Mesajı Okuyun
Old 01-10-2004, 20:32   #65
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Yasa Çıktı, Sıra Doğru Uygulamada"

Cumhuriyet Kadınları Derneği'nden Saruhan, TKB'den Kendirci, KA.DER'den Dicleli ve avukat Ağırdemir; TCK'yı "kadınların zaferi" olarak değerlendiriyor; yasanın uygulamaya geçirilebilmesi için kadın örgütlerinin sorumluluğuna dikkat çekiyorlar.



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
27/09/2004 Burçin BELGE burcin@bianet.org
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Saruhan, Türk Kadınlar Birliği Başkanı Sema Kendirci, İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi'nden avukat Ayten Ağırdemir ve Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA.DER) Genel Başkanı Ayşe Bilge Dicleli, yeni Türk Ceza Kanunu'nu (TCK) "kadınların zaferi" olarak nitelendirdi.

Saruhan, Kendirci, Ağırdemir ve Dicleli'nin ortak görüşü, TCK'nın uygulanması aşamasında kadın örgütlerine önemli görevler düştüğü yönünde . "TCK'daki yoruma açık bazı maddelerin doğru uygulanabilmesi için mücadele yeni başlıyor" diyorlar ve ekliyorlar; "Kadınların hakları, kanun uygulayıcıların da yeni düzenlemeler konusunda bilgilendirilmeleri de çok önemli".

"TCK kadınlar için bir başarı belgesidir"

Saruhan, "Tasarıda ifade edilen talepler, kadınların onlarca yıllık mücadelesi ile belirlenmişti. Tasarı Adalet Komisyonu'na geldiği aşamada, 35 ayrı maddede düzenleme talebimiz oldu ve bu istemlerin 5'i dışındakiler, tam olarak karşılandı" dedi ve ekledi; "TCK, kadınlar için bir başarı belgesidir".

Kendirci, ise, yasanın uygulamaya geçirilmesi aşamasında yaşanabilecek sorunlara ve sivil toplum kuruluşlarının sorumluluklarına dikkat çekti; "İçtihatlar oluşurken çok dikkatli olmalıyız. Kadınların hakları konusunda bilgilenmesi çok önemli" dedi.

"Türkiye tarihinde yeni bir sayfa"

Kadınların bazı taleplerinin kabul edilmemesini eleştiren Ağırdemir, "Bu, sadece kadınların taleplerinin yerine getirilmemesi değil, Türkiye'nin uluslar arası platformlarda verdiği sözlerin de tutulmaması demektir" diye konuştu.

Dicleli ise, TCK'nın kabul edilmiş olmasını "sadece kadınların hayatında değil, Türkiye tarihinde yeni bir sayfa açılıyor" diye değerlendirdi; TCK'daki en önemli değişimi, "kadının birey olarak kabul edilmesi, kadının beden bütünlüğünün kabul edilmesi" olarak nitelendirdi.

Saruhan, Kendirci, Ağırdemir ve Dicleli, bianet'e şunları söyledi:

Saruhan: Sivil toplum örgütleri, katılımcı olmadı

* Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zinayla ilgili önermede Avrupa Birliği'nin (AB) etkisiyle tutum değiştirdi. Fakat TCK tasarısında, kadınlarla ilgili bölüme damga vuran Kopenhag Kriterleri ya da AB değil, kadın mücadelesiydi.

* TCK tasarısına, kadınların dışında demokratik kitle örgütleri yeterli müdahaleyi yapmadı. Yasa, her yönüyle insan haklarına uygun bir yapıda yürürlüğe girebilirdi. Ama bu konuda demokratik kitle örgütleri eksik kaldı, yeterli katılım çabası göstermedi. Bu da, yeni TCK'yı özgürlükler açısından kolsuz, kanatsız bıraktı.

* TCK'nın kadınlara ilişkin en belirgin özelliği, kadın bedenine yönelik suçların "genel ahlak ve adaba aykırı suçlar" ve "topluma yönelik suçlar" başlığı altından alınıp "bireye ve bireyin beden bütünlüğüne yönelik saldırılar" başlığı altında değerlendirilmesi.

* Taşıdığı eksiklere rağmen, yeni düzenlemenin "namus cinayetleri"nin önlenmesinde etkili olacağı inancındayım.

* Bize düşen, yeni yasanın kadınları ilgilendiren maddelerini bütün kadınlara anlatmak, kadınların düzenlemeleri içselleştirmelerini sağlamak ve haklarını savunmak konusunda özendirmektir.

* Çünkü, bir yasanın mükemmel olması yetmez, mükemmel biçimde de ifade edilse, hakların ihlali söz konusu olduğunda, ihlalin giderilmesi için yargının müdahalesi gerekir.

