Mesajı Okuyun
Old 19-08-2010, 07:36   #25
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
bahsettiğiniz iki olgudan birisine karar vermek zorundasınız.
Eğer birinci şıkkınız:"söz konusu ifade bir düşünce açıklamasından ibarettir ve düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir" doğru ise, ikinci bir adım atmaya gerek kalmaz, çünkü söz konusu ifade düşünce özgürlüğü kapsamına girer, böyle olunca da merdivenin ikinci basamağına çıkıp mağdur aramanın anlamı yoktur...Mağdur kimdir, mağdurun kim olduğu nasıl ispat edilir, sorusunu sorduğunuz andan itibaren, söz konusu ifadenin ifade özgürlüğü olmadığını mantıken kabul etmiş sayılırsınız...ortada kanunun belirttiği türden somut bir mağdur yok; o nun yerine çok sayıda aklından zoru olan kişi, bir politik topluluk var.

Değerli Üstad;

Bir eylemin suç vasfı taşımadığını iddia ederken iki olgunun varlığını hareket noktası yapmamda bir yanlışlık olmadığı kanısındayım. Hem "düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmeli ve bu yüzden hakaret suçu oluşmamıştır" hem de "mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durumun varolduğundan söz edilemeyeceği için suç oluşmamıştır" şeklinde, meseleye iki cihetten de yaklaşılabileceğini düşünmekteyim.

Daha farklı da düşünmem elbette imkan dahilinde idi. Yani, "düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez ve hakarettir, ancak sarfedilen sözün somut bir muhatabı olmadığı için de hakaret değildir" diye düşünebilirdim. Tam tersi, "düşünce özgürlüğüne girer, suç değildir ancak 146. madde düzenlemesine göre ise suçtur" şeklinde bir görüşe sahip olabilirdim. Her iki durumda da "12 Eylül' de yapılacak referandumda evet oyu kullanmayanların aklından zoru vardır" sözü hakaret suçu kapsamına girecektir, ancak bu gerçek, konuya farklı bakış açılarıyla yaklaşılması önünde engel teşkil etmemelidir.

Dolayısıyla bir eylemin birden fazla gerekçeyle suç teşkil etmesi mümkün olabileceği gibi, sadece bir gerekçeyle de (başka yönlerden suç olmadığını düşünsek dahi) suç vasfına haiz olabilir. Bense, ısrarla üzerinde durduğum şekilde sarfedilen sözün her iki bakımdan da hakaret suçunu oluşturmadığını düşünmekteyim.

Anladığım kadarıyla siz de, sarfedilen söz düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği için hakaret suçunun oluştuğunu savunuyorsunuz, ki bu noktada farklı düşünmekteyiz. Diğer yandan, savunduğum şekilde, somut mağdurun olmayışından dolayı hakaret suçunun oluşmadığını düşünmektesiniz. Burada suç oluştuğu yönündeki düşüncenizde mutabıkız ancak TCK'daki hakarete ilişkin hükmün meseleyi çözmede yetrsiz kaldığına ilişkin görüşünüze katılmamaktayım. TCK 146 düzenlemesi uyarınca hakaret suçunun oluşup oluşmadığı konusunda tereddüt olmadığı kanısındayım.

Saygılarımla..