Mesajı Okuyun
Old 25-12-2009, 14:41   #10
tunca07

 
Varsayılan

Arkadaşlar, olay Ankara'da oldu ben Antalya Barosu'na bağlı bir avukatım ve sırf bu dava için Ankaraya gittim. Ancak daha savunmamı bile yapamadan çapraz sorgu yapmak isterken 4. sanıkta ki bu sanığın gerçekten cok iyi sorguya çekilmesi gerektiğini biliyorum, sorularımı yöneltirken Hakim Re'sen beni susturdu sorularımın mantıksız olduğunu önce beyan etti ,daha sonra sanki sanık avukatı gibi bu soruya sanık cevap vermek istemiyor diye tutanağa geçirtti. Zaten olay burada patlak verdi ben bu şekilde nasıl tutanağa geçirir diye düşündüm ve düzeltmek istedim, dedim ki sanık böyle bir beyan da bulunmadı bu soruyu siz Sayın Başkan yöneltememe izin vermediniz bu şekilde tutanağa geçsin diyince, daha doğrusu derdemez, MÜBAŞİİİİİİRRR diye bağırdı.. Sanki ben sanığım da beni dışarı attıracak.
Arkadaşlar bu konuda ben cmk mmk anlamam, tamam avukatız yasalarla bağlıyız amaaaaa..... Bir de gerçekler var eğer o diplomayı büromuzda asıyorsak herşey kanun olamaz, o zaman biz de sistemin tüm hatalarını koruyan zalimler gibi oluruz. Neden? CMK'da ki düzenlemeyi okumaya ihtiyaç bile duymuyorum açıkçası, çünkü bize öğretilen yılardır Savunma hakkının kutsal olduğu ve olmazsa olmaz bir hak olduğudur hukuk devletinde. Şimdi düzenlemede saçmalık var diye bu yapılan haksızlığın hukuki olduğunu söylemek ve vicdani kanaat getirmek ne kadar zalimlikse, bir ceza hakiminin bu şekilde avukata yaklaşımı o devlette olan hukuk, yargılama, adalet sisteminin yerini ve geldiği noktayı gözler önüne serer. Şimdi burada bu forumda bu tartışmayı 300- 400 meslektaş okuyor ancak ne oluyor biliyor musunuz ? Hiç bir şey.!! ben burada ne devlete o kanun koyucuya ne de hakime sitem ediyorum. Sadece sitemi kendi meslektaşlarıma ediyorum. Beni bu duruma düşüren sizler ve sizlerin duyarsızlığı olmuştur.. Mecliste kaç avukat var bir araştırın derim. İşte meslektaşların bizi getirdiği, beni getirdiği nokta. Adliyelerde İctra müdürüne abi çekenlerden tutunda, kalemdeki görevlilere şirin gözükmek için yapılanları hepimizi biliyoruz. Eğer bilmiyorsak bu mesleği yaparken tamamen kör olmuşuz demektir, ya da mesleği icra etmiyor o kişi demektir bence. Türkiyenin bütün adliyelerinde (ki ben şehirler arası çalışan bağımsız bir avukatım) avukarların düştüğü utanç verici küçük verici tabloyu gerçekten görmek isteyenler görecek ve içleri acıyacaktır. Hakimin ve savcının çok daha alşt mertebesinde, bir icra müdürürün ağzının içine bakan, ona buna şirin gözükmeye çalışan, işleri yolunda gitrsin diye haksızlığa uğrayan meslektaşına sahip çıkamayan, ceza evlerinde gardiyanlar tarafından küçük görülen bir mesleğe sahibiz artık. Umarım kazanıdığımız para bu onurdan daha üstündür ! Bakın son bir şey daha söyleyeceğim, bu böyle giderse ben bu mesleği bırakırım. Hiç de üzülmem, çünkü içinde bulunduğum cemiyet benim onurumu hiçe sayıyorsa, barolar meslektaşlar bu olaylara kayıtsız