Mesajı Okuyun
Old 09-10-2008, 18:34   #2
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 1995/1-263

K. 1995/306

T. 24.10.1995

• YASAL SAVUNMA - MEŞRU MÜDAFA ( Şartları )

• BABASINI HENÜZ ÖLDÜRMÜŞ OLAN KİŞİYİ ELİNDE SİLAH BULUNDUĞU HALDE ÖLDÜRMEK ( Meşru Müdafa )

765/m.49

ÖZET : Yasal savunma; hukuka aykırılığı ortadan kaldırıp, eylemi hukukun meşru saydığı bir hareket haline getirir. Bir savunmanın yasal sayılabilmesi için; saldırı varolmalıdır, haksız olmalıdır, nefis ya da ırza yönelik olmalıdır. Saldırıdan kurtulmak için savunma zorunlu olmalıdır. Yasa başkasının nefis ya da ırzına yapılan saldırı için de yasal savunmaya olanak tanımaktadır. Sanığın babası, ölen tarafından av tüfeği ile vurulmuş, sanık av tüfeğinin sesi üzerine kahvehanenin dışına çıktığında bu durumla karşı karşıya kalmıştır. Ölenin elinde av tüfeği bulunmaktadır. Babası henüz vurulmuştur. Ölenin sanığın babasına yönelik saldırısı henüz bitmediği gibi, taraflar arasında 15 yıl öncesine dayalı husumet nedeniyle bu saldırı yön değiştirerek, pek muhtemel biçimde kendisine de yönelebilecek bir durumdadır. Sanığın saldırıya karşı savunmada bulunmak zorunluluğu doğmuştur. Saldırı nefse yönelik olup, saldırıyla savunma arasında da kabul edilebilir bir orantı mevcuttur. Bu itibarla sanığın üzerine yüklenen suçu yasal savunma koşulları içerisinde işlediğini ve savunmada aşırılığa kaçmadığını kabulde zorunluluk bulunmaktadır.
DAVA : Kasten adam öldürmek ve yaralamak suçlarından sanık İsmet Kıtlık’ın T.C.Y.nın 448, 51/2, 59. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay ağır hapis ve T.C.Y.nın 459/2, 59 ve 647 Sayılı Yasanın 4’ncü maddesi uyarınca 558.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Sakarya Ağır Ceza Mahkemesince 5.7.1994 gün ve 109/198 sayı ile verilen kararın, sanık ve katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Birinci Ceza Dairesince 31.1.1995 gün ve 4295/168 sayı ile;
1- Ölenle, sanığın aileleri arasında 1977 yılından beri devam eden husumet bulunduğu, olay günü ölenin ateş edip, kahvehanenin önünde oturan sanığın babasını öldürdüğü anda, kahvehanenin içinde bulunan sanığın aynı anda dışarı fırlayıp, babasına yönelik ve pek muhtemel kendisine de yönelebilecek saldırıdan doğan tehlikenin ortadan kalkmadığı şartlar içinde ateş edip, öleni öldürdüğünün dosya içeriğinden açıklıkla anlaşılması karşısında, sanığın olayda tamamen yasal savunma şartları içinde hareket ettiği ve savunmada aşırılığa da kaçmadığının kabulünde zorunluluk bulunduğu halde, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Ölene ait av tüfeğinin mirasçılarına iadesi yerine zoralımına karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 4.5.1995 gün ve 70/135 sayı ile; ( 2 ) no.lu bozma nedenine uyarak; dosya kapsamına göre ölen Bahattin Topçu’nun tek ve asıl hedefi sanığın babasıdır. Sanığa karşı silahlı veya silahsız hiçbir saldırısı yoktur. Ölen Bahattin Topçu av tüfeği ile sanığın babasını vurmuş ve olay burada bitmiştir. Babasının öldürülmesinden duyduğu öfke ile sanık bu suçu ağır tahrik altında işlemiştir. Açıklaması ile önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da sanık müdafii tarafından süresinde temyiz edildiğinden, dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "Bozma" istekli 13.9.1995 gün ve 55667 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın üzerine yüklenen kasten adam öldürme suçunu hukuka uygunluk sebebi oluşturan yasal ( meşru ) savunma koşulları içersinde işleyip, işlemediği hususundadır.
