Mesajı Okuyun
Old 30-11-2019, 13:33   #4
Av. Aybars Karakırık

 
Varsayılan vezgeçmeden vazgeçmenin rücuu olmaz

T.C.
YARGITAY
14. CEZA DAİRESİ
E. 2014/617
K. 2016/401
T. 19.1.2016

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Mağdure vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Kayden 1994 doğumlu olup suç tarihinde onyedi yaşı içinde olan mağdurenin 02.03.2011 tarihli duruşmada sanıklardan şikayetçi olmadığını beyan etmesi ve her ne kadar 08.02.2012 tarihli celsede sanık ...'tan şikayetçi olmuş ise de, şikayetten vazgeçmeden rücunun mümkün olmaması karşısında, mağdurenin yaşı sebebiyle tayin edilen vekilin kamu davalarına katılma ve hükümleri temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 Sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gözetilerek 1412 Sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
Katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin sanıklar haklarında reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ile sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve fuhuş suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Sanık ... hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan görülen kamu davasının düşmesi ve sanık ... hakkında fuhuş suçundan verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen düşme ve beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan, katılan bakanlık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;
Mahkemece, onbeş yaşından büyük olan mağdurenin ... Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezi ... Kız Yurdunda koruma altına alındığı ve 16.11.2010 tarihinde kaldığı yurttan kaçarak kendi rızasıyla sanık ...'un evinde kaldığı oluşa uygun olarak kabul edildiği halde, iddianamedeki anlatıma göre sanığın eyleminin çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu, 5237 Sayılı TCK'nın 234/3. maddesinde düzenlenen suçun mağdurunun kaçırılan ya da alıkonulan çocuğun kanuni temsilcisi olduğu, olay tarihinde yetiştirme yurdunda kalan küçüğün kanuni temsilcisi olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının şikayetçi olup kamu davasına katıldığı gözetilmeden, sanık ...'un 5237 Sayılı TCK'nın 234/3. maddesi uyarınca cezalandırılması yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraatine karar verilmesi,
Kayden 1994 doğumlu olup suç tarihinde onyedi yaşı içinde olan mağdurenin 02.03.2011 tarihli duruşmada sanıklardan şikayetçi olmadığını beyan ettiği ve her ne kadar 08.02.2012 tarihli celsede sanık ... ile rızasıyla cinsel ilişkiye girdiğini, ancak bu sanıktan şikayetçi olduğunu beyan etmiş ise de şikayetten vazgeçmeden rücunun mümkün olmaması karşısında, sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan görülen kamu davasının şikayet yokluğu sebebiyle düşmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı, katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 Sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gözetilerek 1412 Sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
************************************************** ***********

YARGITAY 12. Ceza Dairesi
Esas: 2014/16728
Karar: 2015/1677


Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan suça sürüklenen çocukların beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Mağdur U... ile suça sürüklenen çocukların aynı okulda öğrenci olduğu, temyiz dışı suça sürüklenen çocuk Z...'nın mağdur U...'u dövdüğü, bu sırada suça sürüklenen çocuk B...ın, dayak anını cep telefonunun kamerası ile kayda aldığı, olay yerinde bulunan ve suça sürüklenen B...ın olay anını kaydettiğini gören suça sürüklenen çocuk B...’in, bu görüntüleri suça sürüklenen B...’dan isteyerek aldığı, daha sonra suça sürüklenen çocuk B...'in de bu görüntüleri youtube video paylaşım sitesinde yayımlaması şeklinde gerçekleşen olayda,

