Mesajı Okuyun
Old 26-03-2008, 17:22   #5
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 1998/11795
Karar: 1998/13642
Karar Tarihi: 15.12.1998
ÖZET: Taksim sözleşmesi tapu siciline tescil edilmedikçe paydaşların mülkiyetini lehtara geçirmez. Bu akit iltizamı bir akit olup, ifa isteme hakkı doğurur ve 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre ferağ elinde bulunan taşınmaz yonünden bu sebeple zamanaşımı işlemez.
(743 S. K. m. 5, 611, 633, 634) (818 SK m.125) (Tapu Sicil Tüzüğü m. 19)
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkeemece verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün "temyiz edenler vekili avukat N.Ç. geldi. Karşı taraf tebligata rağmen gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Taksim sözleşmesi hukuksal niteliği itibariyle bir borç doğurucu işlemdir. Sözleşmelerin doğumuna, ifasına ve sona ermesine ilişkin Borçlar Hukuku kurallarına tabidir (MK mad.5, MK mad. 611).Medeni Kanun'un miras yolu ile kazanılması hükümleri miras bırakanın ölümü ile ona ait taşınmazların mirasçılara intikali ile ilgili olup, mirasçılar arasında taksim yoluyla iktisap haline uygulanamaz. Zira yasada bu hal tescilsiz iktisap hali olarak öngörülmemiştir.

Tapu Sicil Tüzüğü'nün 19. maddesi tapuda yapılacak tescillerde tapu memurunun ne şekilde hareket edeceğine, hangi belgeleri arayacağına ilişkin olup, mülkiyetin iktisap anına dair değildir. Bu anı Medeni Kanun'un 633. maddesi gayrimenkul mülkiyetinin kazanılması için tapu siciline kayıt şarttır, şeklinde açıkça belirtilmiştir. Medeni Kanun'un 634. maddesi mülkiyeti nakleden akitlere aittir. Taksim mukavelesi mülkiyeti nakleden bir akit sayılamaz. Bu akit iltizami bir borç ilişkisini doğurur. Borç ilişkisinden doğan ifayı talep hakkı belli bir sürenin geçmesi nedeniyle zaman aşımına uğrayabilir. Borçlar Kanunumuz zaman aşımını borcu sona erdiren sebepler arasında saymıştır.

Miras taksim sözleşmelerinden doğan borçlar için kanunda özel bir zaman aşımı öngörülmediğinden 10 yıllık zaman aşımına tabidir (BK mad. 125). Zaman aşımını kesen ve durduran nedenlere ilişkin hükümler miras taksim sözleşmeleri için de geçerlidir.

Miras taksim sözleşmesinde zaman aşımının başlangıcını taşınmaz mal satış vaatleinde olduğu gibi ferağ ümidinin kesildiği an olarak kabul etmek gerekir. öyle ise miras taksim sözleşmesi ile mirasçılara verilmesi kararlaştırılan taşınmaz mallar üzerinde taksim sözleşmesine uygun olarak zilyetlik kurulmuşsa zaman aşımı işlemez.

Bu durumda dava konusu 13 sayılı parsele ait kadastro beyannamesi, tutanağı ve dosyası getirtilip, kadastro tespit tarihi belirlenip, payların teşkilinden sonra taksim sözleşmesine uygun olarak zilyetliğin kurulup kurulmadığını araştırmak, bütün bu deliller birlikte değerlendirilerek zaman aşımının geçip geçmediğini tespit etmek gerekirken, işaret edilen yönler üzerinde durulmadan, sözleşme tarihi itibariyle zaman aşımının gerçekleştiğini kabul etmek usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 20.000.000 lira vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 15.12.1998 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.