Mesajı Okuyun
Old 07-09-2007, 02:12   #10
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Çok eski tarihli olmakla birlikte Engin beyin görüşünü doğrulayan bir karar. Kaldı ki konuyu ben de böyle biliyorum. Ayrıca hizmet tespiti davalarında genellikle hemen ilk paragrafta klişeleşmiş şekilde söz konusu davaların kamu düzenini ilgilendirdiğinden bahisle titizlikle araştırma yapılması gerektiği vurgulanır. Gerektiğinde resen komşu işyerlerinde bulunanların tanıklığına dayanılabileceği anlatılır. Ancak hiçbir kararda çalışma olgusunun tanıkla ispatının bu davalara münhasır olduğunun vurgulandığını görmedim. Siz bulursanız lütfen ekleyin. Aşağıdaki ikinci kararda da aynı şekilde "Çalışma olgusu maddi bir vakıa olup, tanık dahil olmak üzere her türlü delil ile ispatı mümkündür." denilmektedir. Bunun hizmet tespiti davalarına özel bir durum olduğundan bahsedilmemektedir. Ancak yine de sayenizde tereddüde düşmedim değil, aksi yönde elinizde karar varsa lütfen aktarın.

Bu arada soruya döner isek, böyle bir ihtimal karşısında ilamsız takip hiç de akılcı bir yol olmaz. Asgari Ücret tutarı üzerinden kısmi dava açıp, hizmet olgusunun ispatı safhası aşıldıktan sonra, ücret konusundaki ihtilafın, meslek odaları, kooperatifler vb. yerlerden biçerdöver operatörünün emsal gelirinin sorulması ve buna ilişkin bilirkişi raporunun aldırılması ve ardından talebin ıslahla arttırılması daha doğru olacaktır. Gerçi fark çok fazla olmasa da 1400,00YTL'lik davanın reddi halinde taban Avukatlık Ücretinin üzerinde vekalet ücretine mahkum olursunuz. Ayrıca harç vs. de ona göre olur.


T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 1967/6488
Karar: 1967/6129
Karar Tarihi: 04.07.1967
ÖZET: Davacı, iddiasını tanıklarla ispat etmek istemiş olmasına rağmen mahkeme, dava edilen para miktarı bakımından bu isteği reddeylemiştir. Halbuki, tanıkla ispat edilmek istenen hizmet vakıasıdır. Bir vakıanın ispat edilemeyeceği hakkında her hangi bir hüküm, usul kanununda yer almış değildir.
(1086 S. K. m. 288)
Dava: Dava, hizmet sözleşmesine dayanan bir alacak isteğinden ibarettir.

Mahkeme, iddiayı sabit görmeyerek alacak isteğinin reddine karar vermiştir. Buna karşı davacı, mahkemenin; kendisine ispat imkanı vermeden davayı reddetmiş olduğunu ileri sürmüştür.