Kendirci: Sistemin doğru kurulması için işimiz çok

* TCK'nın kazanımları bizim için çok önemli; ancak halen bazı sorunlu maddeler varlığını sürdürüyor.

* Bekaret kontrollerine, 15-18 yaş arası gençlerin rızaya dayalı cinsel ilişkilerine, müstehcenlik ve ayrımcılık maddelerine ilişkin eleştirilerimizde ısrarcıyız. Ayrıca, "nitelikli insan öldürme" maddesine alınan "töre saiki" ifadesinin "namus saiki" olarak değiştirilmesi yönündeki talebimiz de sürüyor.

* TCK, 1 Nisan 2005'te yürürlüğe girecek ve yasanın uygulamaya geçirilmesi aşamasında bazı sorunlar yaşanabilir. Yeni bir sistem kurulması gerekiyor ve bu sistemin doğru kurulabilmesi için bizlere çok iş düşüyor.

* İçtihatlar oluşurken çok dikkatli olmamız, herkesi haklarla ilgili bilinçlendirmemiz gerekiyor. Başka bir deyişle, mücadele bitmedi, şimdi yeni bir aşama başlıyor.

* Kanunda yer alan düzenlemelerin uygulamaya olumlu geçirilebilmesi için, yorumlarıyla ilgili ilk içtihatların sağlıklı çıkabilmesi çok önemli. Bunun temeli de eğitim. Kadınların, kazanılmış hakları konusunda bilgilendirilmesi gerekiyor.

Ağırdemir: Zina tartışmaları olumsuz etkiledi

* TCK tasarısında çok eleştirdiğimiz beş madde, zina tartışmaları nedeniyle yeterince gündeme getirilemedi. Kamuoyunda yeterince tartışma imkanımız olsaydı, sorunlu beş maddeyi de Meclis'ten taleplerimiz doğrultusunda geçirebilirdik.

* Kadınlar üç senedir mücadele etti, biraraya geldi, öneriler sundu, her platformda taleplerini dillendirdi, kamuoyunu bilgilendirdi. Bu açıdan, TCK'nın kazanımları çok önemli.

* Evlilik içi tecavüzün, tecavüze uğrayanın şikayetine bağlı olarak suç sayılması; evlilikte kadını mülk olarak gören anlayışın değişmesi anlamına da geliyor.

* "Tecavüz birçok şekilde gerçekleşebilir" maddesi çok önemliydi; kadının tecavüzcüsüyle evlendirilmesine ilişkin maddenin kaldırılması çok önemliydi.

* Ancak, "evlilik içi şiddetin süreklilik göstermesi halinde işkence olarak tanımlanmasına", kişisel bir eleştirim var. İşkencenin tanımı, uluslar arası platformda yapılmıştır ve kamu gücünü kullanan kişiler tarafından bir suçu söyletmek, ortaya çıkarmak için kullanılan şiddeti içerir.

* Şiddet bireyden bireye uygulandığında, adı işkence olmamalıydı. Bunun ağırlaştırılmış bir hal olduğu belirlenip yine ağırlaştırılmış cezalar verilmeliydi. Bunun adına işkence denmesi, teknik olarak asıl işkence suçunu hafifletir ve Birleşmiş Milletler (BM) İşkencenin Önlenmesi Sözleşmesi'ne de aykırıdır.

* Cinsel suçlara ilişkin kazanımlar tek başına yeterli sayılamaz. Sosyal ve ekonomik düzenlemelerin yanı sıra, mağduru koruyucu düzenlemelerin de yapılması gerekir. Örneğin, CMUK'da gerekli düzenlemelerin yapılması, çok önemli.

Dicleli: TCK felsefesi değişti

* TCK'nın kabulü ile yalnızca kadınların hayatında değil, Türkiye tarihinde de yeni bir sayfa açılıyor. Zinanın suç kapsamına alınması girişimleri olmasaydı, TCK yaklaşık 10 gün önce yasalaşmış olacaktı.
* TCK'daki en önemli değişim, kadının birey olarak kabul edilmesi, kadının bedeninin bütünlüğünün kabul edilmesi. TCK felsefesi değişti; ki bence önemli olan da budur. Önceki TCK'da, kadın toplumun malı olarak görülüyordu. Esasında, bütün diğer düzenlemeler, kadının birey olduğu felsefesi üzerine bina oluyor. Ben de bunu çok önemsiyorum.

* Bir kanun çıktıktan sonra yaygın olarak tanıtılması, anlatılması gerekir. Pek çok sivil toplum kuruluşu, hakimlere, avukatlara, kadınlara ve erkeklere TCK'nın kazanımlarını anlatmalı. Televizyon programları, çok yönlü bir tanıtım faaliyetine girişmeli. (BB)