Mesajı Okuyun
Old 29-05-2014, 14:54   #11
Avukat Tekin

 
Varsayılan

Sayın phrat; inancıma göre Avukatların kazançlarının eşit olmaması mesleğin doğasına uygun bir durumdur. Biz hizmet sektörü çalışanlarıyız. Hizmetin süresi tek başına bir eşitlik sağlama gereci olarak kullanılamaz. Nitekim bir avukatın bir dosyayı baştan sona tüm aşamalarıyla takip ettiği halde dosyaya müvekkilinin lehine hiçbir olumlu etkisi olmadığı durumlar da mevcuttur. Yani uzun soluklu ama niteliksiz bir hizmet de veriliyor olabilir. Aynı şekilde bir davadan bir avukat 5 birim ücret alıp çok nitelikli hizmet veriyorken bir başka avukat 10 birim ücret alıp niteliksiz hizmet de verebilir.
Biz mal alıp satmıyoruz. Dolayısıyla avukatlık hizmetine standart bir değer biçilemez. Olsa olsa mevcut hükümlerin içerdiği gibi alt ve üst sınır konabilir. Bu durumda bile ücretin müddeabihe nispetle bir oran olarak değil de net bir rakam olarak belirlendiği durumlarda böyle bir sınır da yoktur.
Bu ve benzer bir çok sebeple örneğinizin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Aksi durumu işaret edecek farazi örnekler de hazırlanabilir.

Örneğin müvekkili "M" ile başarı esaslı bir Avukatlık sözleşmesi yapmış olan Avukat "A" açmış olduğu davada o kadar etkili bir dilekçe hazırlamıştır ki Davalı "D" bu uyuşmazılğı sürdürmenin kendisi için bir yarar sağlamayacağını öngörüp dava dilekçesi kendisine geldikten çok kısa bir süre sonra A'nın müvekkili M ile sulh olmuştur. Müvekkil M de A'ya ücret vermemek adına kendisine bu sulh durumundan bahsetmeyip, D ile yaptıkları anlaşma uyarınca davadan feragat etmiştir.

Müvekkili "M" ile başarı esaslı olmayan belli bir bedelin belirlendiği bir Avukatlık sözleşmesi yapmış olan Avukat "A-2" açmış olduğu davada o kadar hatalar yapmıştır ki Davalı "D" bu uyuşmazlığı sürdürmenin kendisi için yarar sağlayacağını ve aslında M haklı olmasına rağmen davanın lehine sonuçlanacağın öngörüp davayı sürdürmüş ve nitekim 3 yıllık toplam yargılama süresi sonunda D davayı kazanmıştır. Avukat A-2 ise anlaştığı tüm bedeli almıştır.
Lütfen söyleyin bana bu konuda vicdan ne der?



Ayrıca Avukatlık Kanunu m.174/2 deki "Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir." hükmünü de göz önünde tutmak gerekir. Yargıtay sulh olma durumunu da azille aynı hukuki sonuca bağlamakta ve bu durumda da avukatın ücretinin tamamının ödenmesi gerektiğini belirtmektedir. Yani bu hususların sözleşmeye yazılması gerek şart değildir.

Sayın Ergin, Haluk Burcuoğlunun bu konudaki bir makalesinden alıntı yaptım. Hoca bu durumlarda sözleşmenin geçersiz sayılmaması gerektiğini düşünüyor ve diyor ki "... Öncelikle, asgari ücretin altında kalan ücretin bu düzeye yükseltilmesiyle, tavan ücretin aşılması halinde tavan ücrete indirmeyle, koşutluk ve dolayasıyla avukatlık sözleşmesinin tarafları arasında eşitlik daha iyi sağlanmış olacaktır. Öte yandan, bu düşüncenin yaygınlaşması halinde, avukatlık sözleşmesinde asgari ücretin altındaki ücretle yetinilebileceği kanısı da yaygınlaşacak ve asgari ücretin getiriliş amacının kolayca dışına çıkılabilecektir..."
Ayrıca Sayın Kocabaş'ın aktardığı karardaki olayda avukatın başlangıçta hiç ücret almadığını da hatırlayalım. Eğer bu durumlarda sözleşme geçersiz sayılsa idi o zaman bu olayda da Yargıtay buna hükmederdi diye düşünüyorum.
Benim aklımda da sadece aradaki farkı mı yoksa başarılı olunmuşcasına kalan ücretin tamamını mı isteyebilirim şüphesi var ancak gene de tamamının istenmesi fikrine -doğal olarak - daha sıcak bakıyorum.