Sevgili Batuhan,

Yolun başında olmak, seçim yapmaya engel değil; aksine ideallerinin ve hedeflerinin olması, "nereye bakman gerektiği"ni ve "neyi kaybettiğini" sana hatırlatacaktır.

Deniz hukukunu, gemi taşımacılığı hukukunu, uluslararası ticari sözleşmeler hukukunu elbette tavsiye ederim. Ancak daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi, bu işler birden olmaz ve zorlu yollardan geçmek gerek. Yalnızca Türkiye'deki eğitimle istediğin yerlere gelmen oldukça zor. Bunu başarabilmen için dışarıda yüksek lisans seviyesinde okutulan kitapları iyice çalışman, anlaman, bu konularda araştırmalar yapman ve yazılar yazman gerekir. Ancak avukat olursan, mesleğe atıldıktan sonra böyle şeylere çok fazla vakit ayıramazsın çünkü bu sefer işin içine maddi kaygılar giriyor. Yani para kazanma zorunluluğu hem fikriyatını hem de vakti kullanma biçimini oldukça değiştirebilir. Sözün özü, İngiltere'de bir yüksek lisans -kanımca- muhakkak yapılmalı. Hem unutma ki çalışacağın firmalar ister deniz hukuku üzerine odaklanmış hukuk büroları ister deniz ticaret şirketleri olsun, mutlaka İngilizce ister. Bahsettiğim İngilizce yalnızca okuma-yazmadan ibaret değil biliyorsun. Sürekli olarak konuşman, dinlemen gerekecek. Bilhassa, bu dalda ilerlersen, İngiltere'deki P&I klüplerinin avukatlıklarını yapman icap edebilir. Ayrıca, uluslararası taşımalarda ihtilafları çözümleme mercileri genelde İngiliz mahkemeleri olarak kabul ediliyor. İngiliz mahkemelerinde müvekkillerinin haklarını araman gerekebilir. Tüm bunlar için kendine güvenen, kapsamlı ve tereddütsüz bir İngilizceye sahip olman gerekir ki sadece Türkiye'de yaşayarak bunu yakalaman neredeyse imkansız.

Sana tavsiyem şimdiden para biriktirmeye başla; İngilizce'ye önem ver ve bol bol oku.

Başarılar.