Mesajı Okuyun
Old 17-04-2011, 11:15   #10
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Daha önce mevzuatta yoktu, uygulaması vardı; şimdi ise uygulaması olmayacak ama mevzuatta olacak. Bunun yerine, "işçi işveren arasında yapılacak ibra sözleşmeleri geçersizdir" şeklinde bir hüküm de konabilirdi.

Geçtiğimiz hafta, İzmir Barosu'nun düzenlediği seminerde, hizmet akitlerine ilişkin bölümü Prof. Cevdet Yavuz anlattı. Sizin düşüncelerinizin aynısını soru olarak yönelttim kendisine. Verdiği cevaptan tatmin olmadım.

Bu arada, Sayın Yavuz öyle bir sahiplenmiş ki Yasayı; sanırsınız TBK bir anayasa, Prof. Yavuz da, o anayasayı yapan kurucu mecliste başvekil! Zira diğer iş yasalarına işçi açısından Yeni BK'dakinde göre daha aleyhe hüküm konamaycağı gibi bir şey de ifade etti.

Saygılar,

Maddenin Tasarıdaki hali:
m.419: "Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.

İşçinin işverenden olan alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi şarttır.

Hizmet sözleşmesi devam ederken veya sona ermesinden başlayarak bir ay geçmeden işçi aleyhine yapılan ibra sözleşmeleri kesin olarak hükümsüzdür.

İşçinin haklarını yeterince korumadığı veya aşırı ölçüde sınırladığı açıkça belli olan ibra sözleşmelerinin, hizmet ilişkisinin sona erdiği tarihten başlayarak iki yıl içinde iptali istenebilir."


Genel Gerekçe açıklaması:
"Maddenin birinci fıkrasına göre, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulacak ceza koşulu geçersizdir. Buna karşılık hizmet sözleşmelerine işçi lehine ceza koşulu konulabilir. Böylece fıkra hükmü nispi emredici bir nitelik taşımaktadır.

Maddenin ikinci fıkrasında, işçinin işverenden olan alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin geçerliliği şu iki koşulun birlikte gerçekleşmiş olmasına bağlanmıştır:
1. İbra sözleşmesi yazılı şekilde yapılmış olmalıdır.
2. Sözleşmede ibra konusu alacağın türü ve miktarı açıkça belirtilmiş olmalıdır.


Maddenin üçüncü fıkrasında, hizmet sözleşmesinin devamettiği sırada veya sona ermesinden başlayarak bir ay geçmeden, işçi aleyhine yapılan ibra sözleşmelerinin hükümsüz olduğu belirtilmektedir.

Maddenin son fıkrasında ise, ibra sözleşmesinin iptalinin istenebilmesinin koşulları düzenlenmektedir.

Buna göre, ibra sözleşmesi işçinin haklarını yeterince korumuyor veya aşırı ölçüde sınırlıyorsa ve bu durumlar açıkça belli ise işçi, böyle bir ibra sözleşmesinin, hizmet ilişkisinin sona erdiği tarihten başlayarak iki yıl içinde iptalini isteyebilecektir"


Madde Gerekçesi açıklaması:
"818 sayılı Borçlar Kanunu ile kaynak İsviçre Borçlar Kanununda yer verilmeyen, “V. Ceza koşulu ve ibra” kenar başlıklı yeni bir maddedir.


Tasarının dört fıkradan oluşan 419 uncu maddesinde, işçinin ceza koşuluna ve ibraya karşı korunması düzenlenmektedir.

Maddenin birinci fıkrasına göre, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulacak ceza koşulu geçersizdir. Buna karşılık hizmet sözleşmelerine işçi lehine ceza koşulu konulabilir. Böylece fıkra hükmü nispi emredici bir nitelik taşımaktadır.

Maddenin ikinci fıkrasında, işçinin işverenden olan alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin geçerliliği şu iki koşulun birlikte gerçekleşmiş olmasına bağlanmıştır:
1. İbra sözleşmesi yazılı şekilde yapılmış olmalıdır.
2. Sözleşmede ibra konusu alacağın türü ve miktarı açıkça belirtilmiş olmalıdır.

