Mesajı Okuyun
Old 03-09-2007, 17:12   #9
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan Sözlü kira sözleşmesi-kira tespit davası-kira başlangıcı-tanıkla ispat

Açılacak olan kira tespit davasında faydalı olmasını dilerim.

Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY
3. Hukuk Dairesi

Esas : 1993/11671
Karar : 1993/20928
Tarih : 20.09.1993

ÖZET : Kira parasının tesbiti davası, her zaman açılabilir. Kararda, kira bedelinin hüküm ifade edeceği tarihin belirtilmesi, talebin aşılması demek değildir. Fesih talebi halinde; dilekçede her türlü delile dayanılacağı belirtilmişse, sözleşmenin başlangıç ve bitiş tarihleri bakımından, sözlü yargılama yapıldığı için, tahkikat bitinceye kadar yeni delil ibraz ve ikame edilebilir. Yazılı delille isbat zorunluluğu olmadığı gibi, hakim davalıyı re’sen isticvap edebilir.

(818 s. BK. m. 262) (1086 s. HUMK. m. 74, 230, 482)

KARAR METNİ :
(YİBK., 26.11.1966 gün ve 19/10 s.·)

Dava dilekçesinde, kira parasının tesbiti istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:

21.11.1966 tarih ve 19/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kira parasının tesbiti için her zaman dava açılabilir. Kiralayan tesbit edilecek kira parası ile kiracının sorumlu olmaya başlayacağı tarihin dahi karar yerinde belirtilmesini istemiş ise, mahkeme kira parasını tesbit etmekle beraber bunun kiracı hakkında hüküm ifade edeceği tarihi karar yerinde göstermesi gerekir. Davacının bu yöndeki talebi ile HUMK.nun 74. maddesinin ihlal edilmemesi koşulu ile bağlı olmayıp yukarda anılan İçtihadı Birleştirme kararındaki ilkelere göre kira parasının geçerlilik tarihini de saptamak durumundadır.

Davacı, ölünceye kadar bakma akdi ile kendisine intikal eden taşınmazda kiracı olan davalıya karşı kira parasının artırılması isteği ile dava açmış bulunmaktadır. Davalı ise, duruşmaya gelmemiş, cevap da vermemiştir. Bu hale göre kiracılık ilişkisinin varlığı tartışmasızdır.

Davacı, yazılı bir sözleşme ibraz edememiş ve kira sözleşmesinin süreli bir sözleşme olduğuna dair ve yeni dönem başlangıç tarihini gösteren yazılı bir belge sunmamıştır. Ne var ki davacı, dilekçesinde her türlü delile dayandığı gibi sözleşmenin sona erme tarihinin yazılı olarak isbatı zorunluluğu yoktur. Davacı vekili, 27.7.1993 tarihli celsede sözleşmenin başlangıcının süresini kendilerine bildirmediği yönündeki beyanı bu konuya ilişkin delil göstermekten vazgeçtiğini göstermez.

Taraflar arasındaki sözleşmenin süresiz olması halinde BK.nun 262. maddesi dikkate alınıp 8.12.1992 tarihli noter aracılığı ile davalıya gönderilen ihtarnamenin fesih beyanını içerdiği gözönünde tutulmalıdır. Bu halde ise sözleşmenin başlangıç tarihinin bilinmesi zorunludur. Bu yönlerin isbatı davacıya ait bir keyfiyettir. Davacı her türlü delile dayanmış olduğuna göre, tanıkla bu yönün isbat edilebileceği ve özellikle hakimin HUMK.nun 230. maddesi hükümleri uyarınca re’sen davalıyı isticvap edebileceği yönü de gözardı edilmemelidir.
Bununla birlikte, HUMK.nun 482. maddesine göre davacının iddialarını doğrulamak için yeni delil ibraz ve ikame edilebilir.

Tüm bu nedenlerle, yukarıdaki yönler dikkate alınarak yargılama yapılmalı, sonuca göre hüküm kurulmalıdır.

Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.9.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak : Corpus