Mesajı Okuyun
Old 14-08-2012, 14:48   #50
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/5886
K. 2011/6964
T. 13.12.2011

• KATKI PAYI ALACAĞI DAVASI ( Eşler Arasındaki Mal Rejiminine Göre Katkı Paylarının Tespit Edilmesi Gereği - Mal Ayrılığı Rejiminin Geçerli Olduğu Dönem İçin Eşlerin Mutlaka Parasal veya Para ile Ölçülebilir Maddi Bir Değer Koyması Gerektiği)

• MAL AYRILIĞI REJİMİ ( Bu Rejimin Geçerli Olduğu Dönem İçin Eşlerin Mutlaka Parasal veya Para ile Ölçülebilir Maddi Bir Değer Koyması Gerektiği - Bilirkişi Raporunda Erkeğin Tasarruf Oranın %40 ve Kadının ise %70 Olarak Tespit Edilmesi Gereği)

• EŞLERİN TASARRUF ORANI ( Erkeğin Tasarruf Oranın %40 ve Kadının ise %70 Olarak Tespit Edilmesi Gereği - Bu Oranlara Göre Davacının Katkı Payı Oranı ile Meskenin Dava Tarihi İtibariyle Değerinin Çarpımı Sonucu Katkı Payının Tespit Edilebileceği)

• EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ ( 4721 S.K. Yürürlüğe Girdiği Tarihten Boşanma Tarihine Kadar Geçerli Olduğu)

• KOCANIN AİLEYİ GEÇİNDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Bilirkişi Raporunda Tarafların Sosyal Konumlarının ve Kişisel Giderlerinin Saptanması Gerektiği - Hatalı Olarak Tespit Edilen Tasarruf Oranlarına Göre Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu)

4721/m. 202,225/2
743/m. 152,153,190

ÖZET : Dava, katkı payı alacağına ilişkindir.Başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 743 S.K. döneminde mal ayrılığı rejimi ve 4721 S.K. yürülüğe girmesinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi geçerlidir.Mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilir maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Her iki taraf da çalıştığında göre evlilik birliği içinde alınan ve davalı adına tescil edilen mesken üzerinde davacının katkı payı alacağı bulunmaktadır. Katkı payı hesabında, mesken alım tarihine kadar tarafların saptanan gerelirleri, kocanın aileyi geçindirme yükümlülüğü ve tarafların sosyal konumları gereği kişisel giderleri gözünde bulundurulmalıdır. Bilirkişi Raporunda Erkeğin Tasarruf oranın %40 ve kadının ise %70 olarak dikkate alınarak bu oranlara göre davacının katkı payı oranı ile meskenin dava tarihi itibariyle değerinin çarpımı sonucu katkı payı alacağı tespit edilmelidir.

DAVA : Saliha ile Adnan aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair ( Ankara Dördüncü Aile Mahkemesi)'nden verilen 29.03.2011 gün ve 779/454 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise katılma yolu ile davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmıştır. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı Saliha vekili, evlilik birliği içinde satın alma yoluyla edinilerek davalı üzerine tescil edilen 5690 ada 3 parselde 15 numaralı bağımsız bölümün edinilmesinde çalışarak ve ziynetlerinin satışından elde ettiği gelir ile katkıda bulunduğunu açıklayarak meskenin yarı hissesinin iptali ile vekil edeni adına tescili, mümkün olmazsa yarı hisseye tekabül eden bedelin ( 10.000 TL) yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını istemiş, harcını da yatırdığı 31.01.2011 tarihli dilekçesi ile isteğini 36.928 TL olarak ıslah ederek fazlaya ilişkin haklarını yine saklı tutmuştur.

Davalı Adnan vekili, ziynet eşyalarının alımda kullanılmadığı, meskenin vekil edeninin birikimleri ve patronunun verdiği borç para ile alındığını, davacının lükse düşkün olduğunu ve gelirini burada harcadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, üç kişilik bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 36.928 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu miktarın 10.000 TL'sine dava tarihi 10.08.2007, 26.928 TL'sine ise ıslah tarihi 31.01.2011 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 05.08.1992 tarihinde evlenmiş, 01.05.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve 08.06.2009 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Başka mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, eşler arasında evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK'nın 170. maddesi uyarınca "mal ayrılığı", bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise 4721 sayılı TMK'nın 202. maddesi hükmü uyarınca yasal "edinilmiş mallara katılma" rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nın 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.

Dava konusu 5690 ada 3 parselde 15 nolu bağımsız mesken 31.07.1996 tarihinde davalı Adnan adına satın alınmış olup, alım tarihi itibarıyla taraflar arasında mal ayrılığı rejimi geçerlidir. Davacının isteğinin katkı payı alacağı olduğu anlaşılmaktadır.

