Mesajı Okuyun
Old 13-04-2004, 10:34   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan TCK

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU

E. 2001/4-165
K. 2001/195
T. 2.10.2001

• AİLE BİREYLERİNE KÖTÜ MUAMELE VE TEHDİT SUÇLARININ AYRI AYRI OLUŞMASI ( Eşini Sürekli Döven ve Ölümle Tehdit Eden Sanık )
• TEHDİT SUÇU ( Aile Bireylerine Kütü Muamele Suçunun Unsuru Olmayıp Bağımsız Suç Oluşturması )
• ÖLÜMLE TEHDİT SUÇU ( Aile Bireylerine Kötü Muamele Suçunun Unsuru Olmayıp Bağımsız Suç Oluşturacağı )
765/m.191,11,477,478
ÖZET : Resmi nikahlı eşi katılanı olay günü ve öncesinde sürekli döverek evden kovan ve atmaya çalışan, evin kapı kilitlerini değiştirerek eve girmesini engelleyen, "ölümün benim elinden olacak, başını taşla ezdireceğim..." diye tehdit eden sanığın eylemi ''aile bireylerine kötü muamele" suçundan başka sarfettiği tehdit içeren sözlerini TCY.nın 191/son maddesi ve fıkrasının dışında bir fıkrasına uyması, aile bireylerini korumaya yönelik düzenlemenin aynı fiillere daha az ceza verilmesi ve bireyleri mağdur etme sonucunu doğuracak olması, aynı durumda cezanın ağırlaştırılmasını öngören ya da ailenin korunmasını amaçlayan düzenlemelere ters düşmesi nedenleriyle ayrı bir suç oluşturur.

DAVA : Aile bireylerine kötü muamele ve tehdit suçundan sanık Mehmet'in TCY.nın 478/1-3, 191/1 ve 71. maddeleri uyarınca 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin ( İzmir Onbirinci Asliye Ceza Mahkemesi )nce verilen 21.12.1999 gün ve 1336/1524 sayılı hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle,dosyayı inceleyen Dördüncü Ceza Dairesince 4.6.2001 gün ve 5698/6932 sayı ile onanmıştır.

Yargıtay C. Başsavcılığı ise 29.6.2001 gün ve 26028 sayı ile;

Sanığın nikahlı eşini sürekli dövdüğü, tehdit ettiği ve kötü davrandığı konusunda anlaşmazlık bulunmamaktadır.

Aile bireylerine kötü muamele teşkil eden hareketler, tek başına ele alındıkları taktirde bağımsız bir suç teşkil edebilirler, yaralama, ırza geçme, hakaret, tehdit, hürriyeti tahdit gibi, bu taktirde geri kalan hareketler itiyadi suç olan kötü muamele suçunu teşkil etmekte iseler, bu suçlarla içtima ettiklerini kabul etmek gerekir. Ancak sövme, tehdit veya yaralama fiilinin hafiflemiş şeklinin bu suçun unsurunu teşkil ettiği ve bağımsızlıklarını kaybettiklerini kabul etmek gerekir.

Öğretide, yargı kararlarında da tehdit fiilinin aile bireylerine kötü davranma suçunun unsurunu oluşturduğu ve bağımsızlığını kaybettiği belirtilmiştir. Sanığa isnat edilen eylem iki ayrı suçu değil, tek bir aile bireylerine kötü davranma suçunu oluşturmaktadır, gerekçesiyle itiraz yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Dosya Birinci Başkanığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Sanık Mehmet'in resmi nikahlı eşi katılan Hafiza'yı olay tarihi ve öncesinde sürekli darp ederek evden kovduğu, evden atmaya çalıştığı, evin kapı kilitlerini değiştirerek eve girmesini engellediği, ölümün benim elimden olacak, başını taşla ezdireceğim, dağa kaldıracağım demek suretiyle tehdit ettiği olayda; Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın eylemlerinin bir bütün halinde aile bireylerine kötü muamele suçunu mu, yoksa aile bireylerine kötü muamele ve tehdit suçlarını mı oluşturduğu, başka bir deyişle tehdit suçunun aile bireylerine kötü davranma suçunun içinde eriyip erimeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Türk Ceza Yasasının 478. maddesinin birinci fıkrasında; 477. maddede beyan olunan terbiye hakkını ve disiplin yetkisini kötüye kullanma halleri haricinde ailesiyle birlikte yaşayan 12 yaşından aşağı bir çocuğa veya aile bireylerinden birine merhamet ve şefkatle bağdaşmayan kötü muamelelerde bulunan failin cezalandırılacağı öngörülmüştür. Maddede eylemin TCY.nın 477. maddesinde düzenlenen suçu oluşturan haller dışındaki merhamet ve şefkatle bağdaştırılması mümkün olmayan kötü ( fena ) muameleler olması gerektiği belirtilmiş, kötü ( fena ) muamele tanımlanmamış ancak, 478. maddeyi değiştiren 8.6.1993 gün ve 2275 sayılı Yasanın gerekçesinde "fena ( kötü ) muameleden maksadın darp dışındaki fiil ve hareketler" olduğu belirtilmiştir.

Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararlarında ( örneğin 14.1.1985 gün ve 2-393/5, 8.12.1949 gün ve 4-389/372, 10.10.1960 gün ve 4/54/54 sayılı kararları ) kötü muamelenin; "müessir fiil oluşturmayan ve aynı zamanda terbiye ve disiplin araçlarını kötüye kullanma biçiminde kendisini göstermeyen, ancak beden bütünlüğüne zarar veren hürriyeti ve haysiyeti esaslı biçimde rencide eden fiiller olduğu belirtilmiş, öğretide de bu ilke benimsenerek, küfür, beden kabiliyetleri ile bir oran halinde bulunmayan ağır hizmetler yaptırmak, çıplak gezdirmek, gece sokakta yatırmak, aç susuz bırakmak, sokakta yatırmak gibi hareketlerin kötü muamele suçunu oluşturduğu, belirli bir muamele tarzının kötü muamele olup olmadığı belirlenirken, yapan ile ona katlanan arasındaki ilişki ve hayat tarzının gözden uzak tutulmaması gerektiği ileri sürülmüş, ( Dönmezer, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler 16. Bası, sh. 261, 262, Gözübüyük, Şerhi, C. 4, sh. 504, Erem, Türk Ceza Kanunu Şerhi, C. 3, sh. 2225 ) Önder ise; "mağdura maddi veya manevi bakımdan eziyet veren, bedeni veya ruhsal yapısında zarar veya tehlike meydana getiren her türlü eylemin bu kavrama gireceğini belirtmiştir ( Şahıslara ve Mala Karşı Cürümler, sh. 215 ). Aynı ilkeler TCY.nın öntasarısında da korunarak, konuyu düzenleyen 333. madde gerekçesinde merhamet ve şefkatle bağdaşmayacak yani belirli bir ölçüde ağırlık taşıyan hareketlerin kötü muamele sayılacağı, etkili eylem, fuhşa teşvik, ırza tasaddi, ırza geçmek, terk gibi halIerin bu kavram dışında tutulması gerektiği açıklanmıştır.

Aile bireylerine kötü muamele teşkil eden hareketlerin bağımsız bir suç teşkil etmeleri de mümkündür. Öğretide; Erman; bu hareketlerin tek başına müessir fiil, ırza tecavüz, hakaret, tehdit, hürriyeti tahdit gibi suçları oluşturabileceklerini, bu taktirde geri kalan hareketlerin itiyadi suç olan kötü muamele suçunu oluşturmaları halinde, bu suçlarla TCY.nın 478. maddesindeki suçun içtima edeceğini, ancak sövme, tehdit veya müessir fiilin hafif şeklinin suçun unsurunu teşkil ettiğini ve mürekkep suç kuralları gereği bağımsızlıklarını kaybettiklerini, ( Erman- Özek, Kişilere Karşı İşlenen Suç sh. 252 ) Erem ise; ''fiillerden biri müstakil suç teşkil etmekte ise bu fiile hükmün uygulanacağı görüşünü ileri sürmüşlerdir ( Erem, TCK. Ö Hükümler C. 3, sh. 2226 ).

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

TCY.nın 191/son maddesinde düzenlenen sair tehdit suçunun aile bireylerine kötü muamele suçu içinde eriyeceğini kabul etmek mümkün ise de, diğer fıkralardaki tehdit eylemlerinin bu suç içinde eridiğini kabul etme olanağı bulunmamaktadır; aksi halde aileyi korumak amacıyla getirilmiş olan bir düzenlemenin, aynı fiillere daha az ceza verilmek suretiyle onları mağdur etme sonucunu doğuracağı, böyle bir düşünce tarzının ise, belirli suçların aile bireyleri tarafından işlenmesi halinde cezasının ağırlaştırılmasını öngören ve bununla da yetinmeyerek ailenin korunması hususunda yeni düzenlemeler getiren ( örneğin, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun ) yasa koyucunun amacıyla da bağdaşmayacağı açıktır.

Bu itibarla Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

Kurulun iki üyesi itirazda belirtilen gerekçelerle kabulü yönünde karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının ( REDDİNE ), dosyanın mahallinden gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 2.10.2001 günü oyçokluğuyla karar verildi.

-----------------------------------------------------------------------
Karar Kazancı Bilişim Teknolojileri İçtihat Bilgi Bankasından alınmıştır.

www.kazanci.com.tr
-----------------------------------------------------------------------

Av.Habibe Yılmaz Kayar
İstanbul Barosu