Mesajı Okuyun
Old 07-08-2010, 18:25   #5
MeRReM

 
Varsayılan

İzmir 2. Vergi Mahkemesi
Esas No: 2010/58 Karar No : 2010/614
İLGİLİ MADDE: 449, 550

ÖZÜ: Tasfiye edilerek ticaret sicilinden silinen şirket adına ceza kesilemez.
İstemin Özeti: Davacı şirket adına tasfiye memuru tarafından, şirket adına düzenlenen ihbarnamelerle salınan özel usulsüzlük cezalarının; şirketin tasfiye işlemlerinin tamamladığı, konut yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu, takdir komisyonu kararına dayanılarak özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceği, kesilen cezaların hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Vergi Mahkemesi Hakimliğince gereği düşünüldü:
Dava tasfiye işlemleri tamamlanarak sicilden silinen şirket adına Ba ve Bs formlarının elektronik ortamda verilmediği gerekçesiyle kesilen özel usulsüzlük cezalarının hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.
Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasında; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişilği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği öngörülmüş, ikinci fıkrasında, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlulularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı belirtilmiş, son fıkrada ise; tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerinin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı kurala bağlanmıştır. Ayrıca 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun tasfiye memurunun sorumluluğunu düzenleyen 34’üncü maddesinde de; tasfiye memurlarının kurumun tahakkuk etmiş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergilerin asıl ve zamlarından ve vergi cezalarından sorumlu olacakları hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, Türk Ticaret Kanununun 550’nci maddesinde; iflastan gayri bir sebeple vukuu bulan infisahın tescil ve ilan edilmek üzere ticaret siciline bildirileceği, 449’uncu maddesinde de; tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden terkininin tasfiye memurları tarafından sicil memurluğundan talep olunacağı hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; tasfiyeye giren davacı şirketin tasfiye işlemlerinin tamamlandığı, tasfiyesi tamamlanmış şirket adına özel usulsüzlük cezalarının kesildiği ve bunun üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bir şirketin hak sahibi olması veya borçlu kılınabilmesi, ancak tüzel kişiliği kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklı bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de, şirketlerin tüzel kişilği ticaret sicilinden silinmeleriyle sona ermektedir.
Olayda adına ceza kesme işlemi tesis edilen şirketin tüzel kişiliği de sona ermiş bulunmaktadır. Bu tarihten sonra, adı geçen şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması mümkün değildir. Bunun sonucu olarak tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi münfesih şirket adına tarh ve ceza kesme işlemleri tesis edilemeyeceği fakat ilgili dönemde şirketi temsile yetkili kişilerin sorumluluklarının devam edeceği açıktır.
Bu durumda,tasfiye işlemleri tamamlanarak ticaret sicilinden silinen ve böylece tüzel kişiliği sona eren şirket adına vergilendirme ve ceza kesme işlemi yapılamayacağından münfesih şirket adına düzenlenen dava konusu ihbarnamelerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, dava konusu cezalarınkaldırılmasına 26.04.2010 tarihinde karar verildi.