Dosya arasında bulunan çalışma ve gelir belgeleri incelendiğinde; her iki tarafın da evlilik tarihinden itibaren çalıştıkları belirlenmiştir. Davacı ziynetlerinin de satılarak alımda kullanıldığını iddia etmişse de bu iddiasını maddi somut delillerle ispatlayamamıştır. 743 sayılı MK'nın yürürlükte bulunduğu, 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Somut olayda her iki taraf çalıştığına göre evlilik birliği içinde çalışma karşılığı edinilen mallara katkıda bulunduklarının kabulü gerekir. Davalının H… Bankası'nda bulunan hesabına ait ekstre incelendiğinde, bir kısım para giriş çıkışları ve dava konusu taşınmazın satıcısına para havalesi görülmekle birlikte hesabın 11.10.1996 tarihinde açılması ve hesaptaki miktarların davalının kişisel malı olduğunun ispat edilememesi karşısında davalının kişisel gelirle alındığı savunmasına itibar edilmemiştir. Diğer yandan davacı tarafın gelirinin taşınmazın alım değerine oranlanması yolu ile hesaplamayı içeren bilirkişi raporuna değer verilmemiş olması da doğru görülmüştür. Mahkemece, evlilik birliği içinde alınarak davalı üzerine tescil edilen mesken üzerinde davacının katkı payı alacağı hesabında, alım tarihine kadar tarafların saptanan gelirleri, kocanın 743 sayılı MK'nın 152. maddesi hükmü uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğü ve tarafların sosyal konumları gereği kişisel giderlerinin gözönünde bulundurularak, eşlerin her birinin yapabilecekleri tasarruf miktarının belirlenmesiyle katkı oranlarının tespit edilmesi ve niza konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle tespit edilen değerinin çarpımı ile katkı payı alacağının hesaplanmasını içeren 08.12.2010 tarihli üç kişilik bilirkişi heyetinin raporu usul ve hesaplama şekli bakımından yasaya uygun bulunmaktadır. Mahkemece, bu rapora itibar edilmesi yerindedir. Ancak bilirkişi raporunda tarafların tasarruf edebilecekleri miktar ve oran bulunurken kadının gelirinin %20'sinin TKM'nin 190. maddesi gözetilerek düşülmesi ve bu şekilde kadının tasarruf oranının %50 olarak dikkate alınarak hesaplama yapılması doğru olmamıştır. 743 sayılı TKM'nin 190. maddesinde "Koca, karısının münasip bir derecede aile masrafına iştirakini isteyebilir." İştirakin miktarında ihtilaf ederlerse her biri iştirak miktarının tespit edilmesini, mahkemeden isteyebilir." denilmektedir. Bu maddenin uygulanabilmesi ve hesaplamada gözönünde tutulabilmesi için maddenin yazılış şeklinden de anlaşıldığı gibi taraflardan birinin talepte bulunması veya bu hususta bir mahkeme kararının olması gerekmektedir. Mahkemenin re'sen bu maddeyi dikkate alma imkanı bulunmamaktadır. Saptanan bu olgu karşısında, "kocanın evi geçindirmekle yükümlü" olduğunu öngören 743 sayılı TKM'nin 152, "eve kadın bakar" hükmünü içeren aynı Kanun'un 153 ve az önce açıklanan 743 sayılı TKM'nin 190. maddelerinin birlikte ve kendiliğinden uygulama olanağının olmadığı düşünülmektedir. Çünkü 743 sayılı TKM'nin 152 ve 153. maddeleri, açıklandığı halleri ile emir niteliğinde ibareler içermekte olup, 190. madde ise isteği öngörmektedir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; taraf gelirleri, kişisel harcamalar ve erkeğin TKM'nin 152. maddesinde yazılı yükümlülüğü gözetilerek erkeğin tasarruf oranının %40, kadının ise %70 olarak dikkate alınması, bu oranlara göre bulunacak davacının katkı oranı ile meskenin dava tarihindeki sürüm değeri olan 80.000 TL ile çarpılarak katkı payı alacağını belirlemek, kazanılmış haklar ile davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu da dikkate almak olmalıdır. Ayrıca faiz bakımından şimdiki gibi dava tarihi ve ıslah tarihlerinin dikkate alınması gerekir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle davalı Adnan vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, davacı Saliha vekilinin katılma yolu ile temyiz itirazları ise yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'nın 428. maddesi uyarınca davacı Saliha lehine ( BOZULMASINA), istekleri halinde 2178,75 TL peşin harcın temyiz eden davalıya iadesine ve 18,40 TL peşin harcın da temyiz eden davacıya iadesine 13.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı