Mesajı Okuyun
Old 27-09-2006, 10:16   #7
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1998/19-90

K. 1998/107

T. 11.2.1998

• KREDİ KARTI HAMİLİNİN SORUMLULUĞU ( Ek Kart Harcamalarından )

• EK KART HAMİLİNİN SORUMLULUĞU ( Sadece Kendi Harcamalarından )

• TAKİP ( Ek Kart Hamilini Tüm Borç İçin )

• KREDİ KARTI ÜYELİK SÖZLEŞMESİNİN NİTELİĞİ

818/m.18

743/m.169

2004/m.68

ÖZET : 1 ) Banka uygulanmasında genel olarak kredi kartı üyelik sözleşmesini imzalayan asıl borçlu yanında onun arzusuna bağlı olarak dilerse eşine, çocuğuna ya da bir yakınına ek kart verilmektedir.
2 ) Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, ek kart hamili, asıl kart hamilinin yaptığı harcamalardan sorumlu değil ise de, kendi ek kartıyla yapılan harcamalardan sorumludur. Ancak asıl kart sahibi, kendi harcamaları yanında ek kart hamilinin yaptığı harcamalardan da sorumludur.
DAVA : Taraflar arasındaki "İtirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 3. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 16.4.1996 gün ve 1994/1543-1996/363 sayılı Kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11.6.1997 gün ve 1997/3883-6037 sayılı ilamı ile; ... Medeni Yasanın 169/2. maddesi koca yararına kadının üçüncü kişilere karşı borçlanması durumunda Sulh Yargıcının onayını öngörmüştür. Yani kocanın birinden ödünç alıp da karısı ona kefalet eder ya da ipotek rehin ve benzeri güvenceler verirse bu çeşit sözleşmeler Sulh Yargıcının onamasıyla geçerlilik kazanır. M.Y.nin 169/2. maddesi yönünden Anayasanın başlangıç hükümleriyle 10. maddesinde yer alan cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin herkesin yasa önünde eşit olduğu ilkesine aykırılık savı ileri sürülmüştür. İtiraza konu edilen yasa kuralında öngörülen koşulun gerekleşmesi o durumda bulunan her kişiden beklendiği için eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilemez. Yine bir hakkın tanınması ya da korunması için birtakım kayıtlar konması biçimindeki sınırlandırma hakkın özüne dokunmadığı takdirde aykırılık oluşturmaz. Bu nedenle Anayasa`nın 152. maddesine aykırılık savı ciddi görülmediğinden, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öbür karar düzeltme isteklerinin reddi gerekmektedir.
2 - Banka uygulanmasında genel olarak kredi kartı üyelik sözleşmesini imzalayan asıl borçlu yanında onun arzusuna bağlı olarak dilerse eşine, çocuğuna ya da bir yakınına ek kart verilmektedir.
Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, ek kart hamili, asıl kart hamilinin yaptığı harcamalardan sorumlu değil ise de, kendi ek kartıyla yapılan harcamalardan sorumludur. Ancak asıl kart sahibi, kendi harcamaları yanında ek kart hamilinin yaptığı harcamalardan da sorumludur.
Bu durumda genel kredi sözleşmelerinde olduğu gibi, asıl borçlu dışında "Müteselsil borçlu" olarak alacaklıya güvence sağlama amacıyla üçüncü kişi tarafından imzalanan bir borç üstlenme ya da borca katılma olarak kabul edilemez. BK.nun 18. maddesine göre bir sözleşmenin biçim ve koşullarını belirlemede onların gerçek ve ortak amaçlarını aramak gerekir. Somut olaya özgü olarak dava dışı koca kredi kartı sözleşmesinden doğrudan yararlanmıştır. Ek kredi kartı sahibi sıfatıyla davalı kadın, sözleşmeden dolaylı olarak yararlanmaktadır. Koca lehine bir hareketin kabulü için kadının bu hareketinden kocanın herhangi bir biçimde çıkarı olması yeterli olmayıp hukuksal durumunun daha uygun bir hale getirilmesi gerekir. Burada çıkarı olan üstün yararlanması bulunan kadındır. Davalı kadının kendi harcamalarından sorumlu tutulması durumunda ise MK.nun 169/2. maddesinin uygulanma yeri bulunmamaktadır.
Davacı banka, ek kart hamili davalıdan asıl kart hamilinin de yaptığı tüm harcamaların bedelini istemiştir. Bankanın ek kart hamilinin yaptığı harcamadan dolayı kendisine başvurulabileceği gözetilerek davalının savunmasında belirtip hesap özetinde gösterilen "Alışverişten doğan bakiye borç" ile "Nakit çekmeden doğan borç" dan oluşan dava konusu alacağa ilişkin harcama belgeleri üzerinde gerekli bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davalının kendi harcamalarından sorumlu tutulacağı miktar saptanarak sonucuna uygun bir karar verilmek gerekir. Bu yönden kararın bozulması gerekirken Dairemiz kararında yazılı olduğu biçimde onandığı anlaşılmakla davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulması uygun görülmüştür... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre ve özellikle;
Özel Daire bozma kararında da vurgulandığı üzere, BK.nun 18. maddesine göre sözleşmelerin tarafların gerçek iradelerine uygun şekilde yorumlanması ve ona göre değerlendirilmesi gerekir. Sözleşmeye ek kart hamili olarak imza koyan davalının asıl kart hamili ( üye )`nin yaptığı harcamalardan müteselsil borçlu olma iradesiyle BK.nun 141. maddesinde öngörüldüğü biçimde bir yükümlülük altına girdiği düşünülemez. Bu yönüyle de olayda MK.nun 169/2. maddesinin uygulanma yeri bulunmadığı kuşkusuzdur.
Diğer yandan, sözleşmenin 12. maddesinde "Üyenin sorumluluğu" başlığı altında yapılan düzenlemenin ek kart hamilinin yapacağı harcamalardan sadece üye ( asıl kart hamili )`nin müteselsil sorumluluğu amacı güdüldüğünün kabulü gerekir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, olayda MK.nun 169/2. maddesinin uygulanma yeri bulunmadığından Anayasaya aykırılık iddiasının incelenmesine de gerek görülmemiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.2.1998 gününde, oyçokluğuyla karar verildi.