Taraflar arasında olaydan 15 yıl öncesine dayalı husumet bulunduğu, bu nedenle silah taşımak zorunda kaldıkları, olay günü kahvehanede bulunan babasına tabancasını vermek üzere sanığın köy kahvehanesine gittiği, ölen Bahattin Avcı’nın elinde av tüfeği ile kahvehanenin önünde oturmakta olduğu, kahvehanenin içersine giren sanığın, kalabalık nedeniyle tabancasını babasına veremediği, bir masaya oturarak oyun seyretmeye başladığı, bu sırada sanığın babasının kahvehane dışına çıktığı ve o anda ölen Bahattin’in elindeki av tüfeği ile ateş ederek, sanığın babasını vurduğu, av tüfeğinin patlaması üzerine dışarıya çıkan sanığın, babasının ölen tarafından vurulduğunu ve ölenin elinde av tüfeği bulunduğunu görünce, belindeki tabancayı çekerek ateş edip, Bahattin’i vurarak öldürdüğü, daha sonra ölenin elinden av tüfeğini aldığı, kimsenin üzerine gelmemesi uyarısında bulunduğu sırada, tüfeğin patlayarak Hayri Sarı’yı yaraladığı ve olay yerinden uzaklaştığı, sanığın savunması, tanık anlatımları, olay yeri tutanağı, ölü muayene ve otopsi tutanağı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
T.C. Yasasının 49’ncu maddesinde düzenlenen ve hukuka uygunluk sebebi oluşturan nedenlerden sadece birisi olan yasal ( meşru ) savunma; hukuka aykırılığı ortadan kaldırıp, eylemi hukukun meşru saydığı bir hareket haline getirir. Bir savunmanın yasal ( meşru ) sayılabilmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır.
A- Saldırıya İlişkin Koşullar:
a- Saldırı Varolmalıdır: T.C.Y.nın 49’ncu maddesinde; ".... bir taarruzu filhal def’i zaruretinin bais olduğu mecburiyetle" demek suretiyle saldırının somut olarak varolması gerektiğini aramaktadır. O halde saldırı ile savunma aynı anda ( hemzaman ) olacaktır. Ancak, henüz başlamamış, fakat başlaması muhakkak olan ve başladığı takdirde savunmayı olanaksız kılacak ya da çok güç hale getirecek bir saldırıya karşı savunma yasal sayılmalıdır.
b- Saldırı Haksız Olmalıdır: Saldırının haksız olması demek, suç sayılmasını gerektirmez. Hukuk düzenine aykırı olması yeterlidir.
c- Saldırı Nefis ya da Irza Yönelik Olmalıdır: Nefis ve ırz kavramlarının en geniş biçimde yorumlanması gerekir.
B- Savunmaya İlişkin Koşullar:
a- Savunma Zorunluluğu: Saldırıdan kurtulmak için savunma zorunlu olmalıdır. Bu zorunluluk, her olayın somut özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Savunma zorunluluğu bulunan kimsenin kaçması olanaklı iken kaçmadığı ve savunma zorunluluğunun gereğini yaptığı için yasal savunmadan yararlandırılmaması düşünülemez.
Bir başka anlatımla kaçma yükümlülüğü yüklenemez.
b- Saldırı ile Savunma Arasındaki Oran: Bu oran saldırıya uğrayan hakkın konusuna ve kullanılan araca göre belirlenir.
Yasa başkasının ( üçüncü kişi ) nefis ya da ırzına yapılan saldırı için de yasal savunmaya olanak tanımaktadır.
Yasal savunmanın koşullarını bu şekilde belirledikten sonra, olaya bakıldığında, sanığın babası, ölen Bahattin Topçu tarafından av tüfeği ile vurulmuş, sanık av tüfeğinin sesi üzerine kahvehanenin dışına çıktığında bu durumla karşı karşıya kalmıştır. Ölen Bahattin Topçu’nun elinde av tüfeği bulunmaktadır. Babası henüz vurulmuştur. Ölenin sanığın babasına yönelik saldırısı henüz bitmediği gibi, taraflar arasında 15 yıl öncesine dayalı husumet nedeniyle bu saldırı yön değiştirerek, pek muhtemel biçimde kendisine de yönelebilecek bir durumdadır. Sanığın saldırıya karşı savunmada bulunmak zorunluluğu doğmuştur. Saldırı nefse yönelik olup, saldırıyla savunma arasında da kabul edilebilir bir orantı mevcuttur. Bu itibarla sanığın üzerine yüklenen suçu yasal savunma koşulları içerisinde işlediğini ve savunmada aşırılığa kaçmadığını kabulde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu nedenle, direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Kurul Üyesi Zeki Aslan, direnme kararının haklı nedenlere dayandığını ileri sürmüştür.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sanık müdafiinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, isteme aykırı olarak direnme kararının BOZULMASINA, 24.10.1995 tarihinde yasal oyçokluğuyla karar verildi