Mesajı Okuyun
Old 12-10-2010, 10:41   #1
laborlawyer

 
Varsayılan Başkasının borcunu ödeme - itirazın iptali davası

Değerli Meslektaşlarım,

Benim sizlere danışacağım konu pek de uzmanlık alanım olmamakla beraber; insani açıdan çok canımı yaktığı, beni çok üzdüğü için sizlerle de paylaşıp sağlıklı bilgi edinmek istedim. Ben ilgili şahsa elimden geldiğince yardımda bulunarak bir arkadaşıma yönlendirmiş olsam da; konunun ilginç olması itibarı ile sizlerin de görüşüne sunmak isterim. Konuyu size hukuk fakültesindeki pratikler gibi anlatırsam daha rahat olacak sanırım hepimiz için:

Bayan A bir şirkette sekreter olarak çalışmaktadır. Bayan A'nın sigortasız kardeşi K vahim bir hastalığa tutulur. Bayan A bütün kaynaklarını kardeşini layıkıyla tedavi ettirebilmek için seferber eder. Şirket çalışanları da para toplayıp ona destek olurlar. Yaşadığı bu olay Bayan A'nın hayatını çok zorlaştırmıştır ve masrafları zorla ödeyebilmektedir. Şirkette muhasebe müdürü olan Bay M Bayan A'yı özel bir ahstaneye yönlendirir ve onları tanıdığını söyler. Bayan A'nın yapacağı ödemeleri kendisine nakit olarak yapmasını para konusunu onun onlarla halledeceğini, ayrıca kendi kredi kartı ile ödemek suretiyle puan kazanacağını beyan eder ve peyder pey, tedavi süresince kredi kartıyla ödemelerde bulunur. Bayan A işyerinde arkadaşlarının topladığı bedeli, bir kese içerisinde götürdüğü altınları ve bankadan kredi çekerek elde ettiği nakit parayla beraber 60.000 lira civarlarındaki tedavi masraflarını peyderpey Bay M'ye öder. Bay K hastalıktan kurtulamaz ve ölür. Bay M şirkette karıştığı bazı usulsuzlukler sebebiyle işten çıkarılır. Aradan geçen 1 yıl gibi bir süreden sonra Bay K için yapılmış hastane masraflarını içeren kredi kartı ekstrelerini takibin ekine koymak suretiyle Bay K'nin mirasçıları olan hasta annesi, Bayan A ve diğer kardeşi Bayan D adına icra takibi başlatır. Bayan A, borca itiraz eder, takip durur. Bay M, asliye hukuk mahkemesinde itirazın iptali davası açar ve kanıt olarak vefat etmiş K'nin kaldığı hastaneye yapılan ödemeleri içeren kredi kartı ekstrelerini sunar.

Burada Bayan A'nın izleyebileceği iki tip savunma var gibi geliyor bana. Birincisi, senetle ispat koşulu gerçekleşmemiş olduğundan, kardeşim K ile Bay M'nin aralarındaki ilişkiden hiçbir zaman haberim olmamıştır, bu ödemeler neden yapılmıştır bilmiyorum demek suretiyle borcu ve varlık sebebini inkar etmek olabilir. Sonuç olarak bu ivazsız bir yardım da olabilir ve Bay M sadece vefat etmekte olan bir hastaya yardım da etmiş olabilir. Ancak bu durumda hakim'in kanaati de önem arz edecektir diye düşünüyorum, yani bu devirde kimse kimseye 60.000TL yardım etmez gibi bir yaklaşımla borcun varlığına sizce hükmedilebilir mi?

İkincisi ise, Bayan A yaptığı ödemeler için şahit gösterebilir (maalesef banka hesabına transfer ya da makbuz almak söz konusu değil) ama o zaman da kendiliğinden borç ilişkisinin varlığını ikrar etmiş sayılmaz mı sizce ve bu durumda kendi yaptığı ödemeyi ispat durumunda kalmaz mı? yani bana bu ispat yükünü karşı tarafın üstünden almak olacağı için pek de mantıklı gelmiyor.

Son olarak, sizce kredi kartı ekstrelerinin ispat vasıtası olarak önemi nedir? delil başlangıcı mıdır? Hangimiz bazı zamanlarda tatil masrafları için kimi zaman restoranda yemek yerken bir arkadaşımız puan kazansın diye nakit verip kredi kartı ile ödemesine müsade etmemişizdir ki? Üzerinde imzamız olmayan, başkasının neden yaptığı belli olmayan bir ödemeden nasıl sorumlu olabiliriz? Bunu anlayamıyorum. Yukarıda bahsettiğim konuya biraz yakın ama aslında farklı bir durumla ilgili bir YHGK ve bir yargıtay kararından yaptığım alıntıları paylaşıma sunmak istiyorum ve hukuken ilginç bulduğum bu konuda değerli görüşlerinizi bekliyorum.

“Açıktır ki, belirli bir paranın bir tarafça diğerine verilmesi, çeşitli hukuki nedenlere bağlı olabilir. Verilen bu para, ödünç olarak veya mevcut bir borcun ödenmesi ( söndürülmesi ) yahut somut olayda davalı tarafça savunulduğu gibi sipariş edilen bir mal bedeline karşılık avans şeklinde, ya da hukuken geçerli başkaca herhangi bir nedenle verilmiş olabilir.
Eğer paranın verildiğine ilişkin belgede, veriliş nedeniyle ilgili olarak herhangi bir açıklık bulunmuyor ve parayı verenin ileri sürdüğü hukuksal neden parayı alanca reddediliyor ise, belgeye konu paranın kendisince ileri sürülen nedenle verilmiş olduğunu kanıtlama yükümü, parayı verene aittir.
Somut olay bu hukuksal çerçeve içerisinde değerlendirildiğinde:
Yukarıda belirtildiği üzere, davacının davalıya 5.000 Dolar verdiğine ilişkin, içeriği ve imzası davalıca itiraza uğramayan, davalıya ait kartvizit arkasındaki beyan, paranın veriliş nedeni hakkında herhangi bir açıklama içermediğinden, paranın kendisince ileri sürülen nedenle ( ödünç olarak ) davalıya verildiğini kanıtlama yükümü, davacıya aittir. Başka bir ifadeyle, kural olarak paranın davalıya ödünç olarak verildiğini ileri süren davacı, bu iddiasını yasal delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU, Esas Numarası: 2002/13-869, Karar Numarası: 2002/884, Karar Tarihi: 06.11.2002”

“…Davalı itiraz dilekçesinde, davacının akrabası olduğunu, daha önceden davacıya 500 Mark ödünç para verdiğini, bu nedenle davacının borcunu ödemek istemesi üzerine bu parayı banka havalesi ile kendisine gönderdiğini, kendisinin davacıya böyle bir borcu olmadığını beyan etmiştir.
Davacıdan 500 Alman Markı alındığı hususu davalının ikrarı ile sabittir. Uyuşmazlık, bu paranın ödünç olarak mı, yoksa savunmada belirtildiği üzere davacının borcuna karşılık mı verildiği noktasındadır. Medeni Kanun'un 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının, parayı verdiği iddiasına dair davalının ikrarı gerekçeli inkar mahiyetindedir. Yargıtay uygulamasına göre vasıflı ikrar ikrar eden aleyhine delil teşkil edemez bir başka anlatımla vasıflı ikrarda ispat yükü, vakıayı ileri süren davacıda olup, o vakıayı vasıflı olarak ikrar (gerekçeli olarak inkar) eden davalıda değildir.YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 1998/8203, Karar Numarası: 1998/9558, Karar Tarihi: 22.09.1998”

Saygılarımla,