Mesajı Okuyun
Old 11-12-2017, 14:30   #3
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Alıntı:
...icra müdürünün kimlik numarası bildirmem için bana süre vermesi hangi kanun maddesine dayanıyor,

Ekli karara göre HMK m. 124/3 olduğu düşünülebilir...


**alacaklının borçluya ait bilgilere ancak resmi sıfata haiz İcra Müdürlüğü marifetiyle ulaşabileceği ... **


T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2013/19920

K. 2013/27600

T. 9.9.2013

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçlu aleyhine Diyarbakır 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08.10.2012 tarihli 2012/105 D. İş sayılı kararıyla ihtiyati haciz kararı verilmiş, alacaklı tarafından Diyarbakır 7. İcra Müdürlüğü'nün 2012/7369 E. Sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararının icrasına geçilmiştir.

İcra Müdürlüğü tarafından İ.B. A.Ş.'ye yazılan yazıya verilen cevapta borçlunun ayrıntılı hesap dökümü gönderilmiştir. Alacaklı tarafından hesap dökümünde görülen ve borçlu tarafından hesabına para aktarılan şahısların adres ve kimlik bilgilerinin tespiti amacıyla Diyarbakır İ.B. Şubesi'ne müzekkere yazılması talep edilmiş, talep İcra Müdürlüğü'nce kabul edilerek 27.12.2012 tarihinde müzekkere yazılmış, daha sonra talepte adres ve kimlik bilgileri istenilen kişilerin dosyayla ilgileri bulunmadığı belirtilerek ilk karardan dönülmüş ve 08.01.2013 tarihinde talebin reddine karar verilmiştir.

Alacaklının İcra Müdürlüğü işlemine karşı şikayet yoluna başvurması üzerine, Diyarbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nce işlemin temelinin mahkemenin vermiş olduğu ihtiyati haciz kararına dayanması ve alacaklının borçluya ait bilgilere ancak resmi sıfata haiz İcra Müdürlüğü marifetiyle ulaşabileceği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nun 03.10.2007 tarih ve 2007/12-601 Esas - 2007/695 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, icra müdürlüğünün daha önce yaptığı işlemlerden kendiliğinden dönmesi mümkün değildir.

İcra dairelerinin sorumlu amiri durumundaki icra müdürlükleri icra işlerinde birinci derecede görevlidir ve yaptıkları işlemlerin bazılarında hiçbir takdir yetkisi yokken, bazı işlemlerinde ise takdir yetkisi tanınmıştır. Takdir yetkisi tanınan hallerde takdir yetkisini kullanırken, ilgililerin menfaatini en iyi şekilde gözetmek zorundadır. Ayrıca, kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin kendisine verdiği görevleri yapıp yapmama konusunda serbestiye sahip olmayıp; kendisine yapılan her talep hakkında olumlu veya olumsuz bir işlemde bulunmak; karar vermek zorundadır. Yine, süreye tabi işleri süresinde, olmayanları da uygun bir sürede yapmak zorundadır.

İcra müdürlükleri birer adli memur olup, yaptıkları işlemler de “adli işlem”dir ve icra müdürlüklerince tutulan tutanaklar alenilik özelliği taşıdığı gibi ispat gücüne de sahiptir.

Kısacası, icra müdürlüklerince tutulan tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. İcra daireleri icra hakimliklerinin daimi gözetimi ve denetimi altında olup, işlemlerine karşı icra hakimliklerine şikayet yoluna başvurulur. Şikayet, icra dairelerinin icra hukukuna aykırı olan ve hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin iptali ve düzeltilmesini veya yerine getirilmeyen veya sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesini sağlamak için kabul edilmiş bir kanun yoludur. Açıklandığı üzere, adli işlem niteliğindeki icra müdürlüğü işlem ve kararlarına karşı İcra ve İflas Kanunu şikayet kurumunu düzenlenmiş ve müdürlük kararlarının değiştirilme ya da iptalini şikayet yoluyla başvuru halinde İcra Hakimliğinin kararıyla olanaklı kılmıştır.

Durum bu olunca, icra müdürlüklerinin verdikleri kararlardan kendiliklerinden dönerek yeni bir karar vermeleri kural olarak mümkün değildir.

Mahkemece şikayetin bu nedenlerle kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsiz ise de; sonuçta istem kabul edildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 24,30 TL onama harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.