Suça sürüklenen çocuk B...’ın, mağdurun kavga anını cep telefonuna kaydetme eyleminin TCK’nın 134/1. maddesinin ikinci cümlesini, suça sürüklenen çocuk Barış A...’in, bu görüntüleri internette yayımlama eyleminin ise aynı kanunun 134/2. maddesindeki suçları oluşturduğu, ancak suça sürüklenen çocuklara isnat edilen TCK'nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanun'un 139/1. maddesi uyarınca soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete tabi olduğu, mağdurun 15 yaşından küçük olduğu, mağdurun kanuni temsilcisi olan annesi F...'in 09.05.2013 tarihli kolluk beyanında kimseden davacı ve şikayetçi olmadığını beyan ettiği, sonraki aşamalarda şikayetçi olduğunu beyan eden katılan F...’in, şikayetten vazgeçmeden vazgeçmesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında, suça sürüklenen çocukların müdafilerinin açıkça şikayetten vazgeçmeye karşı koymadığı da nazara alınarak, şikayet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle suça sürüklenen çocuklar hakkındaki davanın ayrı ayrı düşmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde suça sürüklenen çocukların beraatine karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, bu konuda yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, suça sürüklenen çocuklar hakkında açılan kamu davalarının 5237 sayılı TCK'nın 73, 139 ve 5237 sayılı Kanunun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, 02/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

************************************************** ******
14. Ceza Dairesi 2015/8229 E. , 2016/539 K.
"İçtihat Metni"
Reşit olmayan mağdureyi alıkoymak ve rızaen cinsel ilişkide bulunmak suçlarından sanık ...'nin 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 430/2, 416/son. 80, 418/2 ve 71. maddeleri gereğince 16 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 28.12.2004 tarih ve ... Esas, ... sayılı Kararının kesinleşmesini müteakip infazı sırasında 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, sanığın reşit olmayan mağdure ile rızaya dayalı olarak birden fazla kez cinsel ilişkiye girmek suçundan hükmedilen 10 ay hapis cezasının aynen infazına, reşit olmayan mağdureyi alıkoymak suçundan dolayı verilen cezanın ortadan kaldırılmasına ve sanığın beraatine ilişkin aynı Mahkemenin 24.06.2005 tarihli ve ... Esas, ... sayılı Ek Kararını kapsayan dosya incelendi.

Dosya kapsamına göre, 01.06.1986 doğumlu olan mağdurenin suç tarihi olan 2003 yılında onbeş-onsekiz yaş aralığında bulunduğu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 6545 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 104/1. maddesinde "Cebir, tehdit ve hile olmaksızın onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi şikayet üzerine altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" düzenlemesinin yer aldığı, mahkemece verilen 28.12.2004 tarihli ve ... Esas, ... sayılı Kararda, suç tarihinde onbeş yaşından büyük olan mağdurenin sanıkla rızaya dayalı olarak cinsel ilişkiye girdiğinin kabul edildiği, her ne kadar mağdure 11.02.2004 tarihli duruşmada sanıktan şikayetçi olduğunu beyan etmiş ise de, soruşturma evresinde kollukta alınan 26.07.2003 tarihli beyanında kimseden şikayetçi olmadığını beyan ettiği, bu durumda şikayetten vazgeçmeden vazgeçmenin sözkonusu olamayacağı düşünülerek, sanık hakkında reşit olmayan mağdure ile rızaya dayalı cinsel ilişkide bulunmak suçundan açılan kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle 5237 sayılı Kanunun 73/4 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/8. maddeleri gereğince düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 31.07.2015 gün ve ... E. ... sayılı yazılı istemlerine istinaden ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2005 gün ve ... Esas, ... sayılı Ek kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre aynı Kanunun 309/4-d maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hükümde yer alan sanığın reşit olmayan mağdure ile rızasıyla cinsi münasebette bulunma suçundan verilen 10 ay hapis cezasının aynen geçerliliğine ilişkin 1. fıkrasının A- bendinin hükümden çıkartılmasına ve yerine "Sanık ... hakkında mağdure ...'a yönelik reşit olmayan mağdure ile rızasıyla cinsi münasebette bulunma suçundan hüküm kurulmuş ise de, bu eyleminin suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 104. maddesin de düzenlenip soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu ve mağdurenin soruşturma evresinde alınan ilk beyanında sanıktan şikâyetçi olmadığı anlaşıldığından, sanığın reşit olmayan mağdure ile rızasıyla cinsi münasebette bulunma suçundan cezalandırılmasına ilişkin mahkememizin 28.12.2004 gün ve ... Esas, ... sayılı Kararının ortadan kaldırılmasına, sanık hakkında bu suçtan açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK'nın 73/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE," ibaresinin eklenmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.