Mesajı Okuyun
Old 18-08-2010, 07:57   #12
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Benzer şekilde gelişmeleri zaman zaman izlemekteyiz. Belirli bir zümreyi hedef alan ya da savunduğu düşünceyi ifade etmeye çalışırken kimi kesimleri rencide edici beyanda bulunan şahısların sözleri toplumda geniş yankı uyandırmaktadır. Aziz Nesin'in "Türk milletinin % 60'ı aptaldır" şeklindeki sözlerini hatırlayalım: Kendisi, 1982 Anayasa Referandumu'nda %91 oranında evet oyu çıkmasına atıfta bulunarak bu cümleyi kurmuş, hakkında dava açılmış ve karar lehine sonuçlanmıştır.

Tam olarak kimi hedeflediği belirsiz olduğu için (referandumda "evet" oyu verenleri kastetmiştir ancak kimin evet kimin hayır oyu verdiği ve % 60 oranına kimlerin dahil olduğu belirsiz olduğundan) hakaret suçunun unsurları kim/kimler açısından oluşmuştur bilinemez. Kanaatimce "referandumda evet oyu kullanmayanların aklından zoru vardır" ifadesi, düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir.

Kaldı ki bir başka açıdan yaklaştığımızda da; az önce değindiğim gibi kimin evet kimin hayır diyeceği/ kimin ne yönde oy kullanacağı/kullandığı somut şekilde bilinemeyeceği, belirlenemeyeceği ve kanıtlanamayacağı için de hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır. "Evet oyu kullanacağım yahut hayır oyu kullanacağım, bu yüzden onur, şeref ve saygınlığıma saldırılmıştır" diyerek şikayetçi olunması kanımca mümkün değildir.

Zaten evetçiler/hayırcılar, siyahlar/beyazlar vs.. şeklinde toplu halde suç duyurusunda bulunmak mümkün değil. TCK'da hakaret suçu ele alınırken "bir kimseye..." ifadesi kullanılmıştır. Mağdur olanlar adına bir kuruluşun suç duyurusunda bulunması kanımca mümkün değil. Somut ve çerçevesi çizilmiş bir mağdur kitlesi bulunmamakta ise de, -mutlaka suç duyurusunda bulunma konusunda ısrarcı olan bireylerin- yalnızca kendi adlarına hareket edebileceklerini düşünüyorum. Bunun gibi, Müjde Ar'ın, Aysu Kayacı'nın sözlerini de hatırlamakta yarar var.

Saygılarımla..

TCK'nın "Hakaret" başlığı altında düzenlenen 15. maddesini incelediğimizde, "(1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır."


http://www.tumgazeteler.com/?a=2871284

http://www.haberaktuel.com/kayaci-da...ri-119622.html