Mesajı Okuyun
Old 29-09-2011, 20:38   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Katkı

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2006/19-684

K. 2006/647

T. 11.10.2006

• ABONE SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN ALACAK ( Davalı Ticaret Şirketi Olup Alacak Konusu Suyu Ticari veya Mesleki Amaçla Kullandığından Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )

• TİCARET ŞİRKETİ OLAN TARAF ( Davalının Alacak Konusu Suyu Ticari veya Mesleki Amaçla Kullandığı/Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu - Abone Sözleşmesinden Doğan Alacak )

• SUYUN TİCARİ VEYA MESLEKİ AMAÇLA KULLANILMASI ( Davalının Ticaret Şirketi Olması Nedeniyle Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu - Abone Sözleşmesinden Doğan Alacak )

• GÖREV ( Abone Sözleşmesinden Doğan Alacak - Davalı Ticaret Şirketi Olup Alacak Konusu Suyu Ticari veya Mesleki Amaçla Kullandığından Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu )

4077/m.3

6762/m.3,18

ÖZET : Dava, abone sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda davalı yan ticaret şirketi olup, alacak konusu suyu ticari veya mesleki amaçla kullandığı tartışmasızdır. Mahkemece davanın esası hakkında bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesince, Mahkemenin görevsizliğine dair verilen 30.02.2005 gün ve 2004/582 E. 53 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 08.09.2005 gün ve 2005/7663-8288 sayılı ilamı ile;

( ... Dava, abone sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece uyuşmazlığın abonelik sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/e maddesi uyarınca tüketici, satın aldığı mal veya hizmeti mesleki ve ticari amaç taşımaksızın kullanan kişi olarak tanımlanmıştır.

Somut olayda davalı yan ticaret şirketi olup, alacak konusu suyu ticari veya mesleki amaçla kullandığı tartışmasızdır. Mahkemece davanın esası hakkında bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesinde isabet görülmemiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü vekili; davalı Şirketin tükettiği su bedelini ödememesi nedeniyle müvekkili tarafından girişilen ilamsız icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; davalının itirazının kaldırılmasına ve %40' tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Torbapak Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili; müvekkili Şirketin mecuru kiraladığı ve faaliyete geçtiği tarihten öncesine ait su kullanım bedelinden sorumlu tutulamayacağını savunarak; davanın reddi ile icra takibinin iptalini ve %40' tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini cevaben bildirmiştir.

Mahkemenin; "abone sözleşmesi bulunan taraflar arasında hizmet bedelinin tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle açılan davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunun anlaşıldığı" gerekçesiyle "Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsizliğine" dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Davacı-alacaklı tarafından, davalı-borçlu Şirket aleyhine su kullanım bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalının itirazı üzerine, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava açılmış olup; davalı-borçlunun ticaret şirketi olduğu çekişme dışıdır.

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; davalının sıfatı ve uyuşmazlığın niteliği ile miktarına göre davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine mi, yoksa Tüketici Mahkemesine mi ait olduğu noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, "tüketici" kavramının açıklanmasında yarar vardır.

Konunun yasal dayanağını oluşturan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/e maddesi tüketiciyi tanımlamıştır. Buna göre "tüketici, bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi" ifade eder.

Bu tüketici tanımından hareketle, tüketici kavramının unsurları; tüketicinin işlem yaparken amacının ticari veya mesleki olmaması, tüketicinin bir mal veya hizmeti edinmesi, yararlanması veya kullanması ve son olarak da tüketicinin gerçek veya tüzel kişi olmasıdır.

Her şeyden önce her alıcı tüketici değildir. Gerçekten kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, belirli bir üretimde kullanma, yeniden satış, ticari olarak kullanma vs. gibi amaçlarla alıcı olmak mümkündür. Bir mal veya hizmeti, mesleki veya ticari amaçlarla satın alanların tüketici kabul edilmeyecekleri kuşkusuzdur.

Önemle vurgulanmalıdır ki; tacir niteliğindeki tüzel kişileri ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işler ticari işlerdendir ( TTK. m.3 ). Eğer, bir muamele, fiil veya iş ticari iş ise, bunlara özel ticari kurallar uygulanır. Bu tüzel kişilerin bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanmaları veya tüketmeleri söz konusu değildir.

6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18. maddesinde, ticaret şirketlerinin tacir sayılacağı hükme bağlanmıştır. O halde bir tacirin, dolayısıyla ticaret şirketlerinin borçlarının ticari olması asıldır. Tüzel kişi tacirin barınma, ısınma, gıda, giyinme ve aile gibi özel insani ihtiyaçları olmadığı için bunların, gerçek kişiler gibi adi borç ilişkileri alanı olmadığı kabul edilmelidir.

Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; ticaret şirketlerinin, doğrudan ticari amaçla ya da işletmenin iç ihtiyaçlarını karşılama amacıyla olup olmadığına bakılmaksızın bütün hukuki ilişkileri ticari faaliyet kapsamında olup, özel hayatlarına ilişkin bir işlem söz konusu değildir. Bu nedenle, tüketiciler için düzenlenen yasa hükümleri kapsamına alınmaları olanaklı değildir.

Somut olayda; davalı-borçlu Anonim Şirket, 26.5.2004 tarih ve 607058 numaralı abonelik sözleşmesi uyarınca tüzel kişilik adına, davacı-alacaklı nezdinde işyeri tipi su abonesi olup, anılan sözleşmede abonelik türü "İşyeri-Şirket" olarak gösterilmiştir. Davalı Şirket ile dava dışı kiralayan arasında, takip ve davaya konu tahakkukun ilişkin bulunduğu yerle ilgili 6.4.2004 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde de, kiralanan dükkanın "kömür satışı" amacıyla kullanılacağı belirtilmiştir.

Açıklanan bu olgular karşısında; davalı Anonim Şirket, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/e maddesi anlamında "tüketici" durumunda bulunmadığı gibi; alacak konusu suyun ticari amaçla kullanıldığı, eş söyleyişle özel amaçla satın alınmadığı kuşku ve duraksamadan uzaktır.

Bu itibarla, ticari nitelik taşıyan uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde incelenip karara bağlanması olanaklı değildir.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ve davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gereğine işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçeyle verilen görevsizlik kararında direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.10.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.