Maddenin üçüncü fıkrasında, hizmet sözleşmesinin devamettiği sırada veya sona ermesinden başlayarak bir ay geçmeden, işçi aleyhine yapılan ibra sözleşmelerinin hükümsüz olduğu belirtilmektedir.

Maddenin son fıkrasında ise, ibra sözleşmesinin iptalinin istenebilmesinin koşulları düzenlenmektedir. Buna göre, ibra sözleşmesi işçinin haklarını yeterince korumuyor veya aşırı ölçüde sınırlıyorsa ve bu durumlar açıkça belli ise işçi, böyle bir ibra sözleşmesinin, hizmet ilişkisinin sona erdiği tarihten başlayarak iki yıl içinde iptalini isteyebilecektir."

Adalet Komisyonu'nun kabul ettiği metin:
m.420: "Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.

İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.

Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.

İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır."



Adalet Komisyonu Raporu:
"Tasarının 419 uncu maddesinin tamamını kapsayan değişiklikle, ibra sözleşmesinin şekil ve geçerlilik şartları belirgin hâle getirilmiş ve bu hükümlerin destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu sayede, işçi haklarının genellikle kişiliğe bağlı bir insan hakkı olması, bu konuları düzenleyen Anayasa hükümlerinin niteliği (Any. m. 2, 49 vd) ve evrensel müktesabatın eriştiği düzey gözetilerek, koruma normlarının hukuki yapısının, uygulamadaki kimi sorunları olabildiğince arındıracak bir kesinliğe kavuşturulması amaçlanmış ve madde teselsül nedeniyle 420 nci madde olarak kabul edilmiştir."


Sayın Yavuz bildiğim kadarıyla Adalet Komisyonundaydı Muhtemelen; Tasarıda olmayan, genel gerekçe ve madde gerekçesi yukarıdaki şekilde ve hatta Adalet Komisyonu Raporu'nda dahi bankayla ilgili eklemenin gerekçesine yer verilmeyip hiçbir şekilde açıklama dahi yapılmayan bir hususun Adalet Komisyonunca maddeye dahil edilip yasalaşmasını savunmak ihtiyacı hissetmiştir


İlgili maddeye göre:

İbra Sözleşmesi:

1- Yazılı olacak,
2- Sözleşmenin tarihi, hizmet sözleşmesinin sona ermesi tarihinden en az 1 ay sonra olacak,
3- İbra konusu alacağın tür ve miktarı açıkça belirtilmiş olacak
4- Ödeme, banka aracılığıyla yapılmış olacak.

6098 S.K. m.1: "Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur..."

6098 S.K. m.12: "...Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz."

"Ödemenin, banka aracılığıyla yapılmış olması" sözleşmenin geçerlilik şekli olarak tanzim edilemez; bu bir ispat şeklidir. İspat şeklini alıp buradaki gibi geçerlilik şekli haline sokmaya çalışırlarsa (bazen) buradaki gibi sözleşme yapmayı anlamsız hale getirirler. Yapmayacağım sözleşmenin şekli de beni çok alakadar etmez Düzenleme çerçevesinde -tabiri caizse- banka aracılığıyla yaptığım ödemenin ispatı için ibraname sözleşmesi düzenliyorum gibi saçma sapan bir durum ortaya çıkıyor.

Ödemenin, banka yoluyla yapılması şartı, -ancak- kanunda tanzim olunan delil sözleşmesi olarak nitelendirilebilir. Ve bu meyanda:

6100 S.K. m.193: "Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler..."

gereği işçi ve işveren; ibra sözleşmesinde, banka aracılığıyla ödeme yapılması hususundaki delil sözleşmesi dışında bir delil sözleşmesi kararlaştırabilmelidirler (diye düşünüyorum ).

P.S: Tabii 9. Dairenin bunu "zinhar" kabul etmeyeceğini biliyorum Bu arada Adalet Komisyonu Raporu'nda "şekil ve geçerlik şartları belirgin hale getirilmiş" dediğine göre birinci şekil kelimesi "ispat şekli" demek ki

Saygılar...