Mesajı Okuyun
Old 28-02-2013, 14:28   #57
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/980
K. 2012/2007
T. 20.3.2012

• KATKI PAYI ALACAĞI (Davalı Ev Hanımı Olup Geliri Bulunmadığı ve Kendi Ailesinin Yardımları İle Taşınmazın Satın Alındığını İspatlayamadığı - Bağış Olarak Nitelendirilemeyeceği/Davacının Emekli Maaşı İle Taşınmaz Alındığından Davanın Kabulü Gerektiği )

• EV HANIMI ÜZERİNE TESCİL EDİLEN TAŞINMAZ (Herhangi Bir Geliri Bulunmadığı ve Ailesinin Yardımları İle Taşınmazın Satın Alındığını İspatlayamadığı - Emekli İkramiyesi İle Davacı Tarafından Alındığından Kocanın Katkı Payı Alacağı Talebinde Haklı Olduğu )

• MAL AYRILIĞI REJİMİNDE EDİNİLEN TAŞINMAZ (Kadının Üzerine Tescilli Olduğu/Kocanın Katkı Payı Alacağı Talebi - Emekli İkramiyesini Aldıktan Kısa Süre Alınmış Olmasının Davacı Tarafından Ödenerek Satın Alındığını Gösterdiği )

• TAPUDAKİ DEĞERİN GERÇEK DEĞERDEN DAHA DÜŞÜK GÖSTERİLMESİ (Mümkün İse de Emekli İkramiyesinin Miktarının Tapudaki Alım Değerinin 6 Katından Fazla Olduğu - Kadın Adına Tescil Edilen Taşınmazın Davacı Koca Tarafından Alındığı )

• KADIN ADINA TESCİL EDİLEN TAŞINMAZ (Katkı Payı Alacağı Talebi/Kadının Ev Hanımı Olduğu Geliri Bulunmadığı ve Ziynetler Babası ve Kardeşlerinin Yardımları İle Satın Alındığını İspatlayamadığı - Davacının İkramiyesi İle Alındığından Kabulü Gerektiği )

4721/m.225, 226

ÖZET : Dava, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edilen ve davalı ev hanımı üzerine tapuda kayıtlı olan taşınmazın katkı payı alacağının tahsiline karar verilmesine ilişkindir. Davalı ev hanımı olup herhangi bir geliri bulunmadığına, savunmasında geçen ziynetler, babası ve kardeşlerinin yardımları ile taşınmazın satın alındığını ispatlayamadığına, davacının aldığı emekli ikramiyesinin tarihi ile taşınmazın satın alındığı tarih arasındaki kısa süre, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre taşınmazın emekli ikramiyesi ile tüm bedelinin davacı tarafından ödenerek satın alındığını gösterir. Her ne kadar genel olarak tapudaki değerin gerçek değerden daha düşük gösterildiği düşünülebilir ise de, emekli ikramiyesinin miktarının tapudaki alım değerinin 6 katından fazla olması da bu kabulü güçlendirmektedir. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kadın adına tescil edilmesi ve 14 yıl boyunca talepte bulunulmaması gerekçesi ile bağış olarak kabul edilip davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.

DAVA : N.G. ile C.G. aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Ankara 3. Aile Mahkemesinden verilen 17.11.2011 gün ve 1061/1519 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.03.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı N.G. bizzat ve vekili ve karşı taraftan davalı vekili geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı N.G. vekili tarafından davalı C.G. aleyhine açılan katkı payı alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 4.4.1972 tarihinde evlenmiş, 22.1.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 13.2.2007 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Başka mal rejimi seçilmediğinden taraflar arasında evlenme tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m ), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK.m.202 ve 225, 4722 s.Y.nın 10.m )

