K. Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 18.03.2004 tarih ve 2001/87 - 2004/124 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, davacıların evindeki katalitik sobanın İ. markalı tüpünün yatarken kapatılması sırasında alev alıp, yangın çıktığını, davacıların eşi ve annesi olan Hatice ile davacıların kızı ve kardeşleri S. ve S.'nın yanarak öldüğünü, davalılardan sigortanın tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortası ile tüpgaz zorunlu sorumluluk sigortası nedeniyle ölen kişi başına 1.500.000.000.- TL olmak üzere her iki poliçe için 9.000.000.000.- TL toplam limit ile sorumlu olduğunu, diğer davalının dolum yapan firma olarak sorumlu olduğunu ileri sürerek, toplam 16.000.000.000.- TL destek tazminatı ile aynı miktar manevi tazminatın tahsilini, 23.09.2002 tarihli dilekçe ile olay tarihinden itibaren temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, 05.06.2003 tarihli ıslah dilekçesi ile de talep miktarı 50.118.840.952.-TL.'ya yükseltilmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili ile diğer davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalılardan İ. A.Ş.nin imalatçı olarak BK.nun 58 nci maddesi uyarınca özen eksikliğine dayalı sorumluluğunun bulunduğu, katalitik sobaya davacılardan Necati'nin tüpü takması olanağı yaratılmasının bu özensizlik durumunu ifade ettiği, buna neden olan bayiler üzerinde bu davalının denetim ve kontrol görevini yerine getirmediği, diğer davalı sigortanın poliçe limiti ile sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Davalılardan İ. A.Ş., Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigorta ( TZMSS ) poliçesinin sigorta ettireni olup, olağan sebep sorumluluğu hallerinden bazılarını düzenleyen BK.nun 55, 58 ve 100 ncü maddeleri, sorumluluğun kaynaklandığı kişi ya da şey üzerinde bir denetim ya da gözetim ödevi yüklemiştir. Sebep sorumluluğunun ikinci bir türü olan tehlike sorumluluğunda ise, sorumluluk koşulları, sorumlu aleyhine ağırlaştırılmıştır. İşletme veya faaliyet ya da nesneye özgün tipik tehlikenin gerçekleşmesiyle sorumluluk doğar. Tüpün mülkiyeti, bu davalıda olduğuna göre, BK.nun 58 nci maddesinden hareketle sorumluluğu özen eksikliğine bağlanmalıdır. Başkalarının diğer anlatımla bayi dışındaki yetkisiz kişilerin, tüpü takma olanağına kavuşması, bu davalının özen borcunu yerine getirmemesinden kaynaklanmaktadır. Buna neden olan bayiler üzerinde bu davalının denetim ve kontrol görevini yerine getirmemesi, BK.nun 100 ncü maddesine dayalı sorumluluğunun nedenini de oluşturmaktadır. Bakanlık tebliğlerinde, takma kusurunun bayilerle sınırlandırılması, bu davalı ile bayileri arasındaki iç ilişkiye ilişkin bir düzenleme olup, zarar gören 3 ncü kişileri bağlayıcı ve etkileyici bir düzenleme değildir. Bu davalının bayisi M.'ın, tüpü kendisinin takmaması, bunu müşteriye bırakması sonucu meydana gelen ölüm nedeniyle TCK.nun 383/2 nci maddesi ile cezalandırılması istemiyle hakkında açılan dava, 4616 sayılı Yasa gereğince ertelenmiş ise de, ceza dosyasındaki deliller ile davacılardan N.'nin aynı suçtan mahkumiyetinin kesinleştiği ceza ilamında, N. 'nin dedantörü iyi bağlamadığı, gaz kaçırmasına neden olduğu şeklinde eyleminin belirlenmesi, bu davalının sözleşmelisi olan bayiinin kusurunu yeterince ortaya koymaktadır. Davacılardan N.'nin eylemi ile bayiinin eylemi ve sorumluluk nedenleri birbirinden farklıdır. Bu itibarla, N.'nin kusurlu olması, bayiinin üzerinde denetim yapmayan i. A.Ş.nin BK.nun 58 ve 100 ncü maddelerine dayalı kusursuz sorumluluğunu etkilemeyecektir.

Bu açıklamalara ve hüküm yerindeki gerekçelere göre, davalılardan İpragaz AŞ.nin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Diğer davalı A Sigorta AŞ. vekilinin temyizine gelince; dava dilekçesinde, bu davalı bakımından Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası ( TZMSS ) ile Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası ( TMZSS ) nedeniyle husumet yöneltilmiştir. Sigorta vekili, sadece tüpgaz zorun sorumluluk sigortacısı olduklarını, diğer sigorta için poliçe düzenlenmediğini, esasen rizikonun diğer sigorta teminatı kapsamı dışında da kaldığını savunmuştur. Gerçekten de, Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları'na göre, bu sigorta, evlerde LPG tüpünün gaz kaçırması, infilakı, yangına neden olması halini kapsamamaktadır. Bu şekilde bir riziko, sadece Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın 1 nci maddesi kapsamına giren bir rizikodur.

