Mesajı Okuyun
Old 07-03-2004, 13:56   #4
Admin

 
Varsayılan

Hukuka aykırı delil yasağının özünde birkaç önemli sebebin bulunduğunu düşünüyorum:
1- Delilin hukuka aykırı olarak elde edilmesi esnasında suçlu olmayan kişilerin mağdur edilmesi.
2- Delil elde edilirken suçlu olsa dahi bir kişiye yasaların öngörmediği bir ceza verilmesi
3- Kullanılan metod itibariyle delillin güvenilirliğinden şüphe edilmesi.

Örneğin "işkence" söz konusu olduğunda bu üç unsurun da gerçekleştiğini görüyoruz: İşkence ile elde ettiğiniz bir delile güvenemezsiniz zira masum olan bir kişinin dahi işkenceden kurtulmak için işlemediği bir suçu ikrar etmesi mümkündür. İşkence suçlu dahi olsa bir kişiye yasaların öngörmediği insanlık dışı bir cezadır. Ve en önemlisi işkence ile gerçekte suç işlememiş bir kişiyi mağdur etmeniz kuvvetle muhtemeldir.

İşkence hukuka aykırı delillin en çarpıcı örneklerinden biri olmakla beraber elbette tek örneği değildir. Ancak hangi delillerin bu yasak kapsamında olduğuna karar verirken kanaatimce fazla ileri gitmek ve yasağın gerekçesini aşan bir şekilcilikle adalet duygusunu örselemek de iyi değildir.

Örneğin ben kendi adıma yukarıda verilen örnekte polis memurunun karakolda sohbet ile sanığa suçunu ikrar ettirip bunu da gizli kamera ile tesbit etmesinin yasak delil kapsamına girmesi için bir sebep göremiyorum. Kanaatimce yukarıdaki gerekçelerin hiçbiri burada söz konusu değildir ve delilin yasadışı sayılması için de bir sebep yoktur. Tam aksine bence Yargıtay'ın kararı son derece adalet duygusunu örseleyen ve hukukun adeta kemiklerini sızlatan bir karardır.

Asıl kanaatimce işi bu noktaya getirdiğimiz zaman hukuku korumamış oluyoruz. Geldiğimiz bu nokta ülkemizin çok yabancı olduğu bir nokta da değil: Dünyada sadece bu ülkede yollarda "Dikkat Radarla Hız Kontrolü" tabelalarını görürüz, sadece bizim ülkemizde kamuoyuna haber verilerek toplu asayiş ve trafik kontrolleri başlatılır, sadece bizim ülkemizde trafik polisine trafik suçu işlerken yakalanan vatandaşlar polisin kendilerine "tuzak kurduğundan" şikayet eder. O yüzden olsa gerek "hırsızın hiç mi suçu yok" diyen Nasrettin Hoca bu ülkeden çıkmıştır. Zira bizde gerçekten de bir suçlular suçlu değildir. Bu bazen verilen cezaların azlığı ile gerçekleşir, bazen kamuoyunun adalet anlayışı ile, bazen de delillerin değerlendirilme kriterleri ile..