Mesajı Okuyun
Old 16-07-2009, 12:32   #20
Academic

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan zeynel
Sivil toplum kuruluşlarının (STK) demokrasilerdeki rolü yadsınamaz. Genel olarak insan hakları ve özelde kadın hakları, feminizm veya toplumsal cinsiyetçilik konularında STK.ların yeterince etkin olmadıklarını, sosyal yaşamda ve yasalarda kadınlar aleyhine mevcut durumlarda gerekli ve yeterli mücadelenin verilmediği kanaatindeyim. Bu tür eksiklikleri tespit edip, sızlanmayı seven bir toplumuz. Ancak, iş bu tür STK.lara katılmak ve aktif çalışmaya geldiğinde de hep ayaklarımız geri gider ve başkalarından hareket bekleriz. Yapılan örgütlü ve planlı çalışmaların daha iyi sonuç verdiği herkesin malumudur.

Sayın zeynel,

Size kısmen katılıyorum. STK ların ülkemizde yeterince etkin olmamalarıının temelinde sadece toplumsal üşengeçlik ve aldırmazlık ve sızlanmacı yaklaşımımızın değil bunun yanında demokrasi kültürünün yeterince kazanılmamış olması ve STK ların önemimin tam olarak kavranmayışının var olduğunu düşünüyorum. Belirli görüşlerin radikal temsilcisi olan STK ların da asıl amacı gölgeleyen faaliyetleri nedeniyle yeterince katılımı sağlayamadıkları da bir gerçektir. Örneğin insan hakları dernekleri buna örnektir. Kadın haklarına dair STK larda aslında kadın haklarının savunusundaki temel politikanın belirlenmesindeki karmaşanın da buna neden olabileceğini düşünüyorum. Kadın olmak kadın haklarını savunmak için tek başına yeterli olmuyor, araya başka etkenler de giriyor. Sırf kadın olduğu için kadının desteklenmesinin ne kadar doğru olduğu konusunda da tartışmalar vardır. Kadın kimliği örneğin siyasette siyasi görüşün,etnisitede etnik kimliğin arkasında kalmakta ve kadınlarca da geri plana itilmektedir. Hal böyle olunca bölünmeler parçalanmalar daha fazla olmaktadır.

Çağdaş toplum örgütlü toplumdur. STK lar da çağdaş demokrasilerin vazgeçilmezleridir. İnsanlar STK lara katılma konusunda biraz da demokrasimizden esen rüzgarlardan ötürü çekincelidirler. Evet kadınlar kendileri için yeterince mücadele etmiyorlar bu doğru. Erkeklerin kendileri için harekete geçmesini bekliyorlar bu da doğrudur. Türk toplumunda sadece %85 i okur yazar bir kadın nüfustan bahsediyoruz. Geleneksel toplumda sokağa çıkması bile erkeğin iznine tabi olan kadınların bulunduğu bir ortamda öğrenilmiş çaresizliğini içine sindirmiş ve ikincil olduğunu baştan kabul etmiş ve buna inanmış bu kadını harekete geçirmek biraz zor olacaktır..ancak imkansız değil..

Teşekkürler ve saygılar..