Mesajı Okuyun
Old 12-04-2008, 12:45   #17
tuval2310

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ferrarif398
Ancak, tanıma davasını açmakta ısrar ediyor. Bu isteği isteği karşısında tanıma davasını açacağım.

Tanıma davasını şu aşamada açamayacaksınız.Çünkü çocuk her ne kadar başka bir erkekten de olsa kadının evlilik birliği içinde dünyaya geldiği için koca ile soybağı kurulmuştur.
Tanıma evlilik dışı çocuklar için mümkündür ama halihazırda bu çocuk resmi olarak evlilik dışı değildir.Bu sebeple zaten başka biriyle soybağı bulunan bu çocuğa tanıma davası açamazsınız.

Ama daha önce de bahsetmiştik sayın av_sibelll ile , yani önce soybağının reddi davası açılacak , tanıma davası da açılıp bu ilk davanın sonucu bekletici mesele yapılabilir.

Alıntı:

- çocuğa atanacak kayyım da bir avukat tutacak. Bu çocuğa atanan kayyım tarafından seçilecek avukat da ben olabilir miyim?
- eğer bu ikinci avukat da ben olursam, yarar çatışması sorunu ile karşılaşabilir miyiz?


Bu konuda bulduğum bir karar ;

Avukatın İki Taraflı Vekilliği - Menfaat Çatışması
: September 21, 2006, 12:24:07 PM
E:2003/1892
K:2003/2982
T:06.03.2003

• MENFAATLER ÇATIŞMASI
• AVUKATIN İKİ TARAFLI VEKİLLİĞİ

ÖZET : Babalık davasında ana ile çocuk arasında her zaman bir yarar çatışması ihtimali bulunduğundan yasa koyucu çocuğa kayyım tayinini zorunlu görmüştür. ( 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi md. 298 ) ( 4721 S. YTMK. 426 ) Olayda ananın açtığı dava ile kayyımın açtığı dava birleştirilerek görülmüştür.
Davada davacı anayı Avukat X temsil etmiş, kayyım tarafından da çocuğu temsilen aynı avukata vekaletname verilmiş, böylece avukat X hem ananın vekili olarak hem de çocuğun vekili olarak duruşmalara iştirak etmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 38. maddesinin ( b ) bendi gereğince avukat, aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş ise, teklifi reddetmek zorundadır.Çocuğa, ana ile arasındaki yarar çatışması ihtimali nedeniyle kayyım atandığına göre, aynı avukatın hem davacı anayı hem de çocuğu aynı işte temsil etmesi yukarıdaki kurala aykırıdır.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
( 4721 s. MK. m. 301, 426 )
( 1086 s. HUMK. m.38, 59 )
( 1136 s. Avukatlık m. 38 )
Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz oluna hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 06.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.