Mesajı Okuyun
Old 19-06-2007, 21:06   #14
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

Hukukun belli kalıpları vardır muhakkak.Türkçede karşılığı olmayan ya da kalıplaşmış sözcüklerin mutlaka yasada yer alan şeklinin kullanılması gerekebilir.

Ancak,sırf çok şey biliyor görünmek için dilekçeleri tamamen arapça ya da farsça kelimelere boğmak gereksizdir.Özellikle dilekçelerde maddi olayları yazarken dilekçeyi okuyacak hakimi 7 yaşındaki çocuk farzederek(küçümseme değil) akıcı ve sade bir dil kullanmaya dikkat edilmelidir.Zira hakim olay hakkında hiçbirşey bilmemektedir.Davanın nitelendirilmesi, yani mesleğimizi konuşturduğumuz kısımlar hariç Türkçe kullanılması,uzun cümleler kurulmaması,noktalama işaretlerine dikkat edilmesi hergün sayfalarca dilekçe okuyan hakimlerin de hoşuna gidecektir.

Türkçe karşılık kullanılabilen kelimelere örnekler:
Şahit-tanık,
netice-i talep-sonuç ve istem,
tedbir talebi-tedbir istemi,
ve sair-ve diğer,
arz edilen-sunulan,
ücreti vekalet- vekalet ücreti,
dava masrafları-yargılama giderleri,
hükmedilmesine-karar verilmesine,
aidiyetine-yüklenmesine,
izahı-açıklamalar,
delail-deliller.

Türkçeleştirilmesi gerekmediğine inandığım kelimeler: Re'sen,suret,tereke,muris(miras bırakan olabilir ama murisin kalıplaştığı inancındayım)...

Örnekleri çoğaltır mısınız?