Bu genel şartların 1/son maddesinde, " ... sigorta ettirenin kusurlu olup olmadığına bakılmadan zarara uğrayan 3 ncü kişilerin tazminatı ödenir. Zararın LPG tüpünün takılması sırasında servis hatasından, kullanıcının kullanım hatasından, tüpün imalat hatasından, dolum hatasından, hortum, kelepçe, dedantör, cihaz, musluk hatalarından meydana gelmesi durumu değiştirmez" hükmüne yer verilmiştir. Aynı genel şartların 3/a bendine göre, "olaya kasten neden olan kişilerin zarar ve ziyan talepleri" teminat dışı olduğuna nazaran, davacılardan Necati'nin dedantörü iye takmaması ve kapatacağı yerde musluğu açması şeklinde kasti olmayan eyleminin, teminat dışı bu halin kapsamı dışında kaldığı kuşkusuzdur. Bu itibarla, davacılardan Necati'nin kendi kusurundan yararlanamayacağına ilişkin temyiz itirazları isabetsiz görülmüştür.

Öte yandan, dava dilekçesinde istenmeyen temerrüt faizi, davacılar vekilinin 23.09.2002 tarihli dilekçesi ile istenmiş olup, harçlandırılmamıştır. Esasen, müddeabih niteliği olmayan bu temerrüt faizi isteminin ıslah istemine konu olması mümkün de değildir. Sadece, iddianın genişletilmesi biçiminde ileri sürülebilmesi ya da ek bir davaya konusu olması mümkündür. Davacılar vekilinin 23.09.2002 tarihli bu dilekçesi, esasen iddianın genişletilmesi niteliğinde olup, bu dilekçeye karşı davalılardan sigorta şirketi vekili, esasa ilişkin bir savunma olan zamanaşımı defi ile karşı çıkmış olup, iddianın genişletilmesine muvafakatı olmadığı şeklinde usuli bir tarzda karşı çıkması gerekirken, bunu yapmamıştır. Bu itibarla, faiz isteminin zamanaşımına uğradığına ilişkin aksi yöndeki temyiz itirazları isabetsizdir. Kaldı ki, asıl istemin tabi olduğu uzamış ceza zamanaşımı süresi içerisinde, bu dilekçe verilmiştir.

Diğer yandan, dava konusu destek tazminatına ilişkin ıslah edilen bölüme yönelik zamanaşımı defi de yerinde değildir. Zira, davacıların davalılardan sigorta ettiren aleyhine açtıkları davanın zamanaşımı süresi, aynı zamanda diğer davalı sigorta şirketi için de geçerlidir. Hukuki sorumluluk üstlenilen ile üstlenen arasında bu yönden bir fark bulunmamaktadır. Dava, BK.nun 41 nci maddesine dayalı kusuru sorumluluğunu sonuçlayan, imalatçı hatasına dayalı olarak açılmamış, bayileri aracılığı ile satım yapan sıfatı öne çıkarılarak, İ. A.Ş. hakkında dava açılmıştır. Nitekim, imalat hatası nedeniyle yangın meydana gelmediği dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, gerek satım sözleşmesi nedeniyle BK.nun 125 nci maddesinde yazılı 10 yıllık süre, gerekse uzamış ceza zamanaşımı süresi içinde yapılan ıslaha konu istem bölümü zamanaşımına uğramamıştır. ( Dairemiz'in 20.09.1979 tarih ve 3398-4053 sayılı ilamı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 'nun 06.05.1992 tarih ve 13-213/315 sayılı ilamı da bu yöndedir ). Bu itibarla, aksi yöndeki temyiz itirazları isabetsizdir.

Bu açıklamalara ve hüküm yerindeki diğer gerekçelere göre, davalılardan sigorta şirketi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

3- Dava dilekçesinde iki ayrı poliçe nedeniyle, üç kişinin ölümüne isabet eden toplam 9.000.000.000.- TL limitin davalılardan sigortadan tahsili istenmiş olup, gerekçeden ve hüküm fıkrasından, hangi poliçeden ve limitten bu davalının sorumlu tutulduğu anlaşılamamakta olup, infazda tereddüt ortaya çıkacağı muhakkaktır. Bu itibarla, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Diğer yandan, limiti aşan tazminat miktarına hükmedilmesi halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin, tazminatın limite olan oranına göre indirime ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ve IMSS Genel Şartları'nda bulunan hüküm, dava konusu her iki sigorta genel şartlarında yer almamakta ise de, HUMK.nun 417 nci maddesi karşısında bu davalının limitten fazla olarak hükmedilen tazminat miktarının yargılama giderinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla, bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir.

4- Davacılar vekilinin temyizine gelince; her iki poliçe genel şartlarının aynı 11 ve 12 nci madde hükümlerinden, zarar görenin, sigortadan talepte bulunması gerektiği sonucu çıkmaktadır. Davacılar vekili,davadan önce, davalılardan sigortanın temerrüde düşürüldüğünü iddia ve ispat etmemiş olup, bu davalının, dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Temerrüt faizini tüm davalılar için dava tarihinden başlatan mahkemenin, bu uygulaması, davalılardan sadece sigorta şirketi bakımından doğru olmuştur.

Bu açıklamaya ve hüküm yerindeki gerekçelere göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazının reddi gerekmiştir.

5- Davacılar, murislerinin ölümü nedeniyle destek tazminatından yoksun kaldıklarına, davacılar ile davalılardan İ. A.Ş. arasındaki hukuki ilişkinin satım sözleşmesi olmasına bağlı olarak, SK. nun 98 nci maddesi yollamasıyla haksız eyleme ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması gerektiğine göre, ölüm olayı tarihinden itibaren davalılardan İ. A.ş. bakımından, temerrüt faizi uygulanması gerekirken, bu davalı bakımından da dava tarihinin, temerrüt faizine başlangıç alınması doğru olmamıştır.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılardan İ. A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılardan sigorta şirketi vekilinin, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılardan sigorta şirketi vekilinin, 5 nolu bentte açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar ve davalılardan sigorta şirketi yararına ayrı ayrı BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
*************************************