Gerçekten davacı, davaya ait ortaklıkta müdürlük yapmış olması sebebiyle gerçekleşen alacaklarının ödetilmesini istemiştir. Davalı taraf ise, bu iddianın, gerçeğe tamamen aykırı olduğunu savunmuştur. Davacı, iddiasını tanıklarla ispat etmek istemiş olmasına rağmen mahkeme, dava edilen para miktarı bakımından bu isteği reddeylemiştir. Halbuki, tanıkla ispat edilmek istenen hizmet vakıasıdır. Bir vakıanın ispat edilemeyeceği hakkında her hangi bir hüküm, usul kanununda yer almış değildir. Kaldıki davacı, müdür sıfatiyle ortaklığa ait bazı yazıları imza etmiş olduğunu da bildirdiği halde, mahkemece bu yön üzerinde de hiç bir araştırma yapılmamıştır. O halde; yapılacak iş, davacı tarafından gösterilecek deliler toplanıp incelenmek ve varılacak sonuç uyarınca bir karar vermektir. Mahkemece eksik soruşturma ile davanın reddedilmiş olması yasaya ve usule aykırıdır ve davacının temyiz itirazı bu bakımdan yerindedir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın gösterilen sebepten BOZULMASINA, 4.7.1967 tarihinde karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/9748
Karar: 2005/116
Karar Tarihi: 26.01.2005
ÖZET : Dava işyerinde hizmet akti ile çalışmanın tespiti talebine ilişkindir. Çalışma olgusu maddi bir vakıa olup, tanık dahil olmak üzere her türlü delil ile ispatı mümkündür. Sigortalının imzasını içeren ücret tediye bordroları, her ay için ücret ödemesine konu olan süre kadar sigortalı çalışmayı ortaya koyan yazılı delil niteliğinde belgelerdir. Bu nedenle tespite konu dönemde sigortalının imzasını içeren ücret ödeme bordrosunun olması halinde, bordrolarda yazılı sürelere değer verilerek belgelerde gözüken çalışmalara hükmolunması Dairemizin istikrar kazanmış görüşüdür.
Somut olayda bildirim yapılmayan 31.12.2003 tarihinden sonraki dönemde davacının imzasını içeren ücret ödeme bordrolarına itibar edilerek bu dönem yönünden davanın kabulü isabetlidir. Ne var ki; davalı şirketin 506 Sayılı Yasa kapsamına alındığı 11.07.2000 tarihinden itibaren aralıksız olarak Kuruma çalışmanın bildirilmeye başlandığı 27.08.2003 tarihine kadar olan dönemde hizmet akdi ile çalıştığı tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmasına göre, ücret ödeme bordrolarında isminin bulunmamasından dolayı çalışmanın ispatlanamadığı gerekçesiyle 11.07.2000-27.08.2003 tarihleri arasındaki döneme ilişkin talebin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

(506 S. K. m. 79)
Dava: Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 20.11.1999-22.01.2004 tarihleri arasında kesintisiz olarak geçen ve eksik gösterilen 1497 günlük çalışmanın tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalıların temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava 20.11.1999-22.01.2004 tarihleri arasında davalı işyerinde hizmet akti ile çalışmanın tespiti talebine ilişkin olup; davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına yönelik davalar kamu düzeniyle ilgili olduğundan özel bir duyarlılık ve titizlilikle yürütülmesi gerekir. Çalışma olgusu maddi bir vakıa olup, tanık dahil olmak üzere her türlü delil ile ispatı mümkündür. Sigortalının imzasını içeren ücret tediye bordroları, her ay için ücret ödemesine konu olan süre kadar sigortalı çalışmayı ortaya koyan yazılı delil niteliğinde belgelerdir. Bu nedenle tespite konu dönemde sigortalının imzasını içeren ücret ödeme bordrosunun olması halinde, bordrolarda yazılı sürelere değer verilerek belgelerde gözüken çalışmalara hükmolunması Dairemizin istikrar kazanmış görüşüdür.
Somut olayda ise; davacı hakkında 27.08.2003 tarihinde giriş bildirilmiş ve 31.12.2003 tarihine kadar ücret ödeme bordroları da düzenlenmek suretiyle Kuruma bildirim yapılmıştır. Bildirim yapılmayan 31.12.2003 tarihinden sonraki dönemde davacının imzasını içeren ücret ödeme bordrolarına itibar edilerek bu dönem yönünden davanın kabulü isabetlidir. Ne var ki; davalı şirketin 506 Sayılı Yasa kapsamına alındığı 11.07.2000 tarihinden itibaren aralıksız olarak Kuruma çalışmanın bildirilmeye başlandığı 27.08.2003 tarihine kadar olan dönemde hizmet akdi ile çalıştığı tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmasına göre, ücret ödeme bordrolarında isminin bulunmamasından dolayı çalışmanın ispatlanamadığı gerekçesiyle 11.07.2000-27.08.2003 tarihleri arasındaki döneme ilişkin talebin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 26.01.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************