Mesajı Okuyun
Old 09-07-2010, 19:42   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Aşağıdaki kararı fikir vermesi açısından gönderiyorum:
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
Esas : 2005/17679
Karar : 2006/3713
Tarih : 16.03.2006
Avukatlık Kanunu´nun 164 son maddesinde açıklanan ve aksine sözleşme olmadığında avukata ait olacağı kabul edilen ücret alacağı yargılama ve icra gideri niteliğinde olduğundan ancak dava ve takip sonuçlandığında miktarı belli olur ve bundan sonra müvekkil tarafından hasımdan tahsili mümkün hale gelir. Yani hasım taraftan henüz vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş veya edememiş olan müvekkilden avukat bu alacağını isteyemez.
Mahkemece karar verilirken bu ilkelerin göz önüne alınması gerekir.
(1136 s. AK. m. 163, 164) (4721 s. MK. m. 2)
KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalı ile 01.08.2002 tarihli bir avukatlık hizmet ve vekalet ücret sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşme gereği davalıya ait bir çok icra ve dava dosyasını takip ettiğini, davalının sözleşmeyi 29.10.2004 tarihinde tek yanlı olarak feshettiğini ve sözleşme gereğince hak ettiği aylık ücret alacakları ile icra takip ve dava dosyalarından doğan karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek davalı hakkında vekalet ücreti alacağının tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, karşı yandan alınacak vekalet ücretinin istenebilmesi için dosyaların sonuçlandırılması ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahsil edilmesi halinde davacı avukata ödeneceğinin kararlaştırıldığını, dosyalar sonuçlanmadığından ücret istenemeyeceğini, aylık ücretlerin ödenmiş olduğunu, davacının dosyaları yeterince takip etmemesi nedeniyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının eylül ve ekim 2004 ayları ücreti ile birlikte takip ettiği dosyalar nedeniyle karşı taraftan tahsili gereken asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan vekalet ücretleri olarak toplam 9318,40 YTL için itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatı alınmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı, davalı hakkında başlattığı icra takibinde, davalının vekili olarak takip ettiği ve haksız fesih nedeniyle ücretini alamadığı icra takip ve dosyalarına ait vekalet ücretinin tahsili ile sözleşme gereği aylık ücretlerinin tahsilini istemiş, davalı yan sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini ispatlayamamıştır.
Haksız olarak azledilen avukat, takip ettiği her dava ve takip için avukatlık ücretinin tamamına hak kazanır, (Avukatlık Kanunu 174/2 maddesi) Avukatın bu ücret alacağı kapsamında müvekkili ile arasında yapılan ücret sözleşmesi gereğince hesaplanan vekalet ücreti ile yasanın 164/son maddesi gereği aksine sözleşme yapılmadığı için avukata ait olacağı açıklanan ve hasma tahmil edilmesi gereken ücretin bulunduğunda da duraksama olmamalıdır. Esasen taraflar arasında düzenlenen 01.08.2002 tarihli sözleşmenin avukata ödenecek ücret başlıklı kısmının 5.2 maddesinde açılacak dava ve takipler sonucu karşı yandan tahsil edilecek avukatlık ücretinin tamamının avukata ait olacağı kararlaştırılmıştır.
Davacı, icra takibinde açıkça sözleşme gereği aylık ücretleri ile karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretini de istediğini açıklamıştır. Ne var ki bu ücret alacağının hesaplanması ve muacceliyet kazanması konusuna açıklama getirilmelidir.
Avukatlık Yasasının 164/son maddesinde açıklanan ve aksine sözleşme olmadığında avukata ait olacağı kabul edilen ücret alacağı yargılama ve icra gideri niteliğinde olduğundan ancak dava ve takip sonuçlandığında miktarı belli olur ve bundan sonra müvekkil tarafından hasımdan tahsili mümkün hale gelir. Müvekkilin vekiline ödeme borcu da hasım taraftan tahsil edilmeden doğmaz. Diğer bir anlatımla hasım taraftan henüz vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş veya edememiş olan müvekkilden avukat bu alacağını isteyemez. Tahsil edilmiş olmasını beklemek durumundadır. Kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalmamalı, Avukatlık Yasasının 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapmalı, özellikle MK.nun 2. maddesinde ifadesini bulan hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kurallarının ihlaline izin vermemeli, gerektiğinde müvekkilin dava veya takip sonucunda belirlenen bu ücret alacağını tahsil etmiş kabul etmeli, aksi halde bu nitelikteki ücret alacağına ilişkin istemi henüz muaccel olmadığından reddetmelidir.
Somut olaya bakıldığında, mahkemece hüküm verilirken az yukarıda açıklanan ilkelerin göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, açıklanan genel ilkeler ışığında oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle, hasma tahmili gereken ücretlerden her takip için tahsil edilmiş veya tahsil edilmiş kabul edilecek ücret alacağı olup olmadığını, nedenleri de açıklanmak suretiyle belirlemek, böylece hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 16.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak : Yargıtay Kararları Dergisi Haziran-2006 Sayfa:923
Alınfı: http://www.dengeder.org/index.php/ya...n-kapsami.html