kalıyorsa, ben bu suça o cemiyetin içinde kalarak iştirak edemem. Unutmamak gerekirki bir haksızlığa kayıtsız kalmak sasdece geçmiş olsuın demek te o haksızlığı yapan kişye destek olmak ve suç ortağı olmak demektir. Hiç bir yere başvurmayacağım, gerek yok. Ben bunları yaşarken hepsi mesleğinin zirvesinde dgm de görev yapabilecek yeterlilikte 10 a yakın avukat bu olaya şahit oldu. Eğer onurları olan varsa onlar sahip çıkardı. Ben kimi kime şikayet edeceğim arkadaşlar bir söyleyin. Adam Devletin güvenliğinden sorumlu Reis. olay bu. Çapraz sorgunun Ç sini bilen var mı acaba bu ülkede, anca kanunu koyarlar uygulayınca hakim çekemediğinden avukatı dışar atar, neden yetkisi paylaştığını hissediyor, kişisel gurur meselesi yapıp kendi saçma sorularını rahatça soruyor. Mesela madem paran var neden uyuyşturcu kullanıyorsun yazık değil mi sana diye sorgu sırasında babacanlık yapiyor, ama avukat direk konuyla ilgili sorular sorunca zoruna gidiyor, susturmak istiyor. Zaten duruşmanın başında da ilk 3 sanığa sadece ben soru yönelttim bir de savcı diğer meslektaşlardan yanılmıyorsam 1 veya 2 kişi kısa sorular sordu. Daha beni en başta ses tonun neden böyle diye yerdi eleştirdi başkanın yanındaki hakim. Ne oluyor bunlara bu cüretti nereden buluyorlar, bizer çocuk muamelesii çekip arzalayacak gücü kimden alıyorlar, bunu her yapan görev suçu işliyor ama kimse ses çıkartmıyor, vatandaşı anladım bir tek baronun ses çıkarttığını gördünüz mü, ortada bir gerçek var ortada buna dur diyen bir baro başkanı değil bir baro yönetiminden biri bile yok. Barodaki genel sekreteri ariyorum sizinle görüşmem lazım diyorum bir ara görüşürüz diyorlar.. İşte böyle sayın(!) meslektaşlarım,
parası olanı sayarlar, bizim meslekte de böyle bu, umarım ayyuğa çıkarmışımdır. Cezaevinde gardiyanların 8 i tarafından yaka paça dışar atıldığımda atılma emirini de Antalya Kapalı Ceza evi müdür yardımcısı verdi biliyor musunuz. Savcı çağırağım siz napiyorsunuz dediğim zaman ne oldu peki ? bunu hakeret olatrak kabul eden savcı hakkımda iddianame düzenledi ve halen Antalya Ağır Ceza mahkemesinde yargılanıyorum 2 senedir. Suç görevi kullanma, tehdit hakaret, ama beni tartaklayıp dışarı atanlar ve buna seyirci kalanlar ise normalce işlerine devam ediyorlar. Allah herşeye şahit ben de gerçekleri biliyorum. Ama artık sizde biliyorsunuz, bundan sonra kayıtsız kalan bence aynılarını yaşar... Artık birşeylerin değişmesi zamanı gelmedi mi, yurt dışında onuru olan bu meslek sizce Türkiye'de neden ayaklar altında? Neden avukat diyince insanların aklına yalancı, tehlikeli, dolandırıcı kelimeleri geliyor, bazı yerlerde kız bile vermiyorlar? Size başımdan geçen bir olayı da daha sonra antlayacağım. O daha da içler acısı emin olun. Şuan onunlada uğraşıyorum, halkkımda yine bir takip başlatıldı. anlatınca bu mesleğin ne hale geldiğini daha iyi anlayacaksınız.
Destek olan Onurlu her meslektaşa
Selam ve Sevgilerimle,
Av. Mehmet Tunca DEMİRBAŞ
ANTALYA BAROSU