Mesajı Okuyun
Old 25-03-2007, 03:24   #4
Kemal Yıldırım

 
Rahatsiz

Konut dokunulmazlığını ihlal suçu oluşmamıştır. Çünkü suçun oluşması için konuta rıza dışış girilmesi ya da rızanın ortadan kalkmasına rağmen konuttan çıkılmaması gerekir. Olayda konuta girilmesi konusunda rıza sözkonusudur. Gerek telefonla eve çağrılması gerekse kapının açılması rızanın varlığını gösterir. Ayrıca rızanın ortadan kalktığını gösterir bir beyan da olmadığı için rızanın kalkmasına rağmen konuttan çıkılmaması hareketi de gerçekleşmemiştir.

Ayrıca suç işlemeye teşvik de oluşmamıştır. Kanımca suç işlemeye teşvik olabilmesi için ortada bir suçun olması gerekir. Konut dokunulmazlığı ihlal edilmediği için suç da yoktur. Ancak;
Alıntı:
İftira
Alıntı:
MADDE 267. - (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.
(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; süreli hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur.
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
(7) İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.


madde gereği iftira suçunun işlendiği(kız açısından) söylenebilir.

Sayın kowalevski;
Alıntı:
Ulaşabildiğim bir kararda; adam, evli kadınla ilişkiye girmek için eve gidiyor.Evli kadın ve kocası da adamı yakalatmak için, bilerek eve kabul ediyorlar.Yerel mah., konut dok.ihlal suçu oluşmamıştır diyerek beraat veriyor.Yargıtay, kocanın rızası olmadığı gerekçesiyle sadece kadının rızası yeterli değil diyerek kararı bozuyor.(4.CD, 08.04.1996, 1391E, 3170K)
sizin bahsettiğiniz bu kararda, eve giren kişi hukuken korunmayan bir kişi olması nedeniyle, kadının rızasının yeterli olmayacağı belirtilmiştir. Her durumda kadın ve kocanın her ikisininde rızasının olması gerekmemektedir. Bu konu ile ilgili yorumlar için verdiğim linke bakınız.


http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=13648

Saygılar...