Mesajı Okuyun
Old 08-04-2009, 12:30   #672
ege

 
Varsayılan

Ankara toplantısına bizimle birlikte katılan sevgili dostum Avukat Ahmet Çolakoğlu, mesleğinin ilk günlerinde yaşadığı başından geçen bir olayı anlatmıştı ve toplantımıza katılanları çok güldürmüştü.
Bu öyküyü sizinle paylaşmalıyız diye düşünüyorum. ve onun ağzından dinlediğimiz gibi aktarıyorum (izniyle elbette)

Arkadaşımız henüz ruhsatını alalı bir ay kadar olmuş ve bir arkdaşı ile birlikte büro açmışlar.

Bir gün, staj yaptıkları avukat abileri aramış ve
"sizden bir ricam olacak, DGM de bir davam var fakat aynı gün benim de İstanbula gitmem gerekiyor, duruşmada önemli bir durum olmayacak zaten benim yerime duruşmaya girermisiniz?"

Meslekdaşlarımız hatırlarlar, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi şaraphane dediğimiz mevkide eski tarihi bir bina ve hayli heybetli bir bina aynı zamanda. DGM zaten ürkütücü bir Mahkeme adı.

Arkadaşımız Staj avukatının ricasını kıramıyacak ama hiç de o mahkemede henüz duruşmaya girmemiş. Düşünmüş taşınmış , nasılsa herşeyin bir ilki var, madem ki önemli bir durumda yokmuş rutin bir duruşma yapılacakmış diyerek cesaretlenmiş "tamam abi ben girerim" demiş.

Duruşma günü erken gelmiş, ki salona göz atayım, kim nerde oturuyor göreyim demiş. Bir ara açılan kapıdan O da girmiş içeriye ve dinleyici sıralarından birine geçmiş, duruşmayı izlemeye başlamış.

Mahkeme heyeti yüksekçe bir yerde duruyor ve loş bir ortam var, ışık da heyetin arkasından geldiği için hakimler hepten heybetli bir şekilde siluetleri görülüyor yüzleri seçilmiyormuş.

İzlediği duruşma devam ederken birden Başkan gürlemiş;
"Olum ne uyuyorsun orda! çık dışarı!.."
Arkadaşımız birden irkilmiş, etrafına bakınmış zaten kendisinden başka bir izleyici avukat yok.
Başkan kime söylendi , kendisine bağırdı diye düşünürken
yeniden gürlemiş başkan " "ÇIK DIŞARI DEDİM SANA!"

Ahmet sıkıntı ile yerinden kalkmış, kapıya doğru yürümeye başlamış ama
kendine böyle bir durumu da yediremiyor ve bir şey söylemesi lazım.
Tam kapıya gelince dönmüş , bütün cesaretini topalmış Heyetin durduğu yüksek yere doğru bakmış,
"Sayın Başkanım böyle davaranamazsınız ben burada savunma görevi bulunuyorum ve avukatım!"

O gürleyen ses birden nazik bir ses tonuna dönüşmüş
"rica ederim avukat bey, ben size söylemedim, mübaşir uyuyor ona kızdım"
Ahmet alı al moru mor bir şekilde "ben yanlış anladım Hakim bey" deyip salonda kalamayıp kendini dışarıya atmış

Az sonra kendi duruşmasına sıra gelmiş, sanıklar gelmiş.
Zabıta birşeyler yazılıyor kimlik tespiti yapılıyor,
aynı ses bir daha gürlemiş "AYAĞA KALK DEDİM SANA!"

Ahmet yerinden fırlamış ayağa dikilmiş,

bu sefer yine aynı nazik ses " Avukat bey size demedim,yanlış anlamayın sanık oturuyor ona dedim.."

))

Mesleğimin ilk günlerinde ilk ceza davam böyle geçti diye anlatıyor Ahmet, ama tabiiki birde onun ağzından dinlemek lazım

Bizler Ankara toplantısının en güzel anısı olarak bu olayı dinledik ve gülmekten gözlerimiz yaşardı

Bende size aktardım)

Avukatlar haftamız kutlu olsun!

Tüm meslekdaşlarıma saygılarımla