Mesajı Okuyun
Old 01-12-2004, 12:13   #1
Av.Levent

 
Varsayılan Anayasaya Aykırılık Sorunu

Öncelikle merhaba sayın meslektaşlar.

Elime bir kaç gün önce bir dava geldi. Konu 4077 sayılı Tüketicinin Korunması hk. Kanuna dayanılarak kesilen bir para cezası.

Olayda müvekkil promosyon amacıyla çeşitli ürünler alana yanlarında ücretsiz olarak hediye ürünlür vereceğini vaad etmiş ve bu yönde reklamlar yapmıştır. Fakat bu reklamlarda hediye olarak verilen ürünlerin fiyatlarından bahsetmemiştir. Bunun üzerine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu davranışın 4077 sy kanunun 16.maddesine aykırı olduğundan bahisle para cezası kesmiştir.

4077sy 16.madde de aynen "Ticari reklam ve ilanların kanunlara, Reklam Kurulunca belirlenen ilkelere , genel ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır." şeklinde bir ifade var. 16. maddeye istinaden de Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik çıkarılmış olup bu yönetmeliğin 8/a maddesinde cezaya konu fiil aynen bire bir tarif edilmiştir.

Aslında buraya kadar bir sorun da yoktur. Fakat Anayasa Mahkemesinin 556 sayılı markaların korunması KHK nin 61/d maddesini iptal etmiş ve iptal gerekçesinde de;
"Anayasa’nın 38. maddesinde, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik önlemlerinin ancak yasayla konulacağı belirtilmiş, 91. maddesinin ilk fıkrasında da, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği, ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği öngörülmüştür.

İtiraz konusu 556 sayılı KHK’nin 61. maddesinde, 61/A maddesinde ceza öngörülen eylemler düzenlenmektedir. Suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen 38. madde Anayasa’nın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer aldığından bu konudaki düzenlemelerin kanun hükmünde kararname ile yapılması olanaklı değildir."
böyle bir ifade kullanmıştır. İptale konu olayda ceza kanunla düzenlenmiş fakat cezanın unsurları KHK ile düzenlenmiştir.

Müvekkile kesilen para cezasında da cezanın unsuru yönetmelikte düzenlenmiş fakat ceza 4077 sy kanuna dayanılarak kesilmiştir. Cezaların ancak kanunla düzenlenebileceğini kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerinden hareketle ve yukarıda Anayasa Mahkemesinin kararınıda ekleyerek bir aykırılık iddeasında bulunulabilinir mi?

Madem KHK da ceza unsurunu düzenlenmesini Anayasa Mahkemisi Anayasaya aykırı bularak iptal etmiş(haklı olarak) o zaman (hayli hayli) bir yönetmeliklede cezaların unsurları düzenlenmemesi gerekir. Eger düzenlenecek ise yönetmeliği cıkaran idareye oldukça fazla takdir yetkisi tanınmış olacak ve idare hertürlü eylemi ceza kapsamına alabilicektir.

Yaptığım bir araştırma sonucu bir büyük çelişkiye düştüm. Şöyle birçok kanun maddesinde yapılması yasak eylemlerin genel bir tarifi verilmiş ve içini doldurma görevi çıkarılacak yönetmeliğe(yani idari makamlara)bırakılmıştır. Yüce yasa koyucu aceba bir hinlik yapıp yoruma müsait olmayacak şekilde yönetmelikle düzenleme yaparak vatandaştan bu sayede ceza adı altında daha çok paramı toplamaya çalışıyor dogrusu merak ettim. Cünkü eger kanundaki genel tanımlamayla yargıya gidilse hakim takdir yetkisini kullanarak çoğu durumda para cezalarını kaldıracaktır.

Anayasa Mahkemesi iptal kararı için 14.05.2004 tarihli 25463 saylı resmi gazete de bulabilirsiniz.

Bu konudaki her türlü yorumu açığım.