Dava konusu 8224 ada 4 parselde bulunan 3.kat 7 numaralı mesken eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli bulunduğu 25.5.1990 tarihinde satın alma suretiyle davalı adına tescil edilmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde, alım bedelinin tamamının davacı tarafından karşılandığı, iyi niyetle davalı adına tescil edildiği, davalının katkısı olmadığını açıklayarak taşınmazın tüm bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. 2.11.2007 tarihinde harcını yatırdığı ıslah dilekçesinde de talep ettiği miktarı 80.000 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili tarafından taşınmazın davalıya ait altınların satılarak elde ettiği para, babası ve kardeşlerinin yardımları ile alındığı savunulmuş ise de; bu savunma ispatlanamamış, davalı tanıklarının anlatımları soyut anlatımların ötesine geçmemiştir. Davalı Cemile’nin ev hanımı olduğu ve herhangi bir yerden geliri olmadığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Davacı Necati ise, işçi olarak çalışıp düzenli gelir elde etmekte iken 13.4.1990 tarihinde emekli olmuş, o tarihte 31.410.313 TL (yeni 31,41 TL )emekli ikramiyesi almıştır. Davacı taraf taşınmazın emekli ikramiyesi ile alındığını iddia etmekte ve tanık beyanları da bu hususu doğrulamaktadır.

Mahkemece, alınan 20.9.2008 ve 14.12.2009 tarihli bilirkişi raporlarındaki açıklamalar doğrultusunda davacının taşınmazın tüm parasını verdiği kabul edilmiş ancak, kadın adına tescil edilmesi ve 14 yıl boyunca talepte bulunulmaması bağış olarak nitelendirilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir.

Az yukarıda açıklandığı üzere taşınmaz üçüncü kişiden alınarak davalı adına tapuya tescil edilmiş olup, davacı tarafından davalıya tapuda devredilmiş değildir. Diğer yandan davacının bağış iradesini ortaya koyduğu kabul edilebilecek herhangi bir ifade veya açıklama da dosya arasında bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde geçen “tapusunu iyi niyetli olarak davalı üzerine yaptım” ifadesi de Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre tek başına davacının gizli bağış iradesinin ortaya konduğunu göstermez. Alım tarihinden boşanma dava tarihine kadar evlilik içinde davacının davalıdan taşınmazı istememiş olmasının da davacı aleyhine değerlendirilme imkanı yoktur. Yine evlilik içinde tarafların katkıları ile satın alınan bir taşınmazın eşlerden biri adına tescil edilmiş olması halinde diğer eşin katkısı oranında alacak isteme imkanı bulunmakta olup, alacak isteğinde bulunan eşin bağış iradesinin olmaması halinde katkı payı alacağı istemesini engelleyen bir durum yoktur. Bu alacak hakkı kanundan kaynaklanmaktadır. Bu sebeple mahkemece taşınmazın davalıya bağışlanmış olduğunun kabul edilmesi doğru değildir.

Diğer yandan mahkeme kabulünde de olduğu üzere, davalı ev hanımı olup herhangi bir geliri bulunmadığına, savunmasında geçen ziynetler, babası ve kardeşlerinin yardımları ile taşınmazın satın alındığını ispatlayamadığına, davacının 13.4.1990 tarihinde aldığı emekli ikramiyesinin tarihi ile taşınmazın satın alındığı 25.5.1990 tarihi arasındaki 42 günlük kısa süre, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre taşınmazın emekli ikramiyesi ile tüm bedelinin davacı tarafından ödenerek satın alındığının kabulü gerekir. Tapuda alım miktarı 5.000.000 TL olarak gösterilmiş olup, her ne kadar genel olarak tapudaki değerin gerçek değerden daha düşük gösterildiği düşünülebilir ise de, emekli ikramiyesinin miktarının tapudaki alım değerinin 6 katından fazla 31.410.313 TL olması da bu kabulü güçlendirmektedir. Bu açıklamalar karşısında mahkemece, davacının davasının ispatlandığı dikkate alınarak kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile bağış olarak kabul edilip yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı