Mesajı Okuyun
Old 25-07-2007, 13:29   #4
erdal7

 
Varsayılan

Sayın Umut ,

Kazancı dan alınan karar sorunuza yanıt olacaktır.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2003/12-16
K. 2003/21
T. 22.1.2003
• BONO METNİNDE ÖNGÖRÜLEN FAİZ ŞARTI ( Yazılmamış Sayılacağı - Akdi Faiz İle İlgili Anlaşmanın Tarafları Bağlayacağı )
• FAİZ ( Bono Metninde Öngörülen/Yazılmamış Sayılacağı - Akdi Faiz İle İlgili Anlaşmanın Tarafları Bağlayacağı )
• FAİZİN YANLIŞ YAZILMASI ( Taahhütnamedeki "% 08" İbaresinin Bilgisayar Programından Kaynaklanan Hatadan İleri Geldiği Taraflarca Kararlaştırılan oranın % 8 Olduğu İddiası )
• AKDİ FAİZ ( Bono Dışındaki Sözleşmelerde Öngörülen ve Bono Nedeniyle Alınacak Faizi Belirleyen - Tarafları Bağlayacağı )
6762/m.587/1
3095/m.2
ÖZET : TTK.nun 587/1. maddesi gereğince, bono metninde öngörülen faiz şartı yazılmamış sayılır. Ancak, faiz oranı konusunda, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış olan bono dışındaki sözleşmelerde öngörülen ve bono nedeniyle alınacak faizi belirleyen ( akdi faiz ) ile ilgili anlaşma tarafları bağlar.

DAVA : Taraflar arasındaki "faize itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir İcra Tetkik Merciince davanın kabulüne verilen 12.03.2002 gün ve 2002/17-95 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 09.05.2002 gün ve 2002/9145-9705 sayılı ilamı ile ( ... TTK. nun 587/1. maddesi gereğince, bono metninde öngörülen faiz şartı yazılmamış sayılır. Ancak, faiz oranı konusunda, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış olan bono dışındaki sözleşmelerde öngörülen ve bono nedeniyle alınacak faizi belirleyen ( akdi faiz ) ile ilgili anlaşma tarafları bağlar. 3095 sayılı kanunun 2. maddesine göre de, sözleşme ile yasal faizin aksinin kararlaştırılabileceği hüküm altına alınmıştır.

O halde somut olayda, taraflar arasında düzenlenen ve karşı çıkılmayan taahhütname başlıklı belgede, tespit edilen faiz oranına uygun olarak inceleme yapılıp itirazın sonuçlandırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava icra takibinde talep edilen faize itiraza ilişkindir.

Davacı R.C. Vekili, davalı tarafından davacı aleyhine yapılan icra takibinde, asıl alacağı oluşturan bono bedeline fahiş ve neye göre belirlendiği belli olmayan oranda faiz yürütülmek talepte bulunulduğunu ileri sürerek, işlemiş ve işleyecek faizin, yasal faiz oranı üzerinden yeniden belirlenmesine karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında ise, bonolar yönünden yasal faiz oranının % 70 olduğunu bildirerek, bu oran üzerinden hüküm kurulması isteminde bulunmuştur.

Davalı S.S. Balıkesir Bursa Pancar Ekim Kooperatifi vekili, takibe dayanak oluşturan taahhütnamelerde uygulanacak faiz oranlarının açıkça belirtilmiş olduğunu, sözleşmeyle faiz oranının kararlaştırıldığı durumlarda yasal faizin uygulanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

İcra Tetkik Merciinin; takibe konu bono ve taahhütnamede, vadesinde ödeme yapılmaması halinde aylık binde sekiz oranında faiz uygulanacağının belirtilmiş olduğu, bu oranların tarafları bağlayacağı, ancak davacı borçlunun yıllık % 70 oranında faizi kabul ettiği gerekçesiyle verdiği davanın kısmen kabulüne, ödeme emrindeki faiz oranının % 70 olarak düzeltilmesine, işlemiş ve işleyecek faizin bu oran üzerinden hesaplanmasına dair karar, Yüksek Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Davacının borçlu, davalı Kooperatifin lehdar bulunduğu bonoya dayalı olarak, davalı vekilince davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla girişilen icra takibinde, takip tarihine kadar işlemiş faiz miktarının aylık % 8, yıllık % 96 oranı üzerinden hesaplandığı ve takip tarihinden sonraki dönem için de yine bu oran üzerinden faiz talep edildiği, takip dosyası içeriğinden anlaşılmaktadır.

Takibe konu bononun alt kısmında ve bono metninden bağımsız, ayrı bir metin olarak yer alan ve davacının imzasını taşıyan "taahhütname" başlıklı bölümde, bono bedelinin vadesinde ödenmemesi halinde borçlunun aylık % 09 oranında faiz ödemeyi kabul ettiği açıklanmıştır. Bozma kararında da vurgulandığı üzere, bono nedeniyle alınacak faizin belirlenmesine ilişkin olarak, alacaklı ile borçlu arasında, bonodan bağımsız şekilde sözleşme yapılmak suretiyle akdi faiz kararlaştırılması mümkün ve böyle bir sözleşme hukuken geçerlidir. Esasen, somut olayda, tarafların bono metninde bağımsız olarak düzenledikleri taahhütnameyle kararlaştırdıkları faiz oranının bu nitelikte olduğunda ve tarafları bağlayacağında, merci ile Yüksek Özel Daire arasında bir uyuşmazlıkta yoktur.

Uyuşmazlık, taahhütnamede "% 8" olarak ifade edilen faiz oranının, "binde sekiz" şeklinde mi yoksa "yüzde sekiz" olarak mı anlaşılması gerektiği noktasındadır.

Bozma kararında açıkça belirtilmemekle birlikte, Yüksek Özel dairenin, anılan oranı "yüzde sekiz" olarak kabul ettiği ve bozma gerekçesini bu kabul çerçevesinde oluşturduğu anlaşılmaktadır.

Merci ise, yazılış şekli itibariyle, söz konusu ibarenin "binde sekiz" oranını ifade ettiği ve böyle algılanması gerektiği görüşündedir.

Davalı Kooperatif vekili, taahhütnamedeki "% 08" ibaresinin, ilgili bilgisayar programının o şekilde oluşturulmuş bulunmasından kaynaklanan bir hatadan ileri geldiğini, gerçekte taraflarca kararlaştırılan oranın % 8 olduğunu savunmaktadır.

Öncelikle, "% 08" şeklinde yazılı bulunan oranın, bu yazılış şekline göre "binde sekiz" şeklinde okunup, anlaşılması gerekeceğinde kuşku ve çekişme yoktur.

Binde sekiz üzerinden kararlaştırılan bir faizin yıllık oranı % 9.6 ( Yüzde dokuz nokta altı ) olmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, davalı alacaklı kooperatifin, gerek statüsü itibariyle tacir niteliği taşıması ve gerekse alacağın bonoya bağlı bulunması nedeniyle, somut olayda alacağına 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt faizine İlişkin Kanun'un 2. maddesi çerçevesinde avans faizi ( Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın bir önceki yılın 31 Aralık gününde kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı ) üzerinden işlemiş ve işleyecek faiz talep etme hakkına sahip bulunduğu açıktır.

Davalı alacaklının, ülkemiz koşullarında yasal faiz oranından daha yüksek olan avans faizi "talep etme hakkına sahip bulunduğu ve faiz oranı konusunda borçlusundan ayrı bir taahhütname alma yoluna gidecek kadar faiz konusunu önemsediği bir durumda, yasal faiz oranının dahi yaklaşık yedide birine tekabül eden bir oranda faize razı olduğunun ve üstelik bunu sağlamak için ayrı bir taahhütname aldığının kabulü, öncelikle mantık kurallarına ve hayatın olağan akışına uygun değildir.

Kaldı ki, davalı vekilinin sunduğu karar örneklerinden, davalı kooperatif yönetim kurulunca, konu ve tarihler itibariyle dava konusu bonoları da kapsayacak şekilde, bono bedellerini ödemekte geciken üyelerden aylık % 8 ve % 9 oranlarında gecikme faizi alınmasının kararlaştırılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Esasen, davacı borçlu vekili de 14.02.2002 günlü duruşmadaki imzalı beyanında, bono bedeline yürütülebilecek yasal faiz oranının % 70 olduğunu ve bu oran üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini bildirmek suretiyle, somut olayda davalının, taahhütnamedeki yazılış şekline göre yıllık % 9.6'ya tekabül eden oranın çok üzerinde bir faiz talep etme hakkının bulunduğunu kabul etmiştir.

Bu olgular birlikte değerlendirildiğinde, taahhütnamede ödeneceği belirtilen ve oranı "% 08" şeklinde yazılan faizin, gerçekte "% 8" oranında olduğunun kabulü ve davalı vekilinin, bu durumu bilgisayar programının özelliğine bağlayan savunmasına itibar edilmesi gerekir.

Hal böyle olunca, mercice, bu kabulü esas alan Özel İdare Bozma kararına uyulmak gerekirken, direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.01.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.


saygılarımı sunarım.Av.